İslam düşmanı Macron

Le Pen'in rakibi Macron, Fransa’da İslam düşmanlığını devlet politikası haline getirdi. İslam ülkelerini karşısına aldı. Hz. Muhammed'e hakaret eden karikatürleri savundu.

Fransa’nın mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, görev yaptığı dönem boyunca Avrupa’da Türkiye ve İslam düşmanlığının yükselmesine öncülük etti. ABD’ye direnen İslam ülkelerine cepheden karşı çıktı. Afrika’da yükselen bağımsızlık dalgasını bastırmaya çalıştı. Fransa’yı NATO’dan çıkaran De Gaulle’ün bağımsızlıkçı çizgisinden daha da uzaklaşıp büyük tekellerin desteğiyle ABD merkezli neoliberal küreselleşmenin onarılması için çabaladı. O nedenle Le Pen, Macron’a “Siz küreselleşmenin adayısınız, ben milletin adayıyım.” diye sesleniyor. Ancak Türk medyasında, “İslam düşmanı” etiketiyle Batımerkezci bir Le Pen portresi çizilirken Macron’un İslam düşmanı, gelişen dünya karşıtı çizgisi perdeleniyor.

İSLAM’A SİSTEMATİK DÜŞMANLIK

Arap ve Müslüman Dünyası Çalışmaları Enstitüsü Merkezi (IREMAM) Araştırma Direktörü Fransız siyaset bilimci François Burgat ve İngiliz "Cage" kuruluşunun araştırmacısı Rayan Freschi, hazırladıkları ortak bir raporla Fransa’da Macron iktidarının 2018-2022 arasında Müslümanlara yönelik baskı ve yıldırma politikalarını inceledi. Freschi, "Terörü yaymaya başladık: Fransa'da devlet tarafından Müslümanlara yapılan zulüm" başlığını taşıyan 50 sayfalık raporun ismindeki "terörü yaymaya başladık" ifadesinin İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'a ait olduğunu, bu ifadenin devletin Müslüman "azınlıklarla" ilişkisini anlattığını söyledi. Macron hükümetinin İslam düşmanı politikasının Şubat 2018'de başladığını ve Kasım 2019'a kadar gizli kaldığını ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Darmanin, Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer ve valilerin bunun uygulanmasında belirleyici rol oynadığını belirtti.

Raporda Şubat 2018'den Ocak 2022'ye kadar 25 bine yakın cami, okul, dernek ve iş yerine kontrol yapıldığını, aynı dönemde 718'inin kapatıldığı bilgisi yer aldı.

Fransa'nın bu yaklaşımını diğer Avrupa ülkelerinin de yaymaya çalıştığına işaret eden Freshi, "Bugün Müslümanlara karşı yapılanlar ile İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yahudilere yapılanlar arasında benzerlik var. Fransa'da İslam karşıtlığına dayalı bir kültür oluştu." dedi. Raporda, "Fransız devleti, Müslümanların eylemini etkisiz hale getirmeyi ve genel olarak Müslümanları aşağılamayı amaçlayan sistematik bir programa angaje oldu." da denildi.

LE PEN’İ İSLAM’A ‘YUMUŞAK’ OLMAKLA SUÇLADILAR

France 2 televizyon kanalındaki karşılıklı tartışma programında Macron’un İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Marine Le Pen'i İslam konusunda “fazla yumuşak” olmakla suçladı. Macron’un Milli Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, Vatandaşlıktan Sorumlu Devlet Bakanı Marlene Schiappa yahut Yüksek Öğrenim Bakanı Frédérique Vidal bu konularda aşırı sağ fikirleri ve İslamofobik düşünceleri besleyen pek çok beyanda bulundu.

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, FORIF'in amacına ilişkin, Fransa'da İslam'ı "Cezayir, Türkiye ve Fas'ın etkisinden kurtarmak" istediklerini savunarak "İslam Fransa'da yabancıların dini değil, Fransız dinidir, ne paraya ne yabancı yetkililere bağlı olması gerekiyor." ifadesini kullandı ve bir “Fransız İslam’ı” projesi yürürlüğe konuldu.

HZ. MUHAMMED’E HAKARET EDEN KARİKATÜRÜ SAVUNDU

Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan ve Hz. Muhammed’e hakaret karikatür tüm dünyada Müslümanların büyük tepkisine neden olmuştu. İslam dünyası bunun üzerine yapılan terör saldırısını kınarken olayın yıl dönümünde hakaret içerikli karikatürün kamu binalarının duvarına yansıtılması İslam dünyasında yeniden büyük bir öfke dalgası yarattı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, karikatürleri “ifade özgürlüğü” olarak savundu. Konuyla ilgili açıklamasında, "Bu karikatürler Fransa'da çiziliyor ve bu ülkede İslam'ın kuralları uygulanmıyor." diyen Macron, “Bu bir hak ve ifade özgürlüğü. Fransa Cumhurbaşkanı'nın bu hakkı iptal etmesi gerektiğini soruyorsanız cevap hayır.” ifadelerini kullanmıştı.

AFRİKA’YI ‘MEDENİYETSİZ’ DİYE AŞAĞILADI

Macron, 2017’deki G-20 zirvesinde yaptığı konuşmada Afrikalıları "medeniyetsizlik" ve "çok çocuk yapmakla" suçlamış, Afrika için para harcamanın boş bir uğraş olacağını iddia etmişti. Macron, “medeniyet sorunu var” dediği Afrika’nın durumuyla ilgili Afrikalıların kendisini suçlamış, Fransa başta olmak üzere Batı’nın kolonileştirme, kölelik ve emperyalizm tarihini ise ağzına almamıştı. Macron “Afrikalıları köleleştirenlerin Afrikalılar olduğu” gibi ifadeler de kullanmıştı. Macron’un bakanları Blanquer ve Vidal, Fransa’nın sömürgeci geçmişini, çıkış sürecini bilimsel metinlerde dahi sansürlemeyi öngören girişimlere öncülük etti.

Özellikle 2021’de Mali’de gerçekleşen bağımsızlıkçı devrimden sonra artan Fransa karşıtlığını gören Macron, Jeune Afrique gazetesine verdiği demeçte, Afrikalıların sömürge dönemi nedeniyle kendilerine olan kızgınlığından Türkiye ve Rusya'yı sorumlu tuttu.​​​​​​​ Macron, karikatürlerle ilgili ifadelerinin Türkiye tarafından çarpıtıldığını ve bunun Sahra Altı Afrika dahil kamuoyunun görüşünü etkilediğini iddia etti.

ESAD’A DÜŞMAN

Macron, 2017’de yaptığı açıklamada Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı desteklemenin de “berbat bir hata” olacağını söylemişti. Devlet Başkanı Esad ise, Fransa'yı “ilk günden beri terörizme destek vermekle” suçlayarak, "Fransa teröre desteğe öncülük etti ve ilk günlerden bu yana elini Suriyelilerin kanına buladı; yaklaşımlarında büyük bir değişiklik yaptıklarını da görmüyoruz.” ifadelerini kullandı. Bunun ardından Macron, “Suriye halkının bir tek düşmanı var. O da Beşar Esad.” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber