İtirafçıdan al haberi

Kumpas davaların kritik isimleri sırayla itirafçı oluyor. FETÖ’nün yargıda nasıl örgütlendiği,kumpas davaların nasıl yürütüldüğü birer birer gün yüzüne çıkıyor

Silahlı terör örgütü kurdular ve yönettiler. Türkiye’yi sarsan iddianameler düzenlediler. Yargıtay ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi oldular. Suç uydurdular. Yalancı tanıklar imal ettiler. Ergenekon, Balyoz, Odatv, Şike, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Askeri Casusluk ve benzeri davalarda ağır mahkûmiyet kararlarını onadılar. Şimdi ise bazıları hapiste, bazıları ülkeden kaçtı, bazıları da itirafçı oldu. Ankara’da görülmekte olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Çatı Davası’na müdahil olarak katılan Ergenekon sanığı Avukat Hüseyin Buzoğlu, FETÖ üyeliğinden tutuklu bazı yargıçların ifadelerini mahkemeye sundu. Son itirafçı ise, Şemdinli Savcısı olarak tanınan, Ferhat Sarıkaya oldu.

Ferhat Sarıkaya, Şemdinli’de 2005 yılında Umut Kitabevi’ne yönelik düzenlenen bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırladı. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında ‘adil yargılamayı etkilemeye’ çalıştığını öne sürerek, ‘örgüt kurmak’, ‘sahte belge düzenlemek’, ‘görevi kötüye kullanmak’ suçlarından da soruşturma yürütülmesini istedi.

Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın hakkında önce tarihi eser kaçakçılığı, onu tutturamayınca çete kurmaktan iddianame hazırladı. Aşkın cezaevinde kalp krizi geçirdi. Üniversitenin Genel Sekreteri Enver Arpalı cezaevinde intihar etti.

Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, 20 Nisan 2006 günü, hakkında açılan disiplin soruşturması nedeniyle HSYK tarafından 1’e karşı 6 oyla meslekten ihraç edildi. Tek karşı oyu Müsteşar Fahri Kasırga verdi. 2010’daki Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile yapısı değişen HSYK’ya yaptığı başvuru kabul edilerek meslekten ihraç kararı kaldırıldı ve Ankara Cumhuriyet Savcılığına atandı. Daha sonra ortalıktan kayboldu. 24 Temmuz 2016 günü Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun’a şu itiraflarda bulundu:

BAŞSAVCI BENİ ÖPTÜ!

“2004 yılında Haziran ayı kararnamesi ile Van’a Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirildim. Bu kararnameye beni HSYK veya Adalet Bakanlığı’ndaki Fetullahçı yapılanmanın sokup sokmadığını bilmiyorum. Başsavcı vekili Muharrem Morgül göreve başladıktan bir süre sonra beni odasına çağırdı. Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü hakkında bir ihbar bulunduğunu, bunun soruşturulacağını, tıbbi cihaz alımı ihalesinde yolsuzluk yapıldığını, bu konuyu araştırmamı istedi. Van’da en kıdemsiz savcı ben olmama rağmen soruşturmayı bana verdi. Ben soruşturma ile ilgili adli işlemleri yürüttüm. Üniversite rektörü ve üniversite genel sekreteri Enver Arpalı bu soruşturmada tutuklandı. İhale evrakına el konulmuştu. Yeteri kadar delil toplandıktan sonra iddianame hazırlamaya başladım. Enver Arpalı intihar etti. Ben de iddianamemi düzenledim. Başsavcı vekili Muharrem Morgül Fetullah Gülen grubuna mensuptur. Çocukları onların okullarına giderdi. Rektörün tutuklanması üzerine Başsavcı Kemal Kaçan dahil beni tebrik ettiler. Başsavcı hatta beni öptü.”

BÜYÜKANIT’A YOĞUNLAŞ’

“Şemdinli’de 9 Kasım 2005 günü olaylar patlak verdi. Soruşturma Şemdinli’den bize geldi. Başsavcı vekili İbrahim Özer fezleke ile gelen bu soruşturmayı da bana verdi.

Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya o zamanlar Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı idi. Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Yaşar Büyükanıt’ın önümüzdeki YAŞ kararı ile Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Yaşar Büyükanıt’ın askeri bir darbe yapacağını, bunun engellenmesinin çok önemli olduğunu ifade etti. Yaşar Büyükanıt darbe yapacak olursa ülkenin düşeceği durumu düşünmeye başladım.”

“Şemdinli olayının genel çerçevesi askeri bir vesayetin kurulmasını önlemek, seçilmiş demokratik yoldan iş başına gelen hükümetin korunmasını sağlamaktı. Bunu benden özellikle isteyen mahkeme başkanı İlhan Kaya idi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İlhan Kaya bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Ve kendi mahkemesine düşmesini de sağladı.”

GÜLEN: BÖYLE BİR KAHRAMAN ÇIKMIŞ

“İddianame basına düştükten sonra hızla Adalet müfettişleri görevlendirilip hakkımda araştırma ve soruşturma başlatıldı. Başmüfettiş İbrahim Kır ve Müfettiş Cevat Gül’ün de Fetullah Gülen cemaatinden olduğunu ben sonradan öğrendim. Bana bir şey olmayacağını söylediler. Soruşturma evrakı Nisan ayında kurula sunuldu. Müsteşar Fahri Kasırga dışındaki diğer üyeler ihraç talep ediyordu. Kararın ‘ihraç’ olduğunu öğrenince kendimden geçtim. İlhan Kaya bana her türlü yardımın yapılacağını, bütün ihtiyaçlarımın giderileceğini, çocukların okul masrafının karşılanacağını, üniversite bitene kadar yardım edeceklerini söyledi. Ben İlhan Kaya’ya kim olduklarını, ne tür bir olayın içerisinde yer aldıklarını sordum. O da bana ‘Hocaefendi, böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir’ dediğini söyledi.

HSYK YENİDEN OLUŞUYOR

“Ergenekon davaları başlamıştı ve Türkiye’de benim bulunmamın sıkıntı olacağını söylemeye başladı. Yurtdışına gitmem için üzerimde baskı oluşturmaya başladı. Hakkımda tazminat davaları açıldığını, icralar başladığını, yakalama kararları nedeniyle yurtdışına çıkmamın uygun olacağını söyledi. Emekli generaller bana tazminat davaları da açmıştı. Aleyhime tazminata hükmedildi. Mehmet Saltan bu paraları da ödedi. Nihayetinde beni yurtdışına gitmeyi de ikna etti. Ergenekon operasyonları başladığı için bana her an bir suikast olabileceğini söyledi. Bende ikinci kez yurtdışına gitmeye karar verdim. Bosna’ya 2008 yılının ocak ayında gittim. Yaklaşık bir buçuk yıl kadar Bosna’da kaldım... Mehmet Saltan bana mesleğe döneceğimi, HSYK yapısının ve yasasının değişeceğini, ortam yatıştığında mesleğe kabul edileceğimi anlatıyordu.”

Sarıkaya, HSYK tekrar oluşturulunca Ankara Cumhuriyet Savcılığına atanmıştı.

HSYK BAŞKANVEKİLİ HAMSİCİ

FETÖ üyeliğinden tutuklu yargıç, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici 3 Kasım 2016 günü Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede şunları söylüyor:

“Üzerime atılı suçlamayı ve haklarımı anladım. Ben Fetullah Gülen cemaatinin 15 Temmuz 2016 tarihindeki olayını gerçekleştirdiğini anlayınca bu yapılanmanın ortaya çıkması için size bildiklerimi anlatmak istedim. Bu nedenle anlattıklarımın nazara alınarak hakkımda etkin pişmanlık hükümlerini istiyorum.”

MÜSTEŞAR ‘ANLAŞIN’ DİYOR!

“20’da HSYK belirlendikten sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman bey bana ‘yeni kanun hazırlığı var, en az 50 Danıştay üyesi ile en az 150 Yargıtay üyesinin seçiminin yapılacağını ve hazırlık yapmamızı istedi. İki ay boyunca yaptığımız toplantılardan sonuç alamayınca ben, İbrahim Okur ve Birol Erdem Müsteşar Ahmet Kahraman beyin yanına gittik. Ona cemaatin en az 140 kişinin Yargıtay üyesi istediklerini, Danıştay’a ise 37 bin sicillilerin üye yapılmasını istediklerini belirtip, cemaat mensubu olmayan kurul üyeleri ile Ömer Köroğlu’nu yanımıza alarak bizim istediğimiz hakim ve savcıları seçebileceğimizi ve bu şekilde objektif bir seçim yapabileceğimizi belirttik. Hatta onlara da makul bir sayı vereceğimizi belirttik. Ahmet Kahraman bize anlaşın dedi, biz ona Fetulllah Gülen cemaatinin Yargıtay’da 80 kişiye bile razı olmadığını belirttik, onların en az 140 kişi istediğini ifade ettik. Ahmet Kahraman bu konuşmalarımıza rağmen ‘ortaklığı baştan bozamayız, önümüzde dört yıl var, anlaşın’ dedi. Bu görüşmelerden sonra biz Fetullah Gülen cemaati mensubu kurul üyeleri ile tekrar bir araya geldik. Yaptığımız konuşmalar sonucu onlar 108 üyeye razı oldular.”

Sonraki Haber