'İşte Cumhuriyetten beklediğim sonuç!' Gazi Atatürk'ün Cumhuriyet anıları

Cumhuriyetin 100. yaşında, Cumhuriyete karşı sorumluluklarımızı hatırlatan ve Cumhuriyet'i tanımlayan Atatürk anılarını sizler için derledik. İşte Atatürk'ün Cumhuriyetle ilgili 3 anısı...

Gazi Atatürk'ün 'Benim en büyük eserim' dediği Cumhuriyet'in 100. yaşında, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'e karşı sorumluluklarımızı hatırlatan 3 anısını sizin için derledik. İşte Cumhuriyet'i tanımlayan o anılar...

ATATÜRK'ÜN CUMHURİYET ANILARI

1. Atatürk'ün Cumhuriyetten beklediği sonuç

“Gazi Mudanya yoluyla Bursa’ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi tarafından etrafı sarılmıştı. Bir kadının, elinde bir kâğıtla Gazi’ye yaklaştığı görüldü. Zayıf bir kadındı. Gazi’nin yolunu keserek, titrek bir sesle:

"Beni tanıdın mı oğul?" dedi. "Ben sizin Selanik’ten komşunuzdum. Bir oğlum var; Devlet Demir Yollarına girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz, fakat müdür dinlemedi. Oğlumu işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleyiniz."

Gazi’nin çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:

"Oğlunu almadılar mı?" dedi. "Ben talimat verdiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. İşte cumhuriyet böyle anlaşılacak."

Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve Gazi kendinden geçercesine dolu bir sesle:
"İşte cumhuriyetten beklediğim sonuç..." diyordu.”

2. "Cumhuriyette Angarya Yoktur"

Cumhuriyetin ilanından sonra, Gazi Mustafa Kemal Paşa Latife Hanım’la beraber Karadeniz’e bir geziye çıkmıştı. Muzaffer Kılıç, o geziyi şöyle anlatıyor:

Bu gezide kendisine eşlik edenler arasındaydım. Rize’ye geldik. Yolların düzgünlüğü dikkatini çekmişti. Vali’ye sordu:

"Yolları nasıl bu hale getirdiniz?"

Vali de anlattı. Bütün yakın köylüleri jandarmalarla toplattırmış ve yol onarımında çalıştırmış. Gazi’nin kaşları çatıldı. Oldukça sert bir dille:

"Vali Bey, ‘corvee’ nedir bilir misin? Öyleyse ben size söyleyeyim, angarya demektir. Ve şunu da bilmeniz lazım ki, kanunsuz hiçbir vatandaşı işten alıkoyamaz, onu çalışmaya zorlayamazsınız. Cumhuriyette angarya yoktur."

3. "Yenilseydik sorumlu ben olacaktım"

"Bir aralık konu İstiklal Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, bir gün önce olmuş gibi hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:

"İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır."

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

"Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı."

Kaynak: İşte Atatürk.com

Sonraki Haber