İzmir'de kurultay heyecanı: Plan hazır, kolları sıvadık!

Vatan Partisi İzmir, 12 Mart'ta il kurultayı yapacak.  Başkanlığa yeniden aday olan Cengiz, planlarını Aydınlık'a anlattı. Cengiz, “Ciddi bir üretici hareketi geliyor. 30 ilçede örgütlü bir Parti göreceksiniz. Üretim Devrimi Kurultayları'nın daha büyüklerini yapacağız. Fırtına yaratacağız.” dedi.

Kendisi, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “Türkiye’nin önündeki 40 yılın sigortası” olarak ilan ettiği gençlikten geliyor. Hani yarınlarımıza yön verecek, hani yedi ateşten geçmiş bir tarihsel mirasın ürünü olan gençlikten. Çağdaş Cengiz’i biz tanıyalı 10 yılı geçmiş, ne mutlu. Şimdi giydiği ateşten gömleğin adı Vatan Partisi İzmir İl Başkanlığı! Neler yapacak nasıl edecek diye Milas’tan yola çıktık, bugünlere geldik.

MİLAT PARTİ ÜYELİĞİ

  • Lise yıllarından, Nazım Hikmet şiiriyle başlayan bir hikayeniz var… Siyasi hayata başladığınız milat olarak kabul edebilir miyiz?

O günü değil, partiye üye olduğum günü kendime milat olarak kabul ediyorum. 2004 sonbaharında partiye üye oldum. Nazım Hikmet olayı daha sonraydı, o zaman da partiliydim.

  • Nazım Hikmet olayı neydi?

Öncü Gençlik olarak ‘İncirlik Üssü'ne el konsun/Türk ordusunun kontrolüne girsin' diye Ankara’dan İncirlik’e yürüyüş yapmıştık. 19 Mayıs’ta başlayan yürüyüş, 21 Mayıs’ta Adana’da son bulmuştu.

  • Yıl?

2005’te. Yürüyüşten sonra Milas’a döndük. İki gün sonra da okulda şiir dinletimiz var. Nazım Hikmet’in Vatan Haini şiirini okumuştum. Tam İncirlik Üssü'nden çıkmışız, eylemin ateşiyle! O dönemki Milli Eğitim Müdürlüğü, şiirlerimizin yarısını sansürlemişti. Şiir olmayınca, beni de sunucu yapmışlardı. Dinletinin sonunda “Bizim şiirlerimizi engellediler, ama ben size bir şiir okumak istiyorum” deyip Nazım’ın o şiirini okudum.

  • Karga tulumba sahneden indirmediler mi sizi?

Kaymakam'ın olduğu bir etkinlikti, gözaltına alınmamı emretti.

  • Şiiri bitirmenizi beklediler mi?

Beklediler, o kadar saygı gösterdiler. Müdahale etmek isteyen Okul Müdürü oldu. Ama oradaki izleyicilerin çoğu öğrenci velisiydi, bırakın okusun diye tepki gösterdiler. Bunun üzerine baştan sona şiirimi okuma imkanı buldum. Selamımı verdim, dışarı çıktım, emniyet yetkilileriyle birlikte yürüye yürüye karakola gittik.

ŞİİRLE SİYASET İÇ İÇE

  • Ertesi gün ortalık karıştı…

Tabi basında çok geniş yer aldı, fazlaca büyüdü. Hükümette Ak Parti vardı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı, o sırada Kazakistan’daydı. Orada bir gazeteci bu olayı sormuş. “Ben de o genç gibi şiir okuyan biriydim. Bana nasıl baktıysanız ona da öyle bakın“ gibi bir açıklama yapmış.

  • Sizin şiir, tiyatro merakınızı biliyoruz. Siyasete ilginiz nasıl gelişti?

Aslında birbirinden ayrı değil. İlkokulda Aziz Nesin’in gülmeceleriyle okuma şevkini edindik. Çok sayıda çocuk klasiğini, Ömer Seyfettin hikayelerini okuyarak geçti ilkokul. Daha sonra Tevfik Fikretleri, Nazım Hikmetleri okuduk. Tiyatroya, müziğe hep ilgim vardı. Müzik grubumuz vardı, solistiydim. Şiir ekibindeydim, tiyatro grubundaydım. Bunların hepsiyle ilgili olmamın aynı zamanda toplumsal mücadeleye atılmak için beni ateşlediğini söylebilirim. Sanat ve siyaset iç içeydi…

  • Ben müziğimi dinlerim, şiirimi okurum, birileri de vatan millet işleriyle uğraşsın, kafası değil mi?

Değil! Zaten okuduğum şiirler, romanlar buna elvermiyor. Mesela Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı'nı ya da Maksim Gorki’nin Ana romanını okuduğunuz zaman, toplumsal mücadele içinde konumlanma ihtiyacını duyuyorsunuz. Belki de Ruhi Su türkülerini dinlediğim, Nazım Hikmet, Ömer Seyfettin okuduğum için, onlar beni yönlendirdi. Mutluluğu toplumsal mücadelede aramaya itti. Şekillenmemize yardımcı oldu.

YAYIN DİREĞİNİN MARİFETİ

  • Partili mücadeleye nasıl atıldınız?

Lise yıllarında İşçi Partisi’ne üye oldum. Bir şansımız da şuydu: Ulusal Kanal televizyonu, 2000’li yılların başında henüz uyduya çıkmamıştı ve karasal yayındaydı.

  • Şu meşhur direkler dönemi. Falanca yerde direk dikildi, yayın var, diye sevindiğimiz günler…

Milas, ilk direk konulan yerlerden birisi! Daha lisenin başından, 2002 yılından itibaren Parti'yi keşfetme imkanı buldum.

  • Eylemlere katıldınız mı? Gönül bağı mı?

İlk katıldığım eylem 2003 yılındaki 25 Ekim yürüyüşüydü.

  • Ne özelliği vardı?

Türk Solu adlı örgüt, “Ordu Göreve” pankartı asmıştı.

  • Şu provokasyon girişiminin olduğu eylem, değil mi?

Evet, ben o eylemde Ankara’daydım. Elime iki dergi geldi. Biri Türk Solu, biri Gençlik Cephesi. Levent Temizlerin içinde olduğu, Öncü Gençlik ve ADD’nin birlikte çıkarttığı bir dergiydi. Dergiyi aldım, 500 bin lira dediler, o zaman sıfırlar atılmamıştı. Türk Solu ise bedava dağıtılıyordu!

  • Oradan işkillendiniz herhalde…

Evet, döndükten sonra araştırmalar, okumalar... Parti teşkilatımızı da tanıdık, gördük ve partiye üye oldum.

MİLAS’IN İKİ YÜZÜ

  • Arkadaşlar arasında çirkin ördek yavrusu gibi miydiniz? Erken yaşta siyasetle bu kadar ilgili olmak anomali miydi?

Belki bizden bir önceki kuşak, 1975-1980 arası doğanlar apolitik yetişti. Sonrakilerde durum değişti, özellikle 2000’lerin başlarında, gençlik içinde politikaya ilgi yükseldi. Attila İlhan onu “dip dalgası” diye niteliyordu. O kitle içindeydim. Çok sayıda arkadaşımız aynı zamanda TGB’de, büyük eylemler döneminde önder arkadaşlar oldu.

  • Rüzgarı arkanıza aldınız diyebilir miyiz?

90'ların başı ABD’nin çok hakim olduğu bir dönemdi. Yediğimiz Amerika’ydı. McDonaldslar, burgerler, pizzahatlar! Kokladığımız Amerika’ydı. Parfümler, sigaralar! Dokunduğumuz Amerika’ydı! Kıyafetlerimiz, blucinlerimiz! Sinemada, televizyonda gördüğümüz Amerika’ydı. Bırakın Asya sinemasını Türk filmi oynamıyordu. Tek sinema Hollywood sinemasıydı. Dinlediğimiz Amerika! Popüler kültür, Amerikan müzikleri egemen hale gelmişti. Bu durum anti tezini de yarattı. Türk gençliği içinde tepkiyi de yükseltti. Biz, kendi milli kimliğimizi savunma çizgisine geldik. Vatanseverliğin kıymetini, önemini, en fazla saldırıya uğradığı süreçte kavradık.

  • Büyük tabloyu çizdiniz, yakınlaşalım ve memleketiniz Milas’a gelelim. Deniz kenarı, gençler dans ediyor, eğleniyor, ye iş eğlen alemleri burnunun dibinde. O havadan etkilenmediniz mi?

Memleketimdeki tablo aslında tam olarak böyle değil. Yaz dönemi mayıs-eylül arası, ama bir de eylül-mayıs dönemi var…

  • Milas o dönemde nelerle uğraşıyor?

Babaannemle tütün yaprakları dizdiğim, teyzemlerle susam otu yolmaya gittiğim, halamlarla zeytin toplamaya gittiğim, TKİ ve TEK işçileri eylemlerine katıldığım, Mustafa Kemal’e, bayrağa, vatana sahip çıkan insanların olduğu, eşitlik fikirlerinin kök saldığı bir iklimde yetiştik. Hem köyle hem kentle bağlar yoğundu.

  • Bereketli zengin topraklarıyla ve halılarıyla tanınır Milas değil mi?

Özellikle halı dokuma kültürü var ki, sanatsal, görsel olarak çok kıymetli. Özellikle kadınlarımızın dokuduğu halıları görerek büyüdük. O halıların üzerinde emekleyen bebekler, ordaki çizimler, renklerle farklı şekilleniyor.

TGB BAŞKANLIĞI UZUN SÜRDÜ

  • Üniversiteye geldiniz, artık TGB’lisiniz…

2005 Eylül’ünde üniversiteye başladım, birinci sınıfta TGB kurucularından biri oldum. İstanbul’da Genel Merkez'de görev aldım. 2013 Mart’ında genel başkanlık görevine başladım. Kuruluşundan 7 yıl sonra Genel Başkan oldum.

  • Tam da TGB’nin yükseldiği yıllar değil mi?

Tabi. 2006 ile 2010 arasındaki ilk 4 yıl kurumsallaşma, kendi kimliğini bulma dönemiydi. 2014’e kadarki dönem kitleselleşme, yaygınlaşma dönemiydi O dönemin sonunda genel başkan oldum.

  • Genel başkanlık ne kadar sürdü?

4 yıl 2 ay gibi uzun bir süre! Bir gençlik örgütünde çok uzun süre aynı görevde kalmak pek sağlıklı değil. Ama devretmeye hazırlandığım zaman, hareketli bir dönemdi. Tam da 2016’da kongre yapıp, yaz kamplarında yeni yönetimi tartışmayı planlıyorduk. Ki, hayırlı bir dönüm noktasına, Gladyo'nun Türkiye'den temizlenmesi sürecinin başlangıcına, 15 Temmuz'a denk geldi. Hemen bir görev değişikliği uygun olmayacaktı, TGB’den mezuniyetim uzadı.

BÜYÜK YANGINA BÜYÜK ÇÖZÜMLER

“NATO komutanlıkları burada, ama NATO’dan bağımsız tek ordu, Ege Ordusu da burada! Vatan savunması geleneği olan bir şehir. En büyük rüyam, öncü İzmir’i öncü partiyle gelecek güzel günlere taşımak, büyük yangını büyük çözümlerle söndürmek! En büyük hayalim, Vatan Partisi’nin iktidar adımlarını en güçlü şekilde İzmir'den atmak.”

“Vatan Partisi rüzgarı estirmek için sıkı bir çalışma programı koyduk. Ardı ardına basın açıklamaları, ilçe yönetim kurullarıyla buluşmalar, üretim devrimi kurultayları yaptık. İBB Başkanı Tunç Soyer’in PKK destekçilerine maaş bağlamasına karşı ses yükselttik… Kiraz, Ödemiş, Tire’de köy temsilcilikleri kurduk, yüzlerce köylümüzle buluştuk.”

'PARTİMİZ GENÇLİĞİ ÇOK SIKI YETİŞTİRİYOR'

  • TGB’den sonra Ulusal Kanal’da gördük sizi. Siyasi mücadelede yeri nedir televizyonculuğun?

2017’de TGB Genel Başkanlığını Cem Dikmen arkadaşımıza devrettim. Ulusal Kanal’da Genel Yayın Yönetmeni olarak göreve başladım. Çok önemli bir deneyimdi. Sürekli yayın faaliyeti! Siyasi mücadelede daha stratejik düzlemde, orta vadeli plan ve programlar yapar, hayata farklı bir ölçekte bakarsınız. Ama gazete, televizyonda saniyeler bile önemli. Bir adım attığınızda Türkiye çapında karşılığı olacak. Zorlukları var, ama insana katkıları çok büyük.

  • Öncesinde tiyatro yaptınız, konuşma beceriniz var, televizyonda genel yayın yönetmenliği ve ana haber sunuculuğu... Hani sahne adamı derler ya, öylesiniz.

Vatan Partisi gençlerini çok sıkı yetiştiriyor. Farklı alanlarda kademe kademe görev alıyoruz. Ulusal Kanal’da 2 yıla yakın görev yaptım. Çok öğreticiydi. Hazırladığım sunduğum programlar oldu. O arada askerlik görevimi yaptım. Dönüşte Genel Başkanımız parti merkezinde, Sanat Bürosu Başkanlığını önerdi. MYK üyeliğiyle birlikte bu görevi aldım. 2019 yılının sonuydu, Mavi Vatan sergisi gibi hızlı bir giriş yaptık. Tam işlere girişecekken Türkiye’ye korona girdi. Faaliyet alanımız daha yeni başlamışken iptal oldu. Ulusal Kanal’a katkı vermeye devam ettim. Bu kez 2021 yılı sonunda İzmir İl Başkanlığı görevi verildi. İzmir örgütümüzle de danışma toplantıları sonucu geçen 23 Aralık’ta göreve geldim.

KADER YILINDA İZMİR HEDEFLERİ

Bu cumartesi günü İzmir İl Kurultayı toplanacak. Daha önce gençlik lideri olarak siyaset yaptınız, şimdi İzmir gibi üç büyükşehirden birine il başkanı olmak farklı bir tecrübe olmalı. Şu birkaç aylık izlenminiz nedir? Farklı mı?

Türkiye’de antiemperyalist mücadeleyi, yarım kalan Kemalist devrim mücadelesini tamamlamak için varsınız. Örgütlenme nasıl olur, nasıl siyaset yapılır…Bunları TGB içinde öğreniyorsunuz. Türkiye’de iktidara talip olan bir partinin, İzmir gibi büyük bir şehirde il başkanlığı çok daha ağır bir sorumluluk. Vatan Partisi diğer partiler gibi değil! Genç önderlere önemli sorumlulukları vermek konusunda çok cesur. O görevlere gençlik mücadelesinde kadrolarını hazırlayan bir parti. Bizler bu görevlere gökten zembille inmiyoruz.

  • Atamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir memuriyet gibi, günlük rutin işler için görevlendirilmiyoruz. Dünyayı değiştirmek için büyük sorumlulukla, iktidar hedefiyle hareket ediyoruz. İzmir’e geldiğim andan itibaren önümüze bu görevi koyduk.

İZMİR’DE FIRTINA YARATACAĞIZ

2022ye Kader Yılı diyorsunuz. Kader Yılında hedefleriniz neler?

Bahar ayları sıcak geçecek. Ciddi bir üretici hareketi geliyor. Ekim dönemi geliyor, çiftçi üretim yapıp yapmama kararı verecek. Şu koşullarda zararına ekim yapacak! Köylü isyan noktasında. Sanayicilerimizin sıkıntıları keza. Vatan Partisi çözüm öneriyor, Üretim Devrimi programı var. Bir yıldan çok önce başaracağımız işler var. 30 ilçede örgütlü bir Vatan Partisi göreceksiniz. Üretim Devrimi Kurultaylarına devam ediyoruz, daha büyüklerini yapacağız. Fırtına yaratacağız. Herkes görecek, 2022 yılı sonunda çok büyük kuvvet toplayacağız.

  • İzmir'de NATO komutanlığı var, FETÖ’nün doğum yeri, HDP’nin doğudan iş ve aş vaadiyle güç yığdığı bir şehir, CHP ve liberal akımların gücüyle tanınıyor. Bu zorluklarla nasıl baş edeceksiniz?

Bunlar hem doğru hem yanlış. Hatta Urla’nın CHP’li belediye başkanı, FETÖ bağlantısı nedeniyle görevden alındı! FETÖ ve PKK etkinliği doğru, ama hepsinin yer aldığı Amerikan gemisi gibi bir de Türkiye gemisi var! Genel Başkanımızın ifade ettiği bonzai etkisi, 2018, 2019 hatta 2020 sonunda çok hakimdi. Ama İzmir halkı, HDP ile, FETÖ ile, PKK ile yan yana pozisyon alan partilere tepkili. Bonzai etkisi dağılıyor.

  • Bu saptamayı nasıl yaptınız? Yeni bir il başkanı olarak sokakta vatandaşla temas ediyor musunuz?

Parti çalışmaları içinde insanlarla sürekli irtibatım var. Ama bu yeterli değil. Her gün otobüsle, metroyla evime gidiyorum. Tramvay kullanıyorum. Alışverişte indirimli saatleri bekliyorum, vatandaşla sohbet ediyorum. Özellikle Tunç Soyer’e karşı büyük tepki var, bunu görmek için birkaç kez sokağa çıkmak yeter de artar.

ÇANDARLI ASYA’NIN KAPISI OLACAK

  • Daha da büyük krizler var kapıda. Rusya-Ukrayna çatışmasının etkileri ne olacak sizce?

Krizden çok fırsat diyoruz. Genel Başkanımızın açıklamasında gösterdiği fırsatları İzmir halkına göstereceğiz. Çandarlı Limanı'nı Asya’nın kapısı yapacağız. Çin’in en doğudaki kentlerinden gelen ürünlerin bir hunide toplanması gibi, Çandarlı’da toplanacak.

  • Pire Limanı daha güçlü bir seçenek gibiydi…

Şu an Yunanistan’ın dört bir yanında Amerikan silah yığınağı var. Çin için cazip ve güvenli olmaktan çıkıyor. Sonra Pire’ye demir yoluyla gelemez, arada Ege Denizi var. Oysa Çin’in en doğusundan Çandarlı Limanı'na kadar demir yoluyla taşıma yapılabilir. Bu demir yolu ağı, Kuşak-Yol projesinin çok önemli bir ayağı! Daha az maliyet, daha fazla güvenli! Diğer bir alan da Rusya’dan gelecek turistler! Antalya ne kadar turist alabilir? Yeterli olmadığı noktada İzmir’e gelecekler. Yolcu gemilerinin İzmir’de sıra beklediği dönemleri Rusya’dan gelen turist gemileriyle yaşatacağız.

  • İzmir İl Başkanı olarak boyunuzu aşan işler değil mi bunlar?

Aşmıyor, çünkü Vatan Partisi anahtar parti. Bu vizyon, çözümler üretmek perspektifi başka bir partide yok! Neden bunları CHP ya da MHP il başkanından duymuyoruz? Onlarda yeterli araçlar da yok. Bizim bir heyetimiz daha yeni Moskova’ya gitti. Rus turistin gelmesi için fiilen çalışıyoruz. Bunları yapmak için de “Göğsümüzü gere gere somut görevlere talibiz” diyoruz.

Sonraki Haber