İzleyenin anlarıyla zamanda gezdiren kutular

Piramid Sanat'ta Oganaki'nin minyatür diorama işlerinden oluşan Fısıldayan Kutular sergisi, canlandırdığı mekanlarla izleyicilerini zaman yolculuğuna çıkarıyor. Ama bu yolculukta gözlemci olarak değil vardıktan sonra kendi kuracağınız anlara gidiyorsunuz

O yıllarda yaşamadım ama gerek izlediklerimden gerek okuduklarımdan gerekse anlatılanlardan, ikonlardan canlanır hep 1970'ler 1980'ler. Çoğumuzun içinde olmak istediği yıllar, büyük altüst oluşları, yenilikleri, heyecanları barındırıyor. Peki bir kutunun içinden o yıllara gitmek mümkün desem? Yani Oganaki'nin minyatür diorama işleri.

Piramid Sanat, Ocak ayının sonuna kadar Fısıldayan Kutular sergisiyle izleyicilerini mekanlarla zamanda yolculuğa çıkarıyor, tabii vardığınızda kendi kuracağınız anlara. Küratörlüğü Bedri Baykam'ın üstlendiği sergiyi gezerken kendizi Cumhuriyet Berber'inin koltuğunda akşam gideceğiniz Tarık Akan filmiyle ilgili dergilerde yazılanlara bakarken, İlhaniye Bakkaliye'sinin içinde çeşidin az veresiyenin çok olduğu alışverişte, birazdan Vietnam Savaşı'na karşı çıkanların yürüyeceği New York sokaklarında ya da Doğu Ekspresi'nde elinizde şarabınızla manzaranın tadını çıkarırken bir yandan da birkaç gün önce okuduğunuz Agatha Christie romanını düşünürken bulabilirsiniz.

İşlerin yaratıcısı Oganaki ve serginin küratörü Bedri Baykam ile Fısıldayan Kutuları konuştuk.

ÜLKEMİZDE DE YAVAŞ YAVAŞ GELİŞİYOR

  • Sergiyi hem canlı hem de sanaldan görmek mümkün. Peki sanatseverler canlı görmeyi neden tercih etmeli?

Oganaki: Gelip görmekle, sanaldan gezmek tabii çok ayrı. Bu işleri yapmamızın sebebi insanların görüp içinde hissetmelerini sağlamak. Geçmişteki bakkal dükkanına girip kendi çocukluklarındaki sesleri duyabilmeleri için canlı görmeleri daha önemli.

  • Bedri Baykam işlerinizi gerçeküstü olarak da değerlendiriyor. Peki sizin değerlendirmeniz nedir, alımlayana neyi vermek istediniz?

Oganaki: Genelde 1970-1980'leri yani kendi çocukluğumu esas aldım. Seyredenlerin de yaşamlarının o dönemlerine gitmelerini istiyorum. Benim eserlerimdeki amaç insanları geçmişe götürmek. Ayrıca minyatür işler de oldukça seviliyor. Tabii yerleştirme olarak görmek izleyici de şaşırtıyor. Ben ilk gördüğümde çok şaşırmış ve beğenmiştim izleyicilerden de bu yorumları almak mutluluk verici. Amacıma ulaştım diyebilerim.

Dünyada örnekleri çok ama bunu kendi ülkemizde yapmak güzel oldu. Ülkemizde de yavaş yavaş diorama sanatı gelişiyor.

DİORAMADA BİRÇOK SANAT BİR ARADA

  • Dioramaya nasıl başladınız, sizi yönelten etkenler neler oldu?

Oganaki: Sanat yaşamıma resim yaparak başladım. Yarışmalara katılıp, başarılar kazandım. Yaşamım boyunca resim, heykel, tasarım işleri yaptım. Ama son altı yıldır dioramaya yöneldim. Çünkü dioramada resim, heykel, seramik, marangozluk, eskitme herşey var. Üç boyutlu çalışmalar olduğu için de çok keyif alarak yaptım işlerimi.

Tabii yönelirken geçmişte ve özellikle Avrupa'da yapılan işleri sıkı inceledim.

'PANDEMİYİ LEHİME ÇEVİRDİM'

  • Resim, heykelden dioramaya geçerken bir deneysel süreç oldu mu yoksa keşfettiğiniz gibi başladınız mı?

Oganaki: Keşfettiğimde direk içine girdim. İlk çalışmamda gitarın içine bir ev yaptım ve çok beğenildi. İşleri yaparken de çok keyif aldığım için keşfettiğim zamandan beri sadece bu sanatla ilgilendim. Burada da tüm diorama sürecimden bir seçki var. Tabii pandemiye lehime çevirip 5 eser üretme fırsatım da oldu.

DETAYLAR GERÇEĞİN ÖTESİNE ÇEKİYOR

  • Oganaki'nin çeşitli dönemlerden mekanları, anları var ettiği minyatür diorama işlerine siz gerçeküstü yorumu getiyorsunuz. Neden?

Bedri Baykam: Gerçeküstücülüğün kökeninde rüyalar, biliçaltı, hayal gücü var. Mesela ben 1960'lı yıllardan olan berber dükkanına baktığımda kendimi o sahneye koyabiliyorum ve zaman içinde seyahat ediyorum. Masal dünyasına çekiliyorum. 50 yıl öncenin yaşamına gidiyorum. Tabii sergi salonunda o dönemin müzikleri de çalıyor o da bir etken. Oganaki'nin işleri beni şu an yaşadığımız gerçek hayattan farklı zamanlara geçiriyor. Evet burada berber dükkanında koltukta oturan bir timsah, ya da bizi karşılayan sokakta bir fil yok. Ama bahsettiğim zaman seyahati dehşet verici. İşlerdeki detaylar sizi gerçeğin ötesine çekiyor. Örneğin o dönemim berber dükkanında olabilecek her ayrıntıya yer verilmiş. İşlerde insan da yok. İnsan olsa bu onun mekanı olur ve ben de onu gözlemliyor olurum. Ama işlere bakarken kendim koltuğa oturuyorum.

'BİR YAŞAM ALANI KURDUK'

  • Sergiye ev sahipliği yapmanızda küratörlüğünü üstlenmenizde sizi harekete geçiren etkenler neler oldu?

Bedri Baykam: Eserler oldu tabiiki. Fuarlarda yürürken zaman kısıtında da dolayı her işe çok detaylı bakamazsınız.

Ama ben Oganaki'nin işiyle göz göze geldiğim anda beni tutup kendine çekti. O eser üzerinden de Oganaki ile tanıştık. Hatta daha önce bakmadan geçtiğimde Oganaki bana içinden sitem de etmiş. Güçlü sanatın böyle insanı kavrama yolu vardır. Şu atölye işine bakınca beni direk içine çekiyor. Eserin içinde yaşamak isteği oluyor. Bu salonda aslında eski zamanlardan bir yaşam alanı kurduk.

Sonraki Haber