İstilacı denizanaları balıkçılığı tehdit ediyor

İklim değişimi ile birlikte denizlerimizde su sıcaklığı arttı. Daha önce görülmeyen türler ile artan denizanası popülasyonunun balıkçılığı etkilemesinden endişe ediliyor

Denizlerde artan denizanası popülasyonu, balık stoklarımızı tehdit ediyor. İklim değişimi ile deniz sıcaklıklarındaki artış, denizlerimizde daha önce görülmeyen türlerin göçüne neden oldu. Düzensiz denizanası çoğalmasıyla birlikte turizm ve balıkçılığın olumsuz etkilenmesinden endişe ediliyor. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar ile konuştuk.

Melek İşinibilir Okyar

Akdeniz ve Ege'de su sıcaklığının artışı ile denizanası sayısının artışı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Okyar, “Normalde Akdeniz ve Ege Denizinde görülmeyen türler doğal sıcaklık bariyerinin ortadan kalkması ile artık bu denizlerde görülerek yayılımlarını ve sayılarını arttıracaklardır” dedi.

EKONOMİYE ZARARLARI OLACAK

Prof. Dr. Okyar, ülkemiz denizlerinde daha sık görülmeye başlayan denizanası türlerinin oluşturduğu sorunlar için ise şunları söyledi: “Denizanaları hem balıkların yumurta ve larvaları üzerinden hem de balıkların besinini oluşturan zooplankton üzerinden beslenmeleri sebebiyle balık stokları için ciddi tehdit oluşturuyor. Ayrıca denizanaları aşırı artış gösterdikleri zamanlarda balıkçı ağlarının içine balık sürüleri ile birlikte girmekte ve balıkçı ağ göz açıklığını tıkayarak balıkçının ağını daha zor çekmesine ve iş gücü kaybına, av verimliliğinde azalmaya ve fazla enerji ve yakıt harcamaya neden oluyor. Bu da tabi balıkçılık ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Ayrıca denizanaları avını avlamak ve korunmak amaçlı vücutlarında yakıcı hücreler içerirler. Bu hücrelerin zehir etkisi bazı türlerde oldukça yüksektir. Bu türler turizm ve balıkçılık gibi faaliyetleri olumsuz etkileyerek ekonomiye zararları olmaktadır.”

Akdeniz ve Ege’deki istilacı denizanası türlerinin diğer canlılara olan tehdidine dikkat çeken Prof. Dr. Okyar, şöyle konuştu: “Denizanaları üzerinden beslenen türler de mevcut. Örneğin denizkaplumbağalarının başlıca besinini denizanaları oluşturur. Ayrıca kılıç balığı, uskumru balığı, yengeçler, deniz tavşanları gibi canlılarda denizanaları üzerinden beslenir. Denizanaları, planktonik organizmalar, kabuklular, küçük balıklar, balık yumurtaları ve larvaları üzerinden beslenmeleri sebebiyle aslında aşırı çoğaldıklarında tüm ekosistemi tehdit edebilirler. Ama tabii en başta balık stokları ciddi tehdit altındadır.”

NOBEL ÖDÜLÜ KAZANDIRDI

Peki artan denizanalarının da tıpkı balon balıklarında olduğu gibi toplanarak ekonomiye kazandırılması mümkün mü. Okyar bununla ilgili de şunları söyledi: "Denizanaları, Çin ve Japonya gibi pek çok Uzakdoğu ülkelerinde besin olarak kullanılıyor. Amerika ve İtalya gibi ülkelerde çeşitli çalışmalar yapılarak tüketimini cazip hale getirme konusunda yoğun çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca yine denizanaları tıp, kozmetik ve tarım gibi alanlarda kullanılmasına yönelik pek çok çalışmalar var.

“Aequorea Victoria adı verilen bir denizanası türünden yeşil floresan proteinlerini (GFP) izole eden bilim insanları bu çalışmaları ile Nobel ödülü almışlardır. Ayrıca denizanaları pek çok halka açık akvaryumlarda sergilenmekte ve ilgi çekmektedirler.”

ZEHİRLİ DENİZANASI İLE TEMAS HALİNDE NE YAPILMALI?

Prof. Dr. Okyar, yazın denize girecek vatandaşları uyardı, tehlikeli türler ve olası temaslardan sonra yapılması gerekenleri şöyle açıkladı: “Özellikle Ege ve Akdeniz'de bulunan Rhopilema nomadica (Göçmen denizanası) türü ciddi sağlık sorunları yaratabilir. Denizanası temasında yanma, kızarıklık, şişlik ve ağrı belirtileri görülür. Birkaç saatte bu belirtiler geçebilir. Ancak zehirli olan denizanası temasında zehirleyen türün büyüklüğü, kişinin bağışıklık sistemi ve yaşına göre ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir. Genel olarak ciddi zehirlenmelerde kas krampları, karında şişlik, his kaybı, ciddi sırt ağrısı, konuşma zorluğu görülür.

DENİZ SUYU İLE YIKANMALI

“Deriye temas eden canlı en kısa sürede deriden uzaklaştırılarak, deri temizlenmelidir. O bölge asla tatlı su ile yıkanmamalıdır. Tatlı su deri üzerinde kalan denizanası parçalarının içindeki zehri açığa çıkararak daha fazla zarar verebilir. Tatlı su yerine temas edilen bölge, alkol, sirke ya da deniz suyu ile iyice yıkanmalıdır. Ayrıca temas eden bölge, bir kredi kartı ya da benzeri bir cisimle temizlenebilir. Sonrasında lokal anestezik madde içeren kremler kullanılabilir. Fakat ağrı devam ediyor ise en yakın sağlık kuruluşuna gidilmeli ve bir an evvel uzman hekimlere muayene olunmalıdır.”

Sonraki Haber