İş güvencesi yok! Özel okulda öğretmen olmak

Özel sektör öğretmenleri, özlük hakları ve birçok yan haklar konusunda devlet okullarından çok farklı koşullarda çalışıyor. Eğitimciler, kurumların devlet ve özel statülerine ayrılmasının eğitim birliğini bozduğuna işaret etti. Okul bizim ‘ikinci evimiz’di. Şimdi eve ‘patron’ girdi

Özel okullarda çalışan öğretmenler düşük ücret politikaları, iş güvencesizliği başta olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya. “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nda da yer almayan özel okul öğretmenleri, sorun ve taleplerini Aydınlık’a anlattı. Eğitimciler, özel-devlet ayrımının baştan yanlış olduğunu bu nedenle sorunları da beraberinde getirdiği konusunda ortak vurgular yaptı.

‘EĞİTİMİN CİDDİ YARASI’

Emekli olduktan sonra mesleğine devam eden öğretmen N.A, 18 yıllık özel okul tecrübesiyle şöyle konuştu:

“Eğitimin ciddi bir yarası olarak düşünüyorum. Sorunun kaynağı özel okulların statü olarak var olması. Bu eğitimde birliği zedelediği gibi öğretmenler arası birliği zedeleyen bir şey. Bir kere bir devlet okul öğretmeniyle özel okul öğretmeni arasında özlük hakları açısından uçurumlar var. İstanbul’da ücretlerin yüksek olduğunu duyuyoruz ama diğer yerlerde asgari ücrete yakın miktarlar söz konusu. Asgari ücrete gelen zamla birlikte bu sınırın altında kalan birçok yer oldu. İyileştirmeler yaptılar ama… Cüzi miktarlarda.

SÖZLEŞME FESHEDİLEBİLİR

“Eskiden özel okul, öğretmen ücretini devlette çalışandan az ödeyemezdi. Öğretmenler yasayla korunuyordu. Şimdi ‘patron’ istediği ücreti uygulayabiliyor. Eğitim sisteminde bir patronun olması zaten başlı başına sorun. Patronun hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, sözleşmeniz feshedilebiliyor. Belli bir kıdem aldıkça ücretinizde iyileştirme yapılması gerekirken bunu yapmamak için çıkarıp başkasını alıyor. Bunlar genel olarak kurumlarda gözlenen şeyler.

‘YANLIŞ SİSTEM SORUNU GETİRİYOR’

“Bilinçli velilerde sorun yaşamıyorsunuz ama biraz bu kültürü almamış insanlar kendisini müşteri; öğretmeni de memnuniyeti sağlamakla görevli kişi olarak görebiliyorlar. Halbuki öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkide karşılıklı sevgi, saygı ve güven esastır. Bu esasa dayalı çalışılır zaten. Bazı kurumlarda bunlar tamamen oturmuş ve zedelenmiyor. Ama o kadar çok yeni kurum var ki... Bu kültürden uzak çalışma koşulları olabiliyor. Onun için bu çok ciddi ele alınması gereken bir konu. Sistem olarak baştan yanlış olduğu için sorunları da getiriyor.”

Ankara’da özel okulda, ders esnasında öğrencinin öğretmenine yönelik tepki çeken hareketleri sonrasında İl Milli Eğitim Müdürlüğünce soruşturma başlatılmıştı. O hareketlere maruz kalan öğretmen Eyüp Sağlık, “Tabii bir hata ile bir Türk evladı kaybedilemez. Herkesin geçmişte elbette ki hataları var. Bu çocuk da bir şiddet uygulamamış, evet öğretmene, mesleğe zedeleyici hareketler ama çocuk da bilinçli değil.” dedi.

OKULLARIN YÜZDE 20,1’İ ÖZEL

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın açıkladığı 2020-2021 yılı ilköğretim ve ortaöğretim istatistiklerinde özel okullardaki öğrenci oranı yüzde 7,9 olarak açıklandı. Bu oran okul öncesi eğitim için yüzde 15,8, ilkokul için yüzde 5,1, ortaokul için yüzde 6,1, ortaöğretim için de yüzde 11 olarak hesaplandı.

Verilere göre örgün eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen sayısı 2020-2021 eğitim öğretim yılında 1 milyon 112 bin 305 oldu. Bu öğretmenlerin 950 bin 90'ı resmi okullarda, 162 bin 215'i özel okullarda görev yapıyor.

Öğretmenlerin 52 bin 461'i okul öncesi eğitimde, 306 bin 937'si ilkokulda, 370 bin 798'i ortaokulda ve 382 bin 109'u ortaöğretimde çalışıyor.

Örgün eğitimde 53 bin 620'si resmi okul, 13 bin 501'i özel okul bulunmakta.

‘YERİMİZDE SAYIYORUZ ÇARE KAMULAŞTIRMA’

Eğitimci Dr. Duygu Yeniay Üsküplü, eğitimin kazanıcı rolüne işaret ederek, eğitimin hedef ve amaç birliğinin yeniden inşa edilmesi için kamu politikalarının bir an önce uygulanması gerektiğini vurguladı:

“Çok olgun bir öğretmen açıklaması yapıyor. ‘Biz bir hatasından dolayı çocukları kaybedemeyiz.’ diyor. Nasıl bir insandır bilmiyorum ama sistemin çürümüşlüğünü gösteren çok olgun bir eğitimci. Bir tarikat yurdu çıktı bir de. 5-6 çocuk var, sözde hocaları kafalarına vura vura bir şeyler anlatıyor. Bunu yapan eğitimci ideolojik olarak çürümüş ve mücadele edilmesi gereken bir noktada. Cumhuriyet öğretmeni ise özel okul cenderesi içinde olsa bile çocuğu kazanmaya yönelik bir açıklama yapıyor. İşte eğitim sisteminin kazanıcı rolü çok önemli. Çeşitli sorunlar var. Eğitim birliğinin yok olmuş olması hem öğretmen hem çocuğun gelişimi, toplumsal aidiyeti açısından sıkıntı. Akademik başarı da getirmiyor. Açıkçası yerimizde sayıyoruz. Kamunun müdahalesi lazım. Milli birliği sağlamaya, çürümüş batı sistemi özentiliğinden kurtulup toplumsal özgüveni inşa etmeye ve milletine hizmet ederek kendini var eden bireyler yetiştirmeye yönelik bir eğitim anlayışı ile Cumhuriyet Devrimi kazanımları hayata geçirilmeli. Müfredatlar, eğitim uygulamaları bu çerçevede ülkemizin ihtiyaçları ve gelecek planlamaları dikkate alınarak gözden geçirilmeli.

İLKOKULLARA DÜZENLEME

“Özel okullarla ilgili bir sorun da özel ilkokullar. İlkokul çocuğun toplumsal aidiyetiyle ilgili çok önemli bir dönem. 8 yaşındaki çocuk ebeveynlerinin maddi gücüyle kendisini öğretmenin üzerinde görebiliyor. Böyle yetişen çocuklar var. Nihai hedef tam kamulaştırma olmak üzere acilen ilkokullardan başlanmalı. Çocuğun ilk toplumsallaştığı yerde ayrım bulunmamalı.”

Sonraki Haber