İslam zirvesinde Reisi ve Esad çözüm yolunu gösterdi: Silahlı kararlılık İsrail’i barışa zorlar

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği'nin ortak zirvesinden de Filistin için somut bir adım çıkmadı. Kürsüye çıkan liderler İsrail'e sert sözlerle tepki gösterirken, konu ambargo uygulamaya ve silah kullanmaya gelince geri adım atıldı. İran ve Suriye ise örnek tavır sergiledi

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Ortak Zirvesi sonrası, 31 maddelik bildiri yayınlandı. İsrail'e yönelik silah satışlarının durdurulması çağrısı yapılan bildiride, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin savaş suçları konusunda harekete geçmesi istendi. Ancak sonuç bildirisine eklenmek istenen beş maddelik bir öneri, bazı ülkeler tarafından engellendi. İsrail ve Arap basınına göre teklifte şunlar isteniyordu:

  • ABD'nin bölgedeki üslerinden yapılan askeri teçhizat transferini engellemek,

  • İsrail ile tüm diplomatik ve ekonomik temasları dondurmak,

  • Petrolü bir baskı aracı olarak kullanmakla tehdit etmek,

  • Arap ülkelerinin hava sahasından İsrail'e uçuşları engellemek,

  • Ateşkes için ABD, Avrupa ve Rusya'ya ortak bir heyet göndermek.

Bu beş önerinin sonuç bildirisine girmesini reddeden devletlerin ise şunlar olduğu öğrenildi: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Fas, Moritanya, Cibuti, Ürdün, Mısır.

'KISIR DÖNGÜDE DEVAM MI EDECEĞİZ'

Zirvenin dikkat çeken konuşmalarından birini ise Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yaptı. Ülkesindeki 10 yıllık savaşın ardından zaferini ilan ederek Arap Ligi'ne yeniden dönen Suriye Lideri, bu toplantı vesilesiyle de yıllar sonra ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aynı kareye girdi. Esad, toplantıda yaptığı konuşmada, İslam ülkelerine “Gelin gücümüzü kullanalım.” diye seslendi. Tek başına Gazze'den bahsetmenin asıl meseleyi ıskalamak olduğunu söyleyen Suriye Lideri, şöyle devam etti:

“Gazze bir bütünün parçasıdır ve Gazze'ye yönelik son saldırı, 75 yıllık Siyonist suç ve 32 yıllık başarısız barış dönemine dayanan bir dizi olaydan sadece bir tanesidir. Ne Filistin'de ne de Golan'da toprak da hak da geri gelmedi. Bu durum, 'daha fazla Arap uysallığı eşittir daha fazla Siyonist vahşeti' ve 'daha fazla uzatılan el eşittir daha fazla katliam' şeklinde bir siyasi denklem üretti. Gazze'ye yönelik saldırganlığı aynı metodolojiyle ele almaya devam etmemiz, İsrail'in katliamları neticesinde halkın yok oluşuna ve davanın sona ermesine yol açmak demektir. Onlar öldürüyor, biz yardım gönderiyoruz, katliamlar yapılıyor, biz yardım gönderiyoruz... Bu kısır döngüyle devam mı edeceğiz? En önemli soru şu: Filistinlilerin bizden beklentisi ne? Bizden insani yardım mı bekliyorlar, yoksa yaklaşan soykırımdan önce korunmaya mı ihtiyaçları var? İşte bizim rolümüz burada yatıyor. Baskı için gerçek araçlara sahip değilsek, yaptığımız herhangi bir konuşmanın hiçbir anlamı yoktur.

'KÜRESEL DÖNÜŞÜMDEN FAYDALANALIM'

“İki devletten ve barış sürecinin başlatılmasından ve diğer haklardan bahsetmeye gelince, önemli olmalarına rağmen, bunlar şu an öncelikli değillerdir. Hatta bunları konuşmanın meyve vermeyeceğini de biliyoruz, çünkü ortak yok, sponsor yok, referans yok, hukuk yok... Suçlu yargıç olduğunda bir hakkı geri almak mümkün değildir ve bugün Batı'nın durumu budur.

“Kardeşlerim, Batılı ülkeler halkların yağmalanmasına dayalı tarihi sömürgecilik rollerini sürdürmektedirler. Biz ise Filistin direnişinin yarattığı yeni gerçeklikle birlikte, ülkelerimizdeki ezici kamuoyunun da iradesiyle çeşitli araçlara sahip olduk. Bunları kullanalım. Böylece onlarca yıldır kapalı olan siyasi kapıları bize açan küresel dönüşümden faydalanalım ki, oradan girip denklemleri değiştirelim. Geçmişte yapamadıklarımızın, bugün ve gelecekte başarmamız gerekenlerin bedeli, Filistin’de yükselen değerli ruhlar olsun.”

'FİLİSTİN'İ SİLAHLANDIRALIM'

Zirvenin bir diğer önemli konuşmasını da İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yaptı. Reisi, İslam ülkelerine İsrail'e karşı yaptırım uygulama, İsrail ordusunu terör örgütü ilan etme ve Gazze'deki saldırıların durdurulamaması halinde kendilerini savunmaları için Filistin halkının silahlandırılması çağrısında bulundu.

“Bugün eyleme geçme günüdür.” sözleriyle konuşmasına başlayan Reisi, “Bugün herkesin safını belirlemesi gerekiyor. Artık konuşma değil eylem gerekiyor.” dedi. Reisi, şöyle konuştu: “Siyonist rejim ve destekçilerinin 'insani ara' gibi sapkın kavramlar öne sürerek kamuoyu baskısından kaçmaya ve daha fazla suç işlemek için taktiksel duraklamalar oluşturmalarına izin verilmemelidir. ABD'yi ve Siyonist düşmanı öldürme makinesinin derhal durdurulmasını kabul etmeye zorlamak için tüm araçlar harekete geçirilmelidir.”

ABD'nin bölgeye güç göndererek fiilen savaşa dahil olduğunu söyleyen Reisi, Washington’un İsrail'in işlediği savaş suçlarının ortağı olduğunu söyledi.İsrail'e karşı tam kapsamlı boykot çağrısında bulunan Reisi, “İslam ülkeleri, Siyonist rejimle özellikle enerji alanında her türlü siyasi ve ekonomik ilişkisini derhal sonlandırmalıdır.” dedi.

İran Cumhurbaşkanı, “Siyonist rejimin savaş suçları devam eder ve ABD yönetimi savaşı sürdürürse İslam ülkeleri, Filistin halkını silahlandırmalı ve İsrail ordusunu terörist örgüt ilan etmelidir.” diye konuştu. Reisi, “İsrail'le yüzleşmeliyiz ve tek çözüm direniştir.” ifadelerini kullandı. Reisi, Tel Aviv yönetiminin denetim dışındaki nükleer silahlarının da derhal uluslararası denetime açılması gerektiğini belirtti.

ORTAK BİLDİRİDE NELER VAR

Zirve sonrası üzerinde mutabık kalınan bildiri 31 maddeden oluşuyor. Büyük çoğunluğu İsrail saldırganlığının kınandığı, Filistin ile dayanışma duygularının paylaşıldığı bildiride, şöyle deniliyor:

“Filistin davasının merkeziliğini teyit ederek, tüm enerjimiz ve kapasitemizle işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak ve başta kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırlarında kurulmuş bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs-ü Şerif olan devletlerinde yaşama hakkı olmak üzere, tüm devredilemez haklarını yerine getirmek için verdikleri meşru mücadelede, kardeş Filistin halkının yanında yer aldığımızı, stratejik bir seçeneği içeren, adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesinin, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını garanti altına alan ve halkları şiddet ve savaş döngüsünden koruyan tek yöntem olduğunu ve bunun İsrail işgalini sona erdirmeden ve Filistin davasını iki devletli çözüm temelinde çözmeden gerçekleştirmenin imkansız olduğunu teyit ederiz.”

Bildiride, “Tüm devletleri, işgal yetkililerinin, ordusunun ve terörist yerleşimcilerin, Filistin halkını öldürmek, evleri, okulları, cami ve kiliseleri ile tüm mallarını yok etmek için kullandığı silah ve mühimmat ihracatını derhal durdurmaya çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail'in işgali ve savaş suçları hakkında başlattığı soruşturmayı tamamlaması istenen bildiride, Ortadoğu'nun nükleer silahlardan ve tüm diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölgeye dönüşmesi için BM çerçevesinde bir konferansın toplanması önerildi. Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ), Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yapılan bildiride, “Tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme” çağrısı yapıldı.

Bildiride, İsrail'in Doğu Kudüs dahil Filistin topraklarında, Golan Tepeleri, Lübnan'a ait Şiba Çiftlikleri, Kafr Shuba tepeleri ile al-Mari kentinin dış bölgelerindeki işgalinin de sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün uygulanabilmesi amacıyla uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması istenildi.

10 MADDELİK ÇÖZÜM

Irak’taki Şii Sadr Hareketi'nin lideri Mukteda es-Sadr, İsrail’e karşı harekete geçme çağrısında bulundu. Sadr, 10 maddede yapılması gerekenleri sıraladı:

1- İslam ve Arap orduları alarm durumuna geçmeli. Gazze’nin düşmesi halinde onlara da sıra geleceğini bilmeliler.
2- Siyonist düşmana karşı kapsamlı bir ekonomik boykot uygulanmalı.
3- İsral’e petrol gönderimi durdurulmalı.
4- İsrail Büyükelçilikleri kapatılmalı ve normalleşme suç sayılmalı.
5- Gazze'ye tıbbi ve yaşamsal yardım ulaştırılmalı.
6- ABD’ye ait askeri üsleri kapatılmalı.
7- İsrail’i destekleyenlerin, her ülkede geçerli olan kanunlar çerçevesinde sesleri kısılmalı.
8-Gazze için eş zamanlı olarak protesto gösterileri yapılmalı.
9- Filistin’in meşru mücadelesine destek verilmeli, özellikle de Filistinli esirlere ilişkin müzakerelerde.
10- Siyonist varlığı suçlu olarak ilan edilmeli. Sadr, bu taleplerin yerine getirilmemesi durumunda farklı tutum alacakları söyledi.

'UKRAYNA ORDUSU MÜZAKEREYE HAZIR'

Ukraynalı uzman Oleg Soskin, çatışmada çıkmaza girildiğini itiraf eden Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy’ın bu sözleri ile Rusya ile müzakerelere hazır olduğunun sinyalini verdiğini belirtti.

Eski Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma'nın danışmanlığını yapan Soskin, YouTube kanalından yaptığı açıklamada Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zalujnıy’ın çatışmada çıkmaza girildiği yönündeki açıklaması ile Rusya ile müzakerelere hazır olduğunun sinyalini verdiğini söyledi.

“Aslında Zalujnıy müzakerelere hazır, yani ordu artık subaylar ve askerler açısından kayıpların ve giderlerim, cephede kazanmayı imkansız hale getirecek kadar büyük olduğunu anlıyor.” diyen Soskin, ayrıca Rus ordusunun ciddi bir askeri güce sahip olduğunu, bu nedenle Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin kazanma şansının bulunmadığını vurguladı.

Valeriy Zalujnıy daha önce The Economist’e demecinde Ukrayna ordusunun çıkmaza girdiğini ve ‘büyük bir olasılıkla derin ve güzel bir atılımın olmayacağını’ söylemişti. Zalujnıy ayrıca Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Batı'nın NATO ders kitaplarına göre beklediği etkileyici ilerleme hızını göstermede başarısız olduğunu da itiraf etmişti. Daha sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Zalujnıy’ın sözlerine katılmadığını açıklamıştı.

Sonraki Haber