İstiklal bombasına Cezayir ve Mali’nin yanıtı

DOĞAN DUYAR

2007 yılında başkent Cezayir’de Anayasa Mahkemesi önünde bomba patlayınca, dönemin İçişleri Bakanı kameraların önüne geçerek, “Bombaları ABD patlatıyor.” açıklamasını yaparken, “mesajı aldık” demekle yetinmedi.

2013-2020 yılları arasında Sahel bölgesinde “ayrılıkçı ve cihatçı terör koridoru” yaratılıp, ülke topraklarının yarısı teröristlerin denetimine geçince, Mali’nin Başbakanları üstelik Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden “Terörün arkasında Fransa var.” demekle de yetinmediler.

Hem Cezayir hem Mali; bombaları atan ABD ve Fransa’ya karşı cepheden tavır aldılar.

İstiklal Caddesi’nde patlayan bomba sonrasında “mesajı aldık” veya “Bombayı ABD patlattı.” diyenlere, terörü ezen Afrika’nın deneyimini paylaşıyoruz.

ABD ÜSSÜNE HAYIR DEMENİN BEDELİ

Cezayir kırk yıldır Amerika’yla savaşta.

80’lerin sonunda Cezayir’de ilk “Arap Baharı”nı gerçekleştirmek isteyen ama yenilen ABD-İsrail-Fransa, 90’lı yıllarda yüz elli bin Cezayirli’nin katili.

90’larda Cezayir’i “Libyalaştırmayı” başaramayan ABD, 2000’lerin başında askeri üsler kurmayı dayattı.

Sahel devletlerine komşu Cezayir’in güneyindeki Tamanrasset şehrinde kurulması düşünülen askeri üs, “Afrika Baharı” projesi kapsamında, Cezayir ve Libya başta olmak üzere Sahel devletlerindeki yeni yıkıcı faaliyetin “Çekiç Gücü” olacaktı.

Cezayir’in milli güçleri, ABD’nin yıkıcı faaliyetini saptadı; askeri üs talebini reddetti, NATO’yla başlayan “işbirliği” etkinliklerine son verdi.

ABD, başkent El Biar’daki sembolik bir kurum olan Anayasa Mahkemesi önünde bombayı patlatarak tehdit etti.

AMERİKAN PETROL ŞİRKETLERİNE YASAK

Cezayir, “mesajı almıştı”, ama sadece “tesbit yapmakla kalmadı”.

Dahası, “ABD’yi kızdırmayacak çözüm” vesaire arayışına girmedi.

Cezayir, bombaların ardından, ABD’ye sadece askeri yasaklar getirmekle yetinmedi.

Bugün Irak’ta cirit atan, Amerika’nın “şahini”, eski Savunma Bakanı Dick Cheney’in petrol şirketi Kellogs Brown Root (KBR) başta olmak üzere Amerikan şirketlerinin faaliyetlerini “yasakladı”.

“CONDOR” adlı Cezayir-Amerikan ortaklığı şirketi kamulaştırdı.

“ANADORKA” adlı ortak girişime tahsis edilen petrol sahalarını askıya aldı.

Amerikan şirketlerini bir yandan tasfiye ederken, ABD’yle işbirliği yapan dönemin Cezayir Enerji Bakanı ve diğer yetkilileri hakkında soruşturmalar başlattı.

Haklarında onlarca yıl hapis cezaları verilen bu kişiler şimdi yurtdışındalar, kırmızı bültenle aranıyorlar.

DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ

Cezayir devletinin adı aynı Kuzey Kore gibi, “Demokratik Halk Cumhuriyeti”.

Amerikancıların “demokratik halk” ibaresini kaldıralım baskısına Cezayir, tam tersine, Cumhuriyet’in “demokratik” ve “halkçılık” temellerini güçlendirme yoluna giderek yanıt verdi.

Merkez Bankası’nı güçlendirdi, “konvertibilite” dayatmalarını reddetti, sıkı kambiyo düzenini korudu.

Kırk yıl boyunca “milli üretim” yerine Batı’nın dayattığı ithalata boyun eğerek kamu kaynaklarını kötüye kullanan, bir cumhurbaşkanı, iki başbakan, kırkın üzerinde bakan ve yüzlerce üst düzey bürokratı hapse attı.

Zaten suç olan neoliberalizmin “rüşvet, kayırmacılık ve yolsuzluğunu” ahlaken de toplumda kınanır hale getirdi.

BRİCS MEVZİSİNDE KONUMLANMAK

Cezayir ABD’nin bombalarına ve Atlantik cephesinin Afrika’daki koçbaşı Fransa’nın dayatmalarına tavır alırken; dostlarını yeniden tanımladı.

Türkiye, Çin ve Rusya’yla ilişkilerini “stratejik ortaklık” düzeyine çıkardı.

Kuşak-Yol Girişimi Memorandumu’nu Afrika’da ilk imzalayan devletler arasında yer aldı.

“Pax-Amerika” yani ABD hegemonyasına karşı BRICS’e resmi üyelik başvurusunda bulundu.

Türkiye, bu süreçte, Cezayir’deki en büyük doğrudan yatırım yapan ülke oldu.

Cezayir, Rusya’yla birlikte Akdeniz’de ve Afrika’da ABD-İsrail-Fransa eksenine karşı askeri tatbikatlar başlattı.

FRANSA’YI AFRİKA’DAN KOVAN MALİ

Mali; 2013-2020 arasında, “cihatçı ve ayrılıkçı” terörü dayatan Fransa’ya boyun eğerken ve de topraklarına Fransızların “Çekiç Gücü” Barkan Gücü’nün yerleşmesine ses çıkarmazken, 18 Ağustos 2020 Millet-Ordu Devrimi’yle, kendine geldi ve herkesin bildiği basit gerçeği başbakanlarının ağzından haykırdı:

“Fransızlar, teröristlerle işbirliği halinde!”

“Terörün arkasında Fransa var!”

Durmadılar; Birleşmiş Milletler (BM)’ye resmen başvurarak, Güvenlik Konseyi’nin olağanüstü toplanmasını talep ettiler.

Mali devleti BM başvurusunda;

“Elimizde resmi belgeler ve kanıtlar var. Fransa, teröristlere silah yardımı yapıyor, askeri destek veriyor” dediler.

FRANSIZ ASKERİ ÜSLERİNİ KAPATTILAR

Cezayir gibi Mali de “kral çıplak” demekle yetinmedi.

Fransa’ya ültimatom vererek, altı ay içerisinde Mali’den tüm askeri güçlerini çekmesini istedi.

Fransız üslerini kapatırken, BM veya Avrupa Birliği (AB) şemsiyesi altında faaliyet yürüten tüm yabancı devletleri “egemenliklerine saygı” konusunda uyardı.

Fransız askerini kovan Mali, öte yandan, Türkiye, Çin ve Rusya’yla çok yönlü ilişkilerin önünü açtı.

Askeri alanda önemli bir kamulaştırma adımı atarak, 20 bin eski ayrılıkçıyı önce teslim aldı, ardından ordu bünyesine alarak Fransa’nın teröristleriyle savaşta mevzilendirdi.

Gerek Cezayir gerek Mali, düşmanını doğru saptamakla başlayıp, bombacıların dayanak noktalarının üzerine cesurca giderek, Afrika’da yeni anti-emperyalist dalganın öncüsü oldular.

ORDU-MİLLET KAYNAŞMASI

Hem Cezayir hem de Mali bombalara karşı başarıyı Ordu-Millet kaynaşmasını sağlayarak elde etti. Milleti birleştirdi.

Cezayir’in “Silivri”sinin kapıları açıldı; yurtsever subaylar serbest bırakıldı, yeniden komuta kademesinde yerlerini aldı.

Cezayir’in 22 Şubat, Mali’nin 18 Ağustos ve 24 Mayıs Devrimleri, “Ordu ve Milletin kaynaştığı” resmi günler olarak ilan edildi.

Her iki ülkede; Sorosçu faaliyetleri ve fonlanan medya kuruluşlarını yasakladı, terörü savunan parti ve oluşumları kapattı.

Vatan Partisi’nin “ABD üsleri kapatılsın”la başlayan çözüm önerileri, Cezayir ve Mali’de denenmiştir, çözümün anahtarıdır.

Sonraki Haber