İstismar haberlerinde çocuğun üstün yararı gözetilmeli

Medya; toplumu bilgilendiren, bilinçlendiren ve şekillendiren en önemli araçlardandır. Yayın kuruluşları, kitleleri yönlendirici etkisini bir an olsun unutmamalı ve sorumlu davranmalıdır. Bazı gazete ve televizyonlarımız ise zaman zaman insana dair temel değerleri sansasyonelliğe kurban etmektedir. Şiddet haberlerinin dili şiddet içerebilmekte, istismar haberleri istismarın kendisine dönüşebilmektedir.

Son örneğini birkaç gün önce Show TV ekranlarında izledik. Babasından şiddet gören çocuğun haberini çocukla birlikte sunan muhabir... Çocuk çıplak ve şiddetin izleri tüm Türkiye'ye gösteriliyor. Üstelik, 9 yaşındaki çocuğa "Korkuyor musun babandan" sorusu kameraların önünde soruluyor. Niyeti sorgulamıyoruz, yapılan yanlıştır. Show TV’ye has da değildir. Son dönemde bu tür haberlerin fazlalaştığı düşünüldüğünde, çocuk istismarı haberlerinin sunuş biçimi konusunda doğruyu göstermek ve duyarlılık yaratmak görevimizdir.

Çocuk istismarı, çocukların sağlıklarına zarar veren; fiziksel, duygusal, zihinsel ya da sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen tutum ve davranışlara maruz kalmalarıdır. Bahse konu haber de ne yazık ki istismarın bir biçimidir ve Kanunla korunan "çocuğun hakları, yüksek yararı ve yayın ilkeleri" çiğnenmiştir.

HUKUKİ VE MESLEKİ ESASLAR

Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun 1994 yılında aldığı kararla düzenlenen Basın Ahlak Esasları’nın birinci maddesinde çocuklara yönelik yayın ilkesi şöyle belirtilmiştir: “Küçüklerin ve gençlerin toplum içinde, kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkileyecek veya onlara yönelik cinsel tacize teşvik eden ve şiddeti özendiren yayın yapılamaz.”

1998 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından kabul edilen Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde yer alan “Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları” başlıklı bölümde çocuklara ilişkin etik kurallar düzenlenmiştir: “Çocuklarla ilgili suçlarda, cinsel saldırılarda, sanık, tanık ya da mağdur (maktul) olsun, 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayınlanmamalıdır.”

Aynı bildirgede, “Çocuğun kişiliğini ve davranışlarını etkileyebilecek durumlarda, gazeteci, bir aile büyüğünün veya çocuktan sorumlu bir başkasının izni olmaksızın çocukla röportaj yapmamalı veya görüntüsünü almaya çalışmamalıdır” ilkesi benimsenmiştir.

ÇOCUKLAR İÇİN YAYINCILIK ETİK İLKELERİ

Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında ise çocukları korumaya yönelik etik ilkeler 2007’de kamuoyuna duyurulan “Yayıncılık Etik İlkeleri” ve 6112 Sayılı Yasa ile belirlenmiştir. Bazıları şunlardır:

1. Çocuklar haber konusu olduğunda, temel haklarının korunmasına özen gösterilmeli.

2. Trajik olaylara ilişkin haberlere çocukların katılımı istenmemeli, bu haberlerde çocuklarla röportaj yapılmamalı, stüdyoya konuk olarak getirilmemeli, haberin tek tanığı çocuklarsa, ruh sağlıklarına zarar vermeyecek şekilde konuşulmalı, bu durumlarda mutlaka ebeveynlerinden izin alınmalı.

3. Çocukların yargılanmasına ilişkin haberlerde mutlaka uzmanların danışmanlığına başvurulmalı.

4. Çocuklar televizyona konuşmaya hevesli olabilir; ancak söyledikleri uzun vadede onların yaşamını olumsuz etkileyebilecek, zarar verebilecek ifadelerse, kullanılmamalı.

5. “Çocuk İzleyiciler” başlığı altında da çocukların maruz kalabileceği zararlı içerik konusuna değinilmiştir: Haber bültenlerinin, çocukların da ekran başında olduğu saatlerde yayınlandığı unutulmamalı; bu nedenle haber dilinde ve görüntülerde dikkatli ve özenli davranılmalı. Çocukların izlemesinin zararlı olabileceği durumlarda, haber başlamadan önce çocukların ekran başından uzaklaştırılması için uyarı yapılmalı. Çocukların da haberleri izlediği, haberlerden beklentileri olduğu göz önünde bulundurulmalı.

6. Çocukların da haber alma hak ve özgürlüğüne sahip oldukları unutulmamalı.

Söz konusu ilkeler yanında 2011’de kabul edilen 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun da yayıncılık alanını yasal açıdan düzenlemektedir. Yasanın üçüncü bölümü Yayın Hizmeti İlkelerini belirlemektedir. Buna göre, Yayın İlkeleri çocuklara yönelik şiddet ve ayrımcılığı yasaklarken, onların gelişimlerine zarar verecek programlara maruz kalmalarını da engellemeye yöneliktir.

YENİ TRAVMALAR YARATMAYIN

İstismar olaylarında medya, sorumluluk alan ve çözümleri tartıştıran bir tarzı benimserse toplumsal fayda artacaktır. Reyting uğruna; çocuğu yeniden hırpalayan ve ruhunu yaralayan sunuşlardan kesinlikle kaçınılmalı, çocuğun üstün yararı gözetilmelidir. Mahkemelerde bile (cinsel istismar vakalarında) çocukla görüşmeler uzman eşliğinde ve özel odalarda yapılırken herkesin daha dikkatli davranması gerektiği açıktır. Yaşadığı travmayı dahi anlamlandıramayan çocukların uzman olmayan kişilerce dinlenmesi ve çocuğun üzerinde baskı kurulması onu iyileştirmeyecek aksine yeni bir travma yaratacaktır. Şiddet ve istismar haberlerinde "korkunç, vahşet, iğrenç" gibi aşırı duygular dile getirilmemelidir. Şiddete haz duyulmasının önüne geçilmelidir. Yayınların içeriğinde verilen bilgi ve görseller için ailenin onayı alınmalı, mümkün olduğunca da ailenin görseli kullanılmamalıdır. İstismara uğrayan mağdur çocukların görselleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu dramatik görsellerle çocuğun travmasını tetikleyebilir, bir başka çocuğun travmasını canlandırabilir, bir başka faile de çağrı yapmış olabilirsiniz. Korkan, utanan, ağlayan çocuk fotoğrafları kullanılmamalıdır. İstismar mağduru çocukla röportaj yapmanın onu damgalamaktan öteye geçmeyeceği unutulmamalıdır.

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARI KAZANMAK

Aynı hassasiyetin suça sürüklenen çocuklar için de gösterilmesi oldukça önemlidir. Suça sürüklenen çocukların gerekli önlemler alınarak yeniden topluma kazandırılması için haberlerde kesinlikle görüntülerine, kimlik bilgilerine, konuşmasına yer verilmemelidir. Kısacası medya çocukları ötekileştirmemelidir, damgalamamalıdır. Çocuğun medyada teşhir edilmesi ve dışlanmaya neden olması çocuğun çocuk olma hakkını elinden almaktır. Bu yazdıklarımız şu anlama gelmesin: Çocuklar kesinlikle medyadan uzak dursun. Tam tersine doğru bir medya yönetimi ve kullanımı ile çocukların kendilerini ifade etme, düşüncelerini açıklama ve bilgi edinme hakları da en iyi şekilde medya aracılığıyla sağlansın.

Unutmayalım; çocukların yarını bugündür.

Kaynakça:

- Akdeniz İletişim Dergisi, Ruhdan Uzun, Çocukların Medyadan ve Medyada Korunması: Çocuklara Yönelik Etik Davranış Kurallarının İncelenmesi,

- Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, Aynur Arslan-Özlem Duğan, Suça Sürüklenen Çocukların Medyada Temsili: Bir Alan Araştırması, Mart 2016

Sonraki Haber