İsveç demokrasisinin kara günü!

Neo Nazi hareketinden doğan göçmen ve İslam karşıtlığıyla oy patlaması yaşayan İsveç Demokratları ( SD) seçimlerde ikinci büyük parti oldu

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Sosyaldemokratlar’ın oy artırmasına rağmen hükümeti dışarıdan destekleyen partilerden ikisinin sandalye kaybetmesi nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Hükümet kurma görevi görevi 176 sandalye ile kıl payı seçimleri kazanan göçmen ve İslam karşıtı koalisyona kaldı

11 Eylül seçimlerinin kesin sonuçları henüz açıklanmadı ama görünen köy kılavuz istemez. 2022 yılı seçimlerinin galibi göçmen ve İslam karşıtı İsveç Demokratları (SD) oldu. Her beş seçmenden birinin oyunu alan parti, parlamento seçimlerinden ikinci büyük parti olarak çıktı. Üstelik SD, en çok karşı olduğu ve kapıları kapatmak istediği kendisi veya babası veya annesi Avrupa sınırları dışında doğmuş olan göçmen kökenlilerden de %12 oy almayı da başardı. 

Seçimlerden en yüksek oyu alan parti Sosyaldemokratlar (S) oldu. Ancak kendisini desteleyen partilerle birlikte yeni bir hükümeti kurmak için yeterli oy sayısına ulaşamayan Magdalena Andersson 14 Ekim akşamı yenilgiyi kabul etti, görevden azlini istedi. Ancak NATO başvurusu sürecinde işbirliği yaptığı Ilımlı Muhafazakarlara (M) giderayak “eğer birlikte çalışmak isterseniz kapım size açık” demeyi de ihmal etmedi. 

Geçtiğimiz dönem Sosyaldemokratların tek başına kurduğu hükümeti dışardan destekleyen ve kendisini kırsal kesimin temsilcisi olarak gören Merkez Partisi (C)ise seçimlerde en fazla oy kaybeden parti oldu. Seçimlerin ardından hızlanan parti içi tartışmalarda muhalif kanat, partinin lideri Annie Lööf’ü hedef almakta ve istifasını istemekte. Seçimlerden kısa bir süre önce tüm partilerin ve liderlerinin katılımıyla Gotland adasında yapılan Almedal seçim panayırında esas olarak A. Lööf’ün hedef alındığı bir saldırı sonrasında İsveç Belediye ve Bölgeleri Psikiyatrik Eşgüdüm Sorumlusu Ing-Marie Wieselgren öldürülmüştü. Cinayet sonrasında A. Lööf zor günler geçirmiş ancak seçim çalışmalarını sürdürmüştü. Basın, seçim yenilgisinin ardından seslerini yükselten parti içi muhaliflere ısrarla mikrofon uzatırken Annie Lööf sessiz, ancak parti kadrolarına özeleştiri yapılmasını istediğine dair bir elektronik posta gönderdiği belirtilmekteydi. Yaratılan “istifa” baskısına dayanamayan Lööf sonunda parti başkanlığından istifa ettiğini bildirdi.

Seçimlerin bir diğer kaybedeni ise Sol Parti (V). Andersson hükümetini dışarıdan destekleyen partinin bazı milletvekilleri, seçim öncesi Türkiye’ye karşı tepki göstermek için PKK tişörtleriyle poz vermişti. Bu davranışları yüzünden Başbakan Magdalena Andersson tarafından NATO sürecini sabote etmekle suçlanarak açıkça eleştirilen partinin meclisteki sandalye sayısı da azaldı.

Ana muhalefet partisi olan Ilımlı Muhafazakârlar (M) da oy ve sandalye kaybedenlerden. Seçim sürecinde Liberaller (L), Hristiyan Demokratlar (KD) ve İsveç Demokratlarını (SD) sağ blok adı altında kanatları altında toplayan M, seçim sonrasında sadece ana muhalefet partisi unvanını değil, meclis başkanlığını da SD’ye vermek zorunda kalabilir. Ilımlı Muhafazakârlar(M) sandalye kaybına ve üçüncü parti olmalarına rağmen hükümeti kurmaya hazırlanıyorlar. Seçim Kurulu tarafından resmen açıklanmasa da M çatısı altında toplanan “mavi-kahverengi” grup 349 sandalyeli İsveç parlamentosunda 176 milletvekiline sahip oldu. Ancak SD ile işbirliği sağ partilerin başını ağrıtacak gibi. 

Başbakan Andersson’u ve Sosyaldemokratları destekleyen Sol Parti (V), Merkez Partisi (C) ve Çevre Partisi (MP)’ den oluşan “kızıl-yeşil” ittifakının sandalye sayısı ise 173.

Yazılı basın ve televizyon seçimlerde sadece meclisteki partilere yer verirken seçim günü yaptığı atakla adından en çok bahsettiren parti, Nyans Partisi (Nüans ) oldu. Parti Başkanı Mikail Yüksel “Kürt lobisinin” baskısıyla tam 2018 seçimleri öncesinde Merkez Partisi (C)’inden atılmıştı. Nüans, İsveç toplumunda yaygınlaşan İslam karşıtlığına karşı, Sosyal Hizmetler kanununa dayanarak çocukların ailelerinden alınmasına karşı ve Filistin sorununu ön plana çıkaran bir propaganda yürüterek özellikle göçmen yoğun bölgelerden oy aldı. Ancak Nüans ne belediye ne de parlamentoda yer alabilecek oya ulaşamadı. Buna karşılık Merkez Partisi (C)’nden Türk kökenli bir aday, Muharrem Demirok, meclise girmeyi başardı. 

Seçim sürecinde NATO konusunda Türkiye üzerinden konuşulurken, meclisteki partiler arasında Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya karşıtlığı ön plandaydı. Esas olarak tüm seçim sürecinde dış politika gibi önemli konular gündem dışıydı.

SD DIŞLANIRKEN İKTİDARA TAŞINDI!

Seçim süreci boyunca gündemi belirleyen ve gündemi belirlemesine izin verilen SD, 2018 seçimlerinden üçüncü parti olarak çıkmıştı. 4 yıl boyunca mecliste her konuda konuşan önerge veren SD ile hiçbir parti açıkça işbirliği yapmamıştı. Buna rağmen “hoşnutsuzlukları” her fırsatta değerlendirerek göçmen ve İslam karşıtı görüşlerini “ifade özgürlüğü” çerçevesinde rahatça yayan SD’nin görüşleri diğer partilerce de savunulur hale gelmişti. Son seçim yılında da Kuran yakılmasına karşı tepkilerin polise saldırı haline dönüşmesi, İsveç’in ölümle sonuçlanan çete hesaplaşmaları istatistiklerinde Avrupa’da birinci ülke olması, entegrasyon başarısızlığı gibi konular derken SD İsveç gündemini belirleyen parti haline gelmişti. Sonunda geleneksel sağ partiler M, KD, L, yani “maviler”, SD’yi de aralarına alarak “mavi-kahverengi” blok oluşturdular.

Toplam oylarını %3 artırarak ikinci parti olan SD daha seçim gecesi ilk skandala imza attı. Partinin bölge seçimlerinde aday gösterdiği ve SD’nin radyo kanalında program yapan Rebecka Fallenkvist, seçim sonuçlarını izleme eğlencesinde kendisine uzatılan mikrofona Nazilerin ünlü “sieg heil” sloganının İsveççesini söyledi sonra hatasını anlayarak toparlamaya çalıştı. Daha sonra gerek kendisi gerekse partisi sosyal medyadan “biraz sarhoş” olduğu gerekçesiyle dilinin dolaştığı ve yanlış ifade kullandığı belirtildi.

SD’NİN İKTİDAR ORTAĞI OLMA İHTİMALİ ENDİŞE YARATIYOR 

Antisemitizme Karşı İsveç Komitesi Başkanı Willy Silberstein İsveç televizyonuna verdiği demeçte SD’nin seçim başarısından sonra duydukları endişeyi belirtti. Silberstein, SD kurucuları arasında Nazilerin olduğunu ve şimdiki yöneticilerden önce SD’nin Nazi partisi olduğunu belirtti. Silberstein’ın demeci üzerine SD’nin meclis başkanlığı için en güçlü adayı Björn Söder, “Willy Silberstein inanılmaz bir şekilde televizyonda, karşında bizim temsilcimiz olmadan, yalanlarını sıraladı, göreceksiniz, halka hizmet veren yayın kuruluşu (televizyon ve radyo) temelden değişecektir” diyerek “temizlik” yapılacak ilk adresi gösterdi. 

Sol Parti (V) sözcüsü Milletvekili Ali Esbati de SD’nin seçim başarısının ardından “ailesi için endişe duyduğunu” duyurdu.

Daha önce SD ile mahkemelik olan ve tazminat ödemeye zorunda kalan şarkıcı Jason “Timbuktu” Diakite de seçimlerden sonra sosyal medya hesabından “İsveç’teki tüm kara derili ve esmer kişiler, şimdi daha dikkatli olun. Bu seçim sonuçları hiç şüphesiz 100 yıldır bu topraklarda olan aşırı güçlerden daha fazlasını harekete geçirecektir. Şiddet kesinlikle olacak. Dikkatli olun ama korkmayın. Şimdi rüzgâr onların yelkenlerini doldurursa da fark etmez. Zaman, iyilik ve demografi bizim tarafımızda” diye bir mesaj paylaştı. 

GÜNEŞ MOTEL MODELİ SON ÇARE Mİ?

Devlet bütçesinin %10’una denk gelen 130 milyar kronun her yıl mültecilere harcandığını ileri süren SD, göçmenlere kapıların kapatılmasını, suç işleyen göçmenlerin aileleriyle birlikte sınır dışı edilmesini, cezaların ağırlaştırılmasını, polis sayısının artırılmasını istiyor. SD bu söylemiyle hayatında çok az göçmenle karşılaşmış ve sorun yaşamamış İsveçlilerin “güvenlik” duygularına hitap ederek özellikle kırsal kesimlerde büyük oy artışı sağladı. Şimdi M hükümet kurma çalışmalarına başlayacak ama bu kolay bir süreç olmayacak. SD ile aynı hükümette olmak istemeyen ama SD’nin kurulacak hükümeti dışarıdan desteklemesini isteyenler var. Halbuki SD ikinci büyük parti olarak bakanlıklar peşinde! Farklı hükümet modelleri üzerinde konuşuluyor. Önümüzdeki günlerde “Güneş Moteli” modeliyle SD dışındaki sağ partilerin içerisinde yer alan ama SD çizgisini ve SD ile işbirliğini içine sindiremeyen milletvekilleri ortaya çıkar mı ve bu milletvekilleri ikna edilebilir mi bekleyip göreceğiz. Siyasi ortamın yaratığı toz duman bir yana İsveç’te alışılmamış oranda artan temel gıda fiyatları, elektrik fiyatları halkın belini büküyor. Bugün açıklanan %9’luk enflasyon, İsveç’te son 30 yılın en yüksek oranı. Zaten geçim güçlüğü çeken emeklilik maaşı düşük yaşlıları, çocuklu kadınları ve aileleri, artan ev kiralarını ödeyemeyen, ev ve yurt bulmakta zorlanan öğrencileri zor günler bekliyor.

Sonraki Haber