Irkçılığa karşı ‘caz’lı mücadeleye ödül
Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğini yapan Ertegün’ün iki oğlu caz müziğini ırkçılığa karşı mücadelenin aracı olarak ele aldı. Çalışmaları şimdi ABD’de esin kaynağı...
Yönetmenliğini Ümran Safter’in yaptığı "Kapıyı Açık Bırak" (Leave The Door Open) belgeseli, 2021 Washington DC Bağımsız Film Festivali'nde "En İyi Belgesel Film" ödülünü kazandı. Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington'da 1930'lu ve 1940'lı yıllarda caz müziğinin yayılmasına destek olarak ırkçılıkla mücadele eden Ahmet Ertegün ile Nesuhi Ertegün'ün öykülerini anlatan uzun metraj belgesel, o dönem Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği’nin ırkçılıkla mücadelesine ışık tutuyor.
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİNDE TürkCAZ PERFORMANSLARI
1934 - 1944 yılları arasında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğini yapan Münir Ertegün'ün iki oğlu Ahmet ile Nesuhi'nin caz müziğine olan ilgileri, ırk ayrımcılığının yoğun olduğu o dönemde, siyahi caz sanatçılarına Büyükelçiliğin kapılarını açmış ve çok sayıda siyahi cazcı elçilikte düzenli performanslar sergilemişti. Kısa süre içinde müzik dünyasında yankı bulan süreç ırk ayrımcılığıyla mücadele bağlamında hala önemli bir başarı olarak görülüyor. Ertegün kardeşlerin daha sonra kurdukları Atlantic Records, Amerikan müzik tarihinin en başarılı şirketlerinden biri olarak kabul ediliyor.
MÜZİĞE VE TOPLUMA KAZANDIRDIKLARI ANLATILIYOR
Belgeselin 4 Nisan 2021’de yapılan dünya prömiyerinde AA’ya konuşan Yönetmen Ümran Safter, 2017 yılında bir Amerikan gazetesinde, Ertegün kardeşlerin caz müziğiyle ırk ayrımcılığına karşı başardıklarıyla ilgili bir haber okuduğunu, bu haberden etkilenerek belgesel fikrinin çıktığını belirtti. Safter şunları söyledi;
"Ben bu filmi sadece Amerika'da değil, bütün dünyada göstermek istiyorum. İki Türk gencinin müzik vasıtasıyla neleri başardıklarını, ırk ayrımcılığının keskin duvarlarını yıkmayı nasıl başardıklarını göstermek istiyorum."
ATLANTİC RECORDS’UN BAŞARI ÖYKÜSÜ
1934 - 1944 yıllarında Türkiye'nin Washington Büyükelçisi olan baba Münir Ertegün, Millî Mücadele döneminde önemli görevler almış bir devlet adamı olup cumhuriyetin ilanından sonra Milletler Cemiyeti gözlemcisi ve büyükelçi olarak çeşitli Avrupa başkentlerinde ve daha sonra Amerika'da bulunmuştu. Vefatından sonra ailesi Türkiye'ye dönerken, oğulları Ahmet ve Nasuhi Ertegün ABD'de kalarak 1947'de Atlantic Records şirketini kurdular. Şirket ABD ve dünya müzik piyasasının en önemli markalarından biri hâline geldi.
"16 yaşımdayken bir pop müzik uzmanı sayılabilecek kadar bilgim, 18 yaşındayken de 50 bin plağım vardı" diyen Ahmet Ertegün, abisi ile beraber o yıllarda Duke Ellington, Lena Horne, Jelly Roll Morton gibi sanatçılarla arkadaşlık kurdu.
1947’de Atlantic Records albümlerini çıkarmaya başladı. İlk olarak stüdyolarında Harlemaies’in "The Rose of the Rio Grande" albümü kaydedildi. 1949 yılının Nisan ayında çıkarılan Stick Mcghee’in "Drinkin’ Wine Spo-Dee-O-Dee" albümü, 1 milyondan fazla satışı ile Atlantic’in ilk hiti oldu. 1959'da Arif Mardin de aralarına katıldı. Ray Charles, Aretha Franklin, Ella Fitzgerald, Miles Davis gibi isimlerin albümlerinin yapımcılığını üstlenen Ertegünler, Frank Zappa, Stevie Wonder, Rolling Stones, Bee Gees, Led Zeppelin, Genesis, Emerson Lake and Palmer, Bette Midler gibi birçok ismin üne kavuşmasında büyük rol oynadı.