"İşkenceler konusunda konuşturamadım"
‘Adım Doğu’nun yazarı Aslıhan Türel, kitabı hazırlarken en çok işkenceler konusunda zorlandığını, Perinçek’in yaratılan rant ve faturacılığa ortak olmama tavrıyla kendi başından geçenleri anlatmamayı tercih ettiğini dile getirdi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in hayatını ve mücadelesini anlatan 'Adım Doğu' kitabı için Ankara’da söyleşi ve imza günü düzenlendi. Kitabın yazarı Aslıhan Türel’in katılımıyla gerçekleşen etkinliğe Ankaralılar yoğun ilgi gösterdi. Haftasonu Kavaklıdere’de bir otelde yapılan söyleşi ve imza günü yaklaşık 4 saat sürdü. Türel, Perinçek’le yaptığı görüşmelerde kitabın isminden hapishane anılarına ve vasiyetnamesine kadar yaşanan özel ve samimi anları aktardı. Katılımcıların sorularını yanıtladı. Kitabın meydana gelmesinin 4 yılı aşkın bir zaman aldığını ancak her anında büyük bir enerji ile çalıştıklarını bildiren Türel, “O enerjiye gerçekten çok şaşırıyorum. Kendini bir davaya adamış insanın enerjisi başka hiç kimsede olmaz.” dedi.
‘ISRAR ETTİM GİRMEK İSTEMEDİ’
Aslıhan Türel, dinleyicilerden gelen ‘Zorlandığınız anlar oldu mu’ sorusuna “İşkenceler konusunda çok zorlandım.” yanıtını verdi. Türel, Perinçek’in hapishane mağduriyetlerini anlatmayı halka fatura çıkarma eylemi olarak gördüğünü ve bu konularda yaratılan ranta tepki olarak konuşmamayı tercih ettiğini vurguladı. Türel şöyle anlattı:
“Hiç yanıt vermediği tek soru vardı. O da işkenceler. Hiç girmek istemedi. Solcu, sağcı hep anlattı. Magazin boyutu bile oldu. Tezler, kitaplar yazıldı. Türkiye’de en çok hapis yatan siyasi lider olarak Doğu Perinçek’in işkencelerle ilgili bir şeyi anlattığını görmemiştim. İlgi çekmekten öte tecrübeyi aktarmak gerektiğini düşünerek ısrar ettim. Başkalarına tanık olduklarını aktardı. Yine de kendisine olanları anlatmadı. Tavrından ödün vermedi. Bir keresinde çok zorladıktan sonra bir tek ‘Tırnaklarıma kadar simsiyahtım’ demişti… Çok soğukkanlıyımdır fakat dinlerken zorlandım. Hala daha sesiyle birlikte anlatımı kulaklarımda çınlıyor. Bir insanın tırnaklarına kadar simsiyah olması ne demek?”
‘HAPİSHANELERİ OKULA ÇEVİRMİŞLER’
Türel, Doğu Perinçek’i kendisinin de yeteri kadar tanımadığını fark ettiğini kaydetti. Perinçek'i dinlerken kendisini en çok etkileyen şeyi “Bunlardan geçmiş olmasına rağmen bıkmadan usanmadan kendisini o davaya adıyor olması.” sözleriyle açıkladı. Bir de sorgulamalardan ustaca partisini ve arkadaşlarını çıkarmasından ve hapishaneyi okula çevirmelerinden etkilendiğini dile getirdi. “Hiçbir şekilde soruları önceden istemedi. Ben sorarken de ‘Dur şuna önce bir hazırlık yapayım falan’ da demedi.” diye ekledi. Yine dinleyicilerden gelen “Kaynak taraması yaparken Perinçek’in anlattıklarının aksiyle karşılaştınız mı” sorusunu “Hayır” şeklinde cevapladı.
Türel şöyle devam etti: “Tabiki kitabı düzenlerken ciddi kaynak taramaları da yaptım. Başkalarının Perinçek hakkında yazdıklarından Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi savunmasına kadar okudum. Perinçek’in anlattıklarıyla çelişen bir şey görmedim. Ufak tefek tarihleri yanlış hatırlamalar var. Onlar da olur. Üzerinden 40-50 yıl geçmiş… Beni en çok etkileyen ikinci şey sorgulama altındayken Aydınlıkçıların usta tavırları. Kimseyi ele vermemeleri. Zaten bilinen şeyleri söyleyerek, hedef şaşırtarak arkadaşlarını ve partilerini korumaları. Bu taktiklere hazırlandıklarını belirtti Sayın Perinçek. Bu süreçlerin ardından parti içinde de bir komisyon kurularak herkes tekrar gözden geçirilmiş. Bu da çok enteresan. Bir de hapishane günlerini çalışarak geçirmeleri, koğuşları okula çevirmeleri de çok güzel.”
‘SIRADAN BİR VASİYETNAME DEĞİL’
Türel, Canlandırmalı olacak şekilde belgeselini de yapmak istediğini söyledi. Kitabın isim süreci ve son bölümde yer alan vasiyetname ile ilgili şunları belirtti:
“İsmi sadece Doğu’ydu. Daha sonra Adım Doğu’ya dönüştü. Doğu Perinçek siyasi bir isim, kitap da tabi ki siyasi bir kitap ama onun haricinde bu kitap çocuk Doğu’yu, genç Doğu’yu, arkadaş Doğu’yu, mahpus Doğu’yu, işkence tezgahlarındaki Doğu’yu, yasaklanan Doğu’yu, televizyonlara çıkarılmayan Doğu’yu, gazeteci Doğu’yu da anlatıyor… Vasiyetiniz var mı gerçekten dedim. Var dedi. Yazmaya başladım ama daha Şule’de bilmiyor dedi. Sonra okudum ve dedim ki ‘devrimci duruş budur.’ İşte bu adamın hayata karşı devrimci duruşu bu. Baktım ki bir sıradan bir vasiyetname değil. Hayata karşı, ölüme karşı değil hayata karşı bir duruş bu.”