İş hayatının en mutsuzları sanayi ve mavi yakalar
Araştırmaya göre gıda, mobilya, perakende ve sanayi sektörleri çalışan esenliğine en az yatırım yapan sektörler oldu. Öte yandan her iki çalışandan birinin psikolojik sağlamlığının düşük olduğu görüldü
Çevrim içi danışmanlık platformu HiDoctor ve uluslararası yönetim danışmanlık şirketi Deloitte, Türkiye’de çalışanların akıl sağlığı konusundaki farkındalık seviyesini ve ihtiyaçlarını tespit etmek üzere yaptığı araştırmanın sonuçlarını yayınladı. 16 sektörden beyaz ve mavi yaka eşit dağılımlı bin kişi ile görüşme yapıldı. Mutluluk üzerine demografiler incelendiğinde, sanayi sektörü çalışanları, mavi yaka, Z kuşağı ve çalışmak durumunda kalan emekliler, mutsuzluğun daha yüksek olduğu ve daha fazla desteğe ihtiyaç duyan gruplar olarak belirlendi.
BU SEKTÖRLER ALARM VERİYOR
Sonuçlara göre akıl sağlığına en az yatırım yapan dört sektör gıda, mobilya, perakende ve sanayi. Gıda sanayi yüzde 12 ile çalışan akıl sağlığına en az yatırım yapan sektör olurken, bunu yüzde 15 ile mobilya, yüzde 16 ile perakende ve yüzde 21 ile sanayi sektörleri izledi. Çalışan akıl sağlığına en fazla yatırım yapan sektörler ise; bankacılık ve enerji şirketleri. Bankacılık sektöründeki şirketlerin yüzde 55,4’ü çalışanının akıl sağlığını korumaya yönelik çalışmalar yapıyor. Yine enerji şirketlerinin yüzde 50,8’i de bu konuda farkındalığı en yüksek bir diğer kesim. Yüzde 50’den düşük olmakla birlikte sağlık ve e-ticaret şirketleri de yine çalışanlarının akıl sağlığına yatırım yapan sektörler olarak öne çıkıyor.
MUTLULUK BİLİNCİ DÜŞÜK
Araştırmadan çıkan en çarpıcı sonuçlardan biri de çalışanların mutluluk bilincinin ciddi anlamda düşük olması. “Kendinizi mutlu hissediyor musunuz?” sorusuna evet cevabı verenlerin oranı yüzde 58 iken, mutluluk ölçeği uygulandığında puan 13,6’ya düştü. Bu, hissedilen mutluluk ile ölçümlenen mutluluk arasında 44,4 puanlık ciddi bir fark olduğunu gösterdi.
DAMGALANMA ENDİŞESİ
Araştırmanın bir başka dikkat çeken sonucu, her iki çalışandan birinin psikolojik sağlamlığının düşük olması. Buna karşılık bugüne kadar psikolojik destek almadığını belirtenlerin oranı yüzde 88. Profesyonel yardıma başvuranların oranı ise yüzde 12. Psikolojik destek almanın önündeki en önemli bariyerlerden biri ise, psikoljik desteğin rahatlıkla ulaşılamayacak kadar yüksek bütçeli olması. Diğeriyse damgalanma endişesi. Psikolojik destek ihtiyacının iş yerinde bilinmesi pek çok kişi tarafından damgalanma endişesi hissettiriyor; ardında da çalışma ortamında zayıf halka olarak görülme kaygısı yatıyor.
KURUM KÜLTÜRÜNE DİKKAT ÇEKTİ
HiDoctor CEO’su Ahmet Bal araştırma üzerine “Günümüzde psikolojik destek ciddi bir ihtiyaç; hem ihtiyaç hem de çalışan tarafından bekleniyor. Demek ki, artık aksiyon lazım… Kurum kültürünün bu yönde inşa edilmesi yöneticilerden başlayarak herkesin görevi. Kurumların ise bu desteği ulaşılabilir kılması iş hayatının sürdürülebilirliği daha geniş anlamda da toplumsal fayda için kritik düzeyde önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
MAVİ YAKAYA DİKKAT
Deloitte Türkiye Danışmanlık Lideri Hakan Göl de ortaya çıkan tablonun, kurumların esenlik paketlerine akıl sağlığı desteğinin ne kadar ve nasıl dahil ettiği sorusunu gündeme getirdiğini belirtti. Göl, “Kurumların esenlik paketi olarak sunduğu içeriklerin daha çok beyaz yaka çalışanlara göre tasarlanmış olduğunu unutmamak lazım. Sanayi sektörü ve mavi yaka iş hayatının en mutsuz kesimleriden sonucu bu anlamda da dikkate alınabilir. Kurumaların akıl sağlığı anlamındaki sorumluğunun farkındalık yaratma, ihtiyacı belirleme, önlem alma noktalarında özellikle bu grup için aynı zamanda bir sosyal sorumluluk haline geldiğinin de altını çizilebilir.” ifadelerini kullandı.