İstanbul’da su kıtlığı kapıda

İSKİ verilerine göre, İstanbul’a su sağlayan barajlardaki su seviyesi dün itibarıyla 19,89'e indi. Meteoroloji Mühendisi Güven Özdemir, 'Herhangi bir su kesimi söz konusu değil şu an için ama bu şekilde giderse barajlarımız kuruma noktasına geliyor yavaş yavaş. ' dedi.

İstanbul’a su sağlayan barajlardaki su seviyesi, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre dün itibarıyla 19,89'e indi. Bu, son 16 yılın aynı dönemine göre en düşük seviye olarak kayıtlara geçti. Meteoroloji Mühendisi Güven Özdemir "Büyük bir su kıtlığına doğru gidiyoruz" dedi.

Barajlar dışında kente su sağlayan Yeşilçay ve Melen'den 2023'te 614 milyon metreküp su alındı.
İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve Meteoroloji Mühendisi Güven Özdemir, “Önümüzdeki 10-15 gün yağış görünmüyor. Sıcaklıklar yüksek, bu nedenle buharlaşmalar fazla olacaktır" dedi. Özdemir, 2007 yılında da İstanbul'da kuraklığın yaşandığını ve doluluk oranının yüzde 15'lere kadar düştüğünü belirterek şöyle devam etti:

"İstanbul'daki nüfusun artışıyla birlikte su kullanımı arttı. Nüfus 20 milyon civarında olunca da maalesef barajlarımızın su miktarları hızlı bir şekilde azalıyor. Melen ve Yeşilçay'dan su takviyesi yapılarak İstanbul'daki halkın susuz kalması önleniyor. Herhangi bir su kesimi söz konusu değil şu an için ama bu şekilde giderse barajlarımız kuruma noktasına geliyor yavaş yavaş. Barajlarımızın çoğunluğu belli bir seviyenin altında."

‘SU KALİTESİ ÇAMUR HALİNE GELDİ’

Barajlardaki doluluğun yüzde 20'nin altına düşmesinin, sudaki kaliteyi de azalttığını belirten Özdemir, su derinliğinin azalmasıyla canlı mikro mikroorganizmaların, bakterilerin daha fazla olmaya, üremeye başladığını, su kalitesinin çamur haline geldiğini ifade etti.

Özdemir, artık su tasarrufuna önem verilmesini gerektiğini vurguladı ve şöyle konuştu: "Sulama sisteminin acil değişmesi, modern hale gelmesi lazım. Büyük bir su kıtlığına doğru gidiyoruz. Bunun için ülke olarak tedbirler almamız lazım. Çünkü Akdeniz makro iklimi ve subtropikal iklimi içerisinde yer alıyoruz. Subtropikal iklim var ama yavaş yavaş tropikal iklime doğru gidiyoruz. Bu, kuraklık demek. Kuraklık depremden daha tehlikeli."

Sonraki Haber