İstismar mağduru çocuklardaki travmanın etkisi ÇİM ile azaltılıyor
Adalet, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) işbirliğinde faaliyet gösteren Çocuk Koruma ve İzlem Merkezi (ÇİM) ile istismara uğradığı düşünülen çocukların ihtiyaç duyduğu her tür adli, tıbbi ve sosyal işlemler tek merkezde gerçekleştiriliyor.
KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Seçkin Güven Kırcı, Türkiye'de 53 ÇİM bulunduğunu söyledi.
Yaklaşık 10 kişilik ekiple hizmet verdiklerini belirten Kırcı, "Çocuk istismarında öncelikli hedefimiz çocuğun travmasını en aza indirgeyebilmek. Özellikle çocuğun yüksek yararını gözetiyoruz ve çocuğu bu olayla ilgili en az etkilenir durumda tutmaya gayret gösteriyoruz." dedi.
Kırcı, ÇİM'e getirilen mağdur çocukların tek seferde ifade verdiklerini aktararak, "Mutlaka bir adli görüşmeci ve aile görüşmecisi çocuğu karşılıyor. Çocuk aynalı bir odada adli görüşmeciye ifadesini tek seferde veriyor. İfade sırasında aynalı odanın diğer tarafında savcı, avukat, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne bağlı sosyal incelemeci, hepsi birlikte çocuğu dinliyor. Çocuğun ifadesi hem görsel hem de sesli olarak kayıt altına alınıyor." diye konuştu.
Uygulamanın, çocuğun evvelki uygulamalarda oluşan ekstra travmalarını tekrar yaşamasının önüne geçtiğini vurgulayan Kırcı şöyle devam etti:
"Önceden çocuk hem polis merkezinde ifade veriyordu, savcıya ayrı ifade veriyordu, muayene için hastaneye geliyor, doktora tekrar olayı anlatıyordu, tekrar mahkemeye çıktığında bir kere daha anlatıyordu. Her seferinde çocuk yaşadığı bu ağır travmayı tekrar tekrar yaşamak zorunda kalıyordu. Bunun ÇİM ile önüne geçmiş olduk. Çocuk burada bir kere bu ifadeyi verdikten sonra tekrar travmatize olmuyor."
'AFİŞE OLMAMALARI, YAFTALANMAMALARI GEREKİYOR'
Ardından çocuğun rehabilite sürecine geçtiklerini anlatan Kırcı, "Çocuğun psikiyatrik desteğe ihtiyacı varsa onu sağlıyoruz, çocuğun cinsel yoldan bulaşan hastalıklar açısından tedavilerine başlanıyor, istenmeyen gebelik olmasın diye kontrasepsiyon uygulamalarını yapıyoruz. Sosyal inceleme uzmanı değerlendirmesi sonucu çocuğun gideceği yeri tespit ediyoruz. Eğer olay aile içi istismar vakası ise çocuk yurda alınıyor. Çocuk en az travmatize olacak şekilde atlatmış oluyor." ifadelerini kullandı.
Kırcı, gizliliğe çok dikkat ettiklerinin altını çizerek, "Bu çocukların asla yaftalanmamaları gerekiyor. Ne yazık ki istismar mağduru çocuklar bir sonraki istismar açısından çok daha risk altında olan gruplar. Onun için kesinlikle afişe olmamaları, yaftalanmamaları gerekiyor. O yüzden biz merkezimizde kesinlikle tabela kullanmıyoruz, o merkezin ne iş yaptığını dışarıdan bakanın anlamaması için hiçbir tabela asmıyoruz." şeklinde konuştu.
MAĞDUR ÇOCUKLARIN VERİLERİ HASTANE KAYIT SİSTEMİNDE YER ALMIYOR
İstismar mağduru çocuğun hiçbir kişisel verisinin hastane kayıt sisteminde yer almadığına dikkat çeken Kırcı, "Onlara numaralar veriyoruz, çocuklar numaralar üzerinden hastane kayıt sistemine giriliyor ve kesinlikle çocukların daha sonraki yaşamlarında, istismar olayının başlarından geçtiğini afişe edecek bir harekette, işlemde bulunmuyoruz ve bu gizliliği sonuna kadar sağlamaya çalışıyoruz." bilgisini paylaştı.
Kırcı, Adli Tıp Ana Bilim Dalı olarak kendilerine yılda ortalama 200 civarı çocuk istismarı vakası geldiğini belirterek, 2020 yılında koronavirüs salgını kısıtlamalarıyla müracaat sayısının yüzde 40 azalış gösterdiğini söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Kırcı, "Aslında bunu çocuk istismarında vaka sayısında bir azalma olarak değerlendiremiyoruz. Bunun, yasaklara bağlı olarak çocukların durumu anlatabilecekleri mercilerle ilişkilerinin kesilmesi nedeniyle azaldığını düşünüyor, vakaca azaldığını düşünmüyoruz." dedi.