İsrail Dışişleri Bakanı: Kürdistan için çalışacağız

İsrail'in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, ilk konuşmasında ‘Kürt halkı siyasi bağımsızlığı olmayan en büyük milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir.’ diyerek ‘İkinci İsrail’ kurma planlarını açık etti

İsrail'in yeni Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar'ın göreve başladıktan sonraki ilk konuşmasının ana öznesi Kürtler ve bölgedeki azınlıklarla ittifak oldu. Savunma Bakanlığına atanan Israel Katz'dan boşalan koltuğa oturan Sa'ar, pazar akşamı düzenlenen devir teslim töreninde meseleye şu sözlerle giriş yaptı:

“Kürt halkı büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığı olmayan en büyük milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir.”

Sa'ar, İsrail'in Batı Asya'daki gelişmeleri takip etme ve bölgedeki “barış ve normalleşme çemberini” genişletme arzusu bağlamında konuştuğunu iddia ederken, söylevine Dürzileri de katarak aslında İsrail'in açtığı ve açmayı düşündüğü cepheleri tarif etti. İkinci İsrail'in (Kürdistan) siyasi bağımsızlığa kavuşması gerektiğini ima etti.

'HEM SİYASİ HEM DE GÜVENLİK BOYUTU VAR'

Kürtlerin bugün “dört ülkeye bölündüğünü” kaydeden Bakan; Türkiye, Irak, Suriye ve İran'daki bu bölgeleri sırasıyla Bakur, Basur, Rojava ve Rojhilat olarak adlandırdı. Arz-ı Mev'ud (vaat edilmiş topraklar) veya Tevrat'ı referans almadan İsrail'in bölgedeki azınlıkları kullanıp, etki alanını genişleterek büyümeyi planladığı mesajını verdi.

Kürtlerin “İran ve Türkiye'nin baskı ve saldırganlığının kurbanı” olduğunu ileri süren Dışişleri Bakanı sadece Irak'taki Kürtlerin özerkliğe sahip olduğunu, Suriye'deki terör odaklarının ise “bir çeşit defacto özerkliği” bulunduğunu belirtti.

Sa'ar bölünme ve siyasi bağımsızlığı kışkırtmayı planladıklarının ön gösterimini şu sözlerle duyurdu:

“Kürtlere ulaşmamız ve bağlarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Bunun hem siyasi hem de güvenlik boyutları var. Komşu ülkelerdeki, Suriye ve Lübnan'daki Dürzi azınlığı da takip ediyorum. İsrail'in Dürzi vatandaşlarıyla cesur bir ittifakımız var.”

İsrail'in Suriye ve Lübnan'daki Dürziler gibi azınlıkları kullanarak bu ülkeleri bölmeye çalıştığı biliniyor. Sa'ar bu bağlamda, “Her zaman azınlık olacağımız bir bölgede doğal ittifakların diğer azınlıklarla olacağını anlayın." diye ekledi.

TEKRAR EDEN İTTİFAK VURGUSU

Bakan, bu ittifakların, HAMAS ve Hizbullah'a karşı verilen savaşlardan sonra Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle yapılacak anlaşmalarla şekillenmesi gerektiğini söyledi.

Riyad ile normalleşmekten vazgeçmediklerini kaydeden Sa'ar, “İsrail'in, çevresindeki alanı dikkatlice incelemeli ve güçlü ittifaklar kurması gerektiğini” yineledi ve kasettiğinin “bölgedeki azınlıklar” olduğunu bir kez daha vurguladı. Savaşın sonuçlarının ve bölgedeki devlet ve azınlıklarla yapılacak ittifakların “İsrail'in geleceği için çok önemli olacağını” kaydetti.

'TÜRKİYE İRAN'DAN DAHA BÜYÜK TEHDİT'

Gideon Sa'ar'ın konuşması geçmişe yönelik bazı açıklamalarla yan yana geldiğinde daha da anlamlı bir hale geliyor. 2020 yılında dönemin Mossad Başkanı Yossi Cohen, ülkemizle ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı:

“İran'ın gücü kırılgan, Türkiye daha büyük tehdit.”

Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'dan mevkidaşlarıyla yaptığı bir toplantıda konuşan Cohen, Ankara'nın Batı Asya ve Doğu Akdeniz’de artan eylemlerine dikkat çekerek, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de stratejik istikrar için farklı türde bir meydan okuma oluşturdu.” demişti.

'KÜRTLER BAĞIMSIZ DEVLETE SAHİP OLMALI'

2017 yılında Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin yapacağını duyurduğu “bağımsız Kürdistan” referandumuna Binyamin Netanyahu da destek vermişti. Jerusalem Post gazetesi o dönemde “Başbakan’ın, İsrail’in Kürdistan devletinin kurulmasını desteklemek için” lobi faaliyetleri yürüttüğünü yazmıştı. Netanyahu konuyla ilgili olarak ABD Kongresinin 33 Cumhuriyetçi üyesiyle bir görüşme yapmıştı. İsrail Başbakanı vekillere hitaben şunları söylemişti:

“Irak’taki Kürtler bağımsız devlete sahip olmalı. Kürtler cesur, Batı’nın dostu ve bizimle aynı değerleri paylaşan bir halk.” Netanyahu 2014 yılında Tel Aviv’de gazetecilere yaptığı bir açıklamada da “İsrail, Kürtlerin bağımsızlık umutlarını desteklemeli.” şeklinde konuşmuştu.

‘ARZ-I MEV'UD MASALI’

Vatan Partisi Başkanı Dr. Doğu Perinçek, 1 Ekim'de yaptığı açıklamada, “vaat edilen topraklar” hakkında şunları ifade etmişti: “Arz-ı Mev'ud masaldır, Kürdistan adı altında İkinci İsrail kurma girişimleri gerçektir. Günümüzün Batı Asya durumlarını 3 bin yıl öncesinin Tevrat'ına bakarak anlayamaz ve açıklayamayız. Zihinleri körelten Arz-ı Mev'ud masallarından vazgeçmek, başarı için şarttır. İran düşmanlığı, Amerika ve İsrail'e teslimiyettir.”

İKİNCİ İSRAİL PANELİ

Gazetemizin 4 Kasım'da duyurduğu üzere İkinci İsrail planının yürütücüleri, 14 Kasım'da Zoom üzerinden “Yeni Bir Orta Doğu İçin İsrail-Kürt İttifakı: Gelecekteki Riskler ve Fırsatlar” adı altında bir panel düzenleyecek.

Etkinliğin duyurusunda, HAMAS’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Harekâtı’nın İsrail’i hedef aldığı, Türkiye’nin de hem İsrail’e hem de Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD’ye yönelik saldırılarını artırdığı, bu nedenle Kürt-Yahudi işbirliğinin aciliyet taşıdığı belirtilerek, “İsrail, dost bir Kürdistan'ın kurulmasını desteklemek için hangi adımları atabilir ve yakın gelecekte işbirliği olanakları nelerdir?” sorusunun masaya yatırılacağı kaydediliyor.

Duyuruda özellikle şu ifadeler dikkat çekiyor: "Orta Doğu'da olası sınır değişiklikleri gündemdeyken, egemen bir Kürt devletinin kurulması, Kürt haklarının, İsrail’in güvenliğinin ve bölgesel istikrarın sağlanması için kritik bir önem taşımaktadır. İsrail, dost bir Kürdistan'ın kurulmasını desteklemek için hangi adımları atabilir ve yakın gelecekte işbirliği olanakları nelerdir?”

Yeni İsrail Dışişleri Bakanı'nın açıkladığı Batı Asya vizyonu tam olarak da atılmakta olan “bu adımlar” ile ilgilidir.

Sonraki Haber