İşyerinde psikolojik taciz intihara sürüklüyor

İstanbul’da faaliyet gösteren 10 özel şirkette yapılan araştırmaya göre kadınlar çoğunlukla yöneticilerinden, erkeklerse iş arkadaşlarından psikolojik baskı görüyor. Dünya genelinde şiddetli baskıya maruz kalanların yüzde 15’i intihara teşebbüs ediyor

Aşağılama, alay etme, damgalama ve dışlama gibi eylemlerle açığa çıkan psikolojik taciz (bezdiri-mobbing) iş performansını düşürüyor. Dünyada psikolojik tacize uğrayanların yüzde 13 ila 15’i intihara teşebbüs ediyor. İstanbul’da 10 özel şirkette bine yakın çalışanla yapılan bir araştırmaya göre, her 4 kadından 1’i, her 4 erkekten de 3’ü işyerinde baskıya maruz kalıyor. Kadınlar genelde yöneticilerinden, erkekler ise çalışma arkadaşlarından baskı görüyor. İstanbul Ayvansaray Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Avunduk, psikolojik tacizin iş performansına etkisini ölçmek için İstanbul’da 10 özel şirkette bine yakın çalışanla psikolojik taciz araştırması yaptı.

İŞTE İLK YILLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR

Araştırmanın detaylarını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Avunduk, “Psikolojik taciz bir grup insanın bir kişi ya da diğer bir grup üzerinde caydırma, rahatsızlık verme, psikolojik baskı kurma ve taciz uygulamasıdır. Her 4 kadından 1’i çalışmaya başladığı 1 ile 3 yıl içinde psikolojik tacize maruz kalıyor. Yani özel sektörde çalışan kadınların yüzde 25’i çalışmaya başladıkları ilk 3 yıl içinde psikolojik tacize uğruyor” dedi.

EĞİTİMLE FARK ETME ORANI YÜKSELİYOR

Avunduk, “Erkekler ise genellikle iş arkadaşları tarafından psikolojik tacize uğruyor. Her 4 erkekten 3’ü psikolojik taciz görmüş. Kadın ve erkekte bilinçlenme artıkça psikolojik tacize uğradığını fark etme oranı artıyor, dünya genelinde de aynı şey söz konusu” diye konuştu. Psikolojik tacizin iş performansını doğrudan etkilediğini belirten Avunduk, şunları kaydetti: “Psikolojik tacizin farklı türleri var, ben araştırmamda fiziksel tacize rastlamadım. Bunun herhangi bir hukuki yaptırımı veya cezası yok. Somut olarak tespit etmek de çok zor. Psikolojik tacize maruz kalan kişilerin iş performansı düşüyor. Aileler çocuklarını yetiştirirken öz farkındalık ve kişiler arası ilişki gelişimine önem vermeliler. Çocuklarını ayaklarının üstünde dursun, yere sağlam bassın diye yetiştirirken, ‘kendi ayaklarının üstünde dur’ kavramının ‘karşısındakinin hakkını yiyebilirsin’ anlamına gelmediğinin öğretilmesi gerekiyor. Çünkü birine psikolojik taciz uyguladığınız zaman onun hakkını yemiş oluyorsunuz. Onu istemiyorsunuz, psikolojik baskı uyguluyorsunuz. Bundan beslenen kişiler de var

EN SIK ‘ALAY ETME’ OLUYOR

Psikolojik tacizin, mağdur üzerinde psikolojik ve duygusal hasar yarattığını ve ileri düzeyde intihara kadar götürebildiğini söyleyen Avunduk, şu bilgileri verdi: “Araştırmaya katılanlar arasında uygulanan psikolojik taciz türleri ağırlıklı olarak baskı kurmak, çalışma arkadaşları tarafından alay edilmek ve psikolojik baskıya maruz kalmak olarak görüldü. En çok psikolojik tacizi yöneticiler cinsiyet ayırımı ve etnik kökene dayalı olarak yapıyor. Dünyada şiddetli psikolojik ve fiziksel taciz şeklinde baskıya uğrayan kişilerin yüzde 13 ile 15’i intihara teşebbüs ediyor. Kişilerin genellikle işini bırakamayacağı işyerlerinde psikolojik baskı daha fazla görülüyor ve işten ayrılmak şartlar sebebiyle zor bir tercih oluyor. Bu sebeple gördüğü psikolojik baskıyı uzun süre göğüsleyip çalışmaya devam edenler de var.”

ÖNLEYİCİ DÜZENLEMELER

Kanunlarla, mağduriyetin olabildiğince önlenmesinin sağlanması gerektiğini belirten Avunduk, “Psikolojik tacizi tespit etmek ve düzeltmek için bir sistem oluşturulmalıdır. İşveren bu gibi durumlarda, özel bir soruşturma yürütmeli ve mağduriyet belirtilerini tespit etmeli ve karşı önlemler almalıdır. Ayrıca, mağdurlar için yardım ve destek prosedürleri geliştirilmeli” diye konuştu.

AİLELERE TAVSİYELER

Daha yüksek duygusal zeka, çalışma ortamındaki gelişmeleri olumlu etkilediğinden ve işyerinde çatışma ve çatışmaya verilen tepkiler arasında önemli bir moderatör olduğundan genç yaşlardan itibaren duygusal zeka gelişimi üzerine ailelerin odaklanması gerektiğini aktaran Avunduk, “Aileler, çocukları yetiştirirken ‘hakkınızı savunun ama kimsenin hakkını yemeyin’ düsturunu öğretmeli. Hayatta başarı bir başkasının üstüne basarak gerçekleştirilmemeli” dedi.

Makaleye dönüştürülen araştırma, yabancı bir dergide yayınlanma aşamasında.

Sonraki Haber