IŞİD bombasıyla geldi

Bağdat'taki kanlı saldırıyı Aydınlık'a değerlendiren uzmanlar, ABD'nin bölgede kalmak için IŞİD'i yeniden canlandırdığına dikkat çekti.

Bağdat'ta önceki gün yaşanan kanlı saldırının ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. 32 kişinin hayatını kaybettiği çifte canlı bomba saldırısında, 110 kişinin de hala hastanelerde tedavi gördüğü bildirildi. IŞİD, Telegram hesabı üzerinden yaptığı açıklamayla saldırıları üstlendi. Irak'ta üst düzey yetkililer de öncesinde saldırılardan IŞİD'i sorumlu tutan açıklamalar yaptı. Tümgeneral Kadim Salman, bunun IŞİD'in yeniden güç kazandığının bir göstergesi olabileceğini söylerken, ordu sözcülerinden Tahsin El-Kafaji de "Bu IŞİD'in uyuyan bir hücresi tarafından gerçekleştirilmiş bir terör saldırısıdır" ifadesini kullandı. Irak İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Halid Mihanna ise "Bu patlamayla IŞİD hala var olduğu mesajını vermek istedi" açıklamasında bulundu. Perşembe günkü intihar saldırıları, Irak'ın son üç yıldır hedef olduğu en büyük saldırı olarak kayda geçti. En son 2018 yılında, aynı bölgede düzenlenen intihar saldırısında 30 kişi hayatını kaybetmiş, saldırıyı yine IŞİD üstlenmişti.

SALDIRGAN SUUDİ KÖKENLİ

Aydınlık'a bilgi veren Iraklı bir yerel kaynak, saldırganlardan birinin Suudi Arabistanlı olduğunu söyledi. Suudi teröristin Arar Sınır Kapısı'ndan kamyon şoförü olarak ülkeye girdiğini bildiren yerel kaynak, daha sonra Bağdat'ta bir hücre evinde saklandığını aktardı. Kaynak, şu bilgileri verdi: "İntiharcı Suudi. Aracılar vasıtasıyla bir kamyonla ülkeye girmiş. Bağdat çevresine yerleşmiş, birkaç gün Arap-Sünni bölgesinde kalmış. Malumunuz Körfez ülkelerindeki Arap ülkeleri, Irak'taki Şii Hükümeti benimsemiyorlar, özellikle Haşdi Şabi kurulduktan sonra hiç istemediler. Haşdi Şabi'yi yok etmesi için Trump'a çok iyi paralar verdiler ama Trump da gidince o projeleri bitti, şimdi yine döndüler eski katliam projelerine."

Savunma Bakanlığı Sözcüsü Yahya Rasool ise yaptığı açıklamada, bir saldırganın bombayı patlatmak için hastalık numarası yaparak kalabalığı kendisine doğru çektiğini söyledi. Sözcü Rasool, diğer saldırganın ise Bağdat'ın merkezindeki Bab al-Sharqi ticari bölgesinde güvenlik güçleri tarafından kovalanırken kendisini havaya uçurduğunu kaydetti.

ÇOK SAYIDA İSİM GÖREVDEN ALINDI

Irak Başbakanı Mustafa Kazimi, Bağdat’taki saldırı sonrası askeri ve güvenlik kadrolarında önemli değişiklikler yaptı. Irak resmi ajansının haberine göre, saldırı sonrası açıklamalarında güvenlik zafiyetine işaret eden Başbakan Mustafa Kazimi, Bağdat’ın güvenliğinden sorumlu Bağdat Operasyonlar Komutanı Kays Muhammedavi'yi görevden aldı. Savunma Bakanlığı'na çekilen Muhammedavi'nin yerine General Ahmed Selim getirildi. Bağdat Operasyonlar Komutanlığı'nda görevden uzaklaştırılan bir başka yetkili ise İstihbarat ve Güvenlik İşlerinden Sorumlu General Basim Velid oldu. Başbakan Kazimi, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Polis Teşkilatı Başkanı Cafer Battat'ın yerine de Raid Şakir Cevdet'i atadı. İstihbarat İşlerinden Sorumlu İçişleri Bakanlığı Vekilliği'ne ise Ahmed Abu Reğif getirildi.

Kazimi daha sonra yaptığı yazılı açıklamada, "Güvenlik ve istihbarat kurumlarının karar mercilerindeki çok başlılığa ve dağılmaya izin vermeyiz. Terörle savaşımız bitmedi ve bu uzun vadeli bir savaş" ifadelerini kullandı.

Kazimi, Bağdat'taki saldırıda yaşanan güvenlik açığının nedenlerinin araştırılıp ortaya çıkarılması için acil soruşturma başlatılması yönünde talimat verdi.​​​​​​​

'ABD KARŞITLARI GÖREVDEN ALINDI'

Görevden almaları da Aydınlık'a değerlendiren Iraklı yerel kaynak, şu bilgileri paylaştı: "IŞİD en nihayetinde ABD ve İsrail'in askeri bir koludur. Onlar kurdular ve meydana sürdüler. Bu saldırının da onların amaçlarıyla bir bağlantısı var. Biden'ın ilk projesi Irak'ı üçe bölmek olacak. Kürt, Sünni ve Şii bölgesi kurmayı hedefliyorlar. Ona da Barzani mutlaka destek olacaktır, çünkü Barzani'nin işine gelecek. Dünkü görevden alınanlar ise millet yanlısıydı, Amerikan karşıtıydı. Yani Amerikan karşıtları atıldılar, Amerikan payandaları göreve alındılar."

Haşdi Şabi'nin Bağdat Harekat Komutanlığı danışmanı Abbas ez-Zeydi ise el-Alem TV'ye yaptığı açıklamada, IŞİD gruplarının ABD işgal güçlerinin desteğiyle hareket ettiğini söyledi. Al-Zaidi, "Vahhabi IŞİD grupları, Amerikan işgal güçlerinin desteğiyle hareket ediyor. Onlara hava ve karayoluyla her türlü lojistik destek sağlanıyor, iletişimleri güvence altına alıyor" ifadelerini kullandı.

IRAK'TA ERKEN SEÇİM TARİHİ ERTELENDİ

Diğer yandan Başbakan Kazımi başkanlığında 19 Ocak'ta toplanan Bakanlar Kurulu, erken seçim ile ilgili yeni bir karar almıştı. Erken seçim tarihini revize eden hükümet, 6 Haziran yerine 10 Ekim'de sandık başına gidilmesini kararlaştırmıştı. İran'a yakın Şii siyasi grupların ülkede erken seçimi desteklemediği ve bunun ertelenmesi için Kazımi'ye baskı yaptığı iddia ediliyordu. Şii liderlerden Mukteda es-Sadr ise hazirandaki seçime hazır olduklarını ve tabanına seçime yoğun şekilde katılmaları için sık sık çağrılar yapıyordu. Sadr, gelecek dönemde Irak Başbakanı'nın Sadr hareketinden olmasını istediğini de açıklamıştı.

'ABD BÖLGEDE KALMAK İÇİN ZEMİN HAZIRLIYOR'

Emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel, Bağdat'ta yaşanan saldırının ABD'nin bölgede kalma politikasıyla bağlantılı olduğunu kaydetti. Irak'ta son 1 yıldır, Suriye'de ise 4-5 aydır IŞİD'in varlığını giderek artırdığını kaydeden Doç. Dr. Erenel, şunları söyledi:

"Hatırlarsanız Irak güvenliğinden bir yetkili; Amerika'nın kontrolü altındaki IŞİD unsurlarının hapishanelerden çıkarılarak Irak'a taşındığını ve burada birtakım eylemlere başvurarak ABD'nin Irak'tan çekilmemesi için zemin hazırlayacaklarını açıklamıştı. IŞİD'in sadece Irak'ta değil Deyrezor bölgesinde de etkileri arttı. Suriye konvoyuna saldırı düzenlendiler, Rus ve Suriye askerleri öldü, üstüne Rusya hava harekatı düzenledi. Dolayısıyla ABD bölgeyi şekillendirmek için zemin hazırlıyor. Biliyorsunuz Irak'tan Amerikan kuvvetlerinin çekilmesi yönünde Irak Parlamentosu bir karar almıştı. Amerika da Trump zamanında kuvvetlerini Irak ve Suriye'den çekme kararı aldı. CENTCOM ve yeniden göreve gelen McGurk ise bu çekilmeye karşı çıkıyor. Dolayısıyla bunun için uygun bir altyapı oluşturmaya çalışıyorlar. Çünkü Haşdi Şabi temizlenmeden ve İran etkisi giderilmeden çıkmanın, burada yeniden İran hakimiyetinin kurulmasına izin vermek olacağını düşünüyorlar. Aynı şekilde Deyrezor'da da İran yanlısı milislerinin artan etkisi var. İsrail Hava Kuvvetleri geçen haftadan bu yana bunlara hava saldırısı düzenliyor. Hem Suriye'de hem de Irak'ta IŞİD ciddi şekilde canlanma peşinde. Bunu Amerika'nın planlı bir eyleminin devamı olarak görüyorum."

'ABD'NİN IRAK'TA KALMASINI İSTEYEN GÖREVLİLER VAR'

Başbakan Kazımi'nin üst düzey güvenlik ve askeri yetkilileri görevden almasını da değerlendiren Doç. Dr. Erenel, şunları söyledi:

"Irak'ın güvenlik yapılanmasını incelediğinizde, bürokrasi çok ilginç. Burada rüşvet ve yolsuzluk had safhada. İnsanlar her an yer taraf değiştirebiliyorlar. Kazımi daha önce de Terörle Mücadele Birimi başındaki ismi görevden almıştı. Dolayısıyla güvenlik bürokrasisi içinde de ABD'nin Irak'ta kalması için çaba sarf eden, karar çıkmasını isteyen, tehditleri farklı şekilde aktaran kesimler mevcut, çünkü temel hedef Amerika'nın burada kalması. Bağdat'ta saldırılar olunca ne demişti Trump: 'Gerekirse büyükelçiliği Erbil'e taşırız' demişti. Kazımi ise bir açmaz içinde. Bir yandan Şii'lerin etkisiyle 'Amerikalılar bu ülkeden çıksın' diye karar alabiliyor, ama diğer yandan Kürt ve Sünnilerin etkisiyle ters yönde hareket ediyor. O yüzden sıkışmışlık içinde ne yapacağını bilmiyor. Sonuç olarak Irak'ta IŞİD'le mücadelede o kadar emek boşa gitmiş, işin başına tekrar dönülmüş gibi görünüyor."

'BIDEN'IN GÖREVE BAŞLADIĞI GÜN...'
Bağdat'taki kanlı saldırıyı Aydınlık'a değerlendiren diplomatik bir kaynak ise; şu değerlendirmeleri yaptı: "Bu saldırının, IŞİD'in hala büyük resimde olduğunu gösterme çabasından kaynaklandığını düşünüyorum. Yeni ABD Başkanı'nın göreve başladığı ilk gün gerçekleşmesi ise dikkat çekici. IŞİD'le ilişkilendirilen eylemler, mezhep kartını yeniden ortaya koymaya yönelik arzu etmediğimiz şeyler. Amaç ülkeyi istikrarsızlığa götürmek. Zaten her şey istikrar bulması güç bir durumda ilerliyor. Şu anda son dört yıldaki üçüncü hükümet görevde; onlar da erken seçim arayışı içindeler. Siyasi anlamda ülkede istikrar yok. Güvenlik anlamında da olmadığı zaman; ülkenin bir geleceği olmadığı kanaati güçlendiriliyor. Amaç da bu zaten. "
Sonraki Haber