İspanyol Gribi ile Kovid-19 arasındaki ilginç benzerlikler

İspanyol, El Pais gazetesinde Daniel Mediavilla imzası ile Kovid-19 ile 1918 İspanyol Gribi salgınını karşılaştıran ilginç bir yazı yayınlandı.

Bu yazının, Heather Galloway’in yaptığı 28 Mart 2020 tarihli İngilizce uyarlamasından düzenlediğimiz dikkat çekici notlar, "Tarih tekerrürden ibaret midir" klişesini gündemde tutuyor.

1918 salgınına karşı alınan önlemler, dezenfeksiyon ve sosyal uzaklaşma çabaları, İspanya'da bir yılda 147.000'den fazla insanı öldüren bir hastalığın yayılmasını durdurmak için yetersiz kalmıştı.

100 yıldan uzun bir süre önce, İspanya'daki ilk tepki, hafife almaktı. 22 Mayıs 1918'de İspanyol "ABC" gazetesinin ön sayfasında grip benzeri fakat daha hafif semptomları olan yeni bir hastalıktan bahsedildi. Aynı ay, Madrid belediyesi, yıllık San Isidro şenliklerini düzenledi ve salgının kitlesel bulaşması için mükemmel olan koşulları sağladı. O günlerin popüler operetindeki son derece akılda kalıcı bir şarkı " Soldado de Nápoles" (Napoli Askeri), gazetelerin haberlerinde yeni gripten çok daha fazla yer kaplıyordu.

I. Dünya Savaşı devam ederken, çatışmaya karışan ülkeler, düşmana bir avantaj sağlamaktan kaçınmak için hastalık hakkında gerekli raporları vermemişlerdi. Ancak savaşta tarafsız kalan İspanya, hastalığı nitelendirmekte serbestti. Ancak, İspanyollar yeni ve ölümcül bir virüs ile karşı karşıya kaldıklarını rapor ettiklerinde, iş işten geçmişti. Bu yüzden dünya çapında 50 milyondan fazla insanı öldüren 20. yüzyıl pandemisine, kökeni İspanya'da olmasa bile "İspanyol Gribi" adı verildi.

ÇARPICI BENZERLİKLER

2008 yılında, yaklaşmakta olan başka bir endişe kaynağı pandemi tehdidinin virologlar ve epidemiloglar arasında tartışıldığı günlerde, Barselona'daki Clínic hastanesinin şu anki epidemiloji bölüm başkanı Antonio Trilla, günümüzdekiler ile hem önemli farklılıklar hem de çarpıcı benzerlikler gösteren 1918 grip salgını hakkında bir açıklama yayınladı ve koronavirüs krizinden bahsetti.

Mevcut virüste olduğu gibi, 1918'deki salgın da hemen önlemler alınmaması nedeniyle daha da kötüleşmiş ve sağlık görevlilerinin düzensiz tepkileri ve hükümetlerin kararsız politikaları halkın hükümetlere olan inancını ortadan kaldırmıştı. Ancak o dönem yıkıcı bir savaşın son günlerinin yaşandığı bir dönemdi. Koronavirüs gibi, o zamanki grip salgını da hem Kral Alfonso XIII, hem de Başbakan Manuel García Prieto'nun hastalanmasıyla, ünvan tanımadığını göstermişti.

1918'de, İspanya sakinlerinin yarısı okuma yazma bilmiyordu ve bebek ölüm oranı günümüzün en yoksul ülkelerinin iki katı idi. Ancak salgına uygulanan karşı alınan birçok önlem bugün kullanılanlara benzerdi. Üniversiteler ve okullar kapatıldı, kara ve demiryolu seyahati kontrol edildi. Virüsün yayılmasını kontrol altına almak için demiryolu hatları boyunca dezenfeksiyon ekipleri konuşlandırıldı . Kısıtlama yapma konusunda isteksiz olan yerel yetkililer de vardı; örneğin Valladolid kentinin Belediye Başkanı, bunlardan birisiydi. Eylül ayında fiestaları (şenlikleri) iptal etmeye sıra geldiğinde ayaklarını sürdü. Çünkü, bu yasaklamanın şehrin iş dokusu üzerindeki olumsuz finansal etkisinden korkuyordu.

Benzer şekilde, doktorların hastanın hayatta kalmasına yardımcı olmak adına, yapabileceği çok az şey vardı. Birkaç deneysel aşı test edildi ve doktorlar, sürekli halka tavsiyelerde bulundular.

Antonio Trilla, “İspanyollar, doktorların ve bilim adamlarının olup bitenler hakkında bir ipucuna sahip olup olmadığını merak ediyorlardı."

Bilim salgın ile ilgili herhangi bir konuya net cevap veremediğinden, birçok İspanyol Tanrı'ya sığındı. Kilise ve katedraller dolmaya başladı. Zamora kentindeki ayinlerde Piskopos Álvaro Ballano, cemaate "Virüsün insanlığın kötülük ve günahlarının bir sonucu olduğunu ve bu yüzden ilahi adaletin tecelli ettiğini", söylemekteydi. Madrid ve diğer kentlerde devam eden kalabalık ayinler salgının süratle yayılması için çok elverişli bir araç oldular. Sağlık otoritelerinin kiliselere halk alınmaması görüşü karşısında ise piskoposlar ve papazlar büyük tepki gösterdiler. Sonra pek çoğu bu hastalığa yakalandı ve hayatını kaybetti.

Bugün ise, piskoposlar sadece sağlık otoritelerinin tavsiyelerine saygı duymakla kalmıyor, aynı zamanda cenaze törenlerine katılımın yakın aile üyeleri ile sınırlanmasını öneriyorlar.

DOKTORLARIN MÜCADELESİ

1918'deki enfeksiyonun ilk aşaması, koronavirüs ile bulunduğumuz yere eşdeğerdi ve aslında en ölümcül seviyesinde değildi. Yazın gelişiyle, salgın azaldı, ancak sonbaharda adeta intikam duygusu ile geri döndü. Sağlık sistemi bunalımdaydı. Kırsal kesimde birçok insan yaşıyordu ve buralardaki doktor sayısı oldukça azdı. Ancak, öldüklerinde yerlerine yenisi atanıyordu. Şimdi olduğu gibi, tıp öğrencileri ve emekli doktorlar hastalıkla mücadele için işe alındılar.

İspanya'daki resmi ölüm rakamları korkunçtu. Pandemi, 1918'de 147.114 kişiyi öldürdü; Ertesi yıl 21.245 can aldı ve 1920'de 17.825 kişiyi öldürdü. İspanyol nüfusu 20. yüzyılda iki kez büyük kayıp verdi. 1918'deki pandemide, 83.121 kişi olarak net bir kayıp yaşadı. Bu tarihten yaklaşık yirmi yıl sonra da 1939 tarihindeki İspanya İç Savaşı nedeniyle 50.266 kişi hayatını kaybetti.

Günümüzde ise 28.03.2020 itibari ile İspanya'da Kovid-19 nedeniyle can kaybı 5 bin 690 sayısına ulaştı. İspanya Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, vaka sayısı ise 64 bin 59'dan 72 bin 248'e yükseldi.

Sonraki Haber