İzmir'de termal sudaki bakterilerden biyohidrojen elde edildi

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Genetik ve Biyomühendislik Bölümünde görevli bilim insanları kentteki 5 termal kaynaktan aldıkları bakterilerle enerji açığa çıkaran biyohidrojen üretti.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK'ın desteğiyle 1 öğretim üyesi ve 2 yüksek lisans öğrencisinin yürüttüğü proje kapsamında İzmir'de bulunan 5 kaplıcadaki bakteri türünün enerji üretme potansiyeli değerlendirildi.

İnsan sağlığına zararı bulunmayan "anaerobik" ve "termofilik" olarak adlandırılan bakterilerin karbonmonoksidi hidrojene dönüştürdüğü, bu süreçte enerji ürettiğini belirleyen ekip, projenin ikinci etabında bakterilerden elde edilen biyohidrojen miktarını artırmayı hedefliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İEÜ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mine Güngörmüşler, bakteriden elde edilecek hidrojenin bir enerji kaynağı olarak kullanılabileceğine işaret etti.

BAKTERİLER FARKLI SEKTÖRLERDE DE KULLANILIYOR

Projenin amacının temiz, doğa dostu ve sürdürülebilir bir yakıt olan hidrojenin, termal sulardaki bakteriler aracılığıyla elde edilebileceğini göstermek olduğunu ifade eden Güngörmüşler, İzmir il sınırlarındaki 5 termal kaynaktan aldıkları numuneler arasında en yüksek verimi Seferihisar'daki Doğanbey Kaplıcası'nda ölçtüklerini bildirdi.

Güngörmüşler, şu bilgileri verdi:

"Kaplıcalardan aldığımız numuneleri, cam şişeler içerisine yerleştirdik. Bu bakteriler, oksijensiz ortamda ve sıcak suda yaşıyor. Biz de bakterinin bulunduğu cam şişe içine, karbonmonoksit ve bakterinin büyümesi için gerekli besin maddelerini koyduk. Bir ekmek mayasının şeker yiyerek büyümesi gibi bakteriler de karbonmonoksidi karbon kaynağı olarak kullanarak büyüyor ve bu sırada enerji de üretiyor.

Basit bir anlatımla bakteriler, 100 birim toksik karbonmonoksidi yaklaşık 50 birim biyohidrojene dönüştürebiliyor. Şu anda bu rakam yüksek olmasa da projemizin ikinci aşamasında bu verimleri önemli miktarda artırabilmeyi hedefliyoruz."

Bu bakterilerin insan sağlığına olumsuz etkisinin bulunmadığını, bunların enerji kaynağı olarak kullanılabilmesi için ciddi anlamda çoğaltılmasının gerektiğini de kaydeden Güngörmüşler, "Amacımız, bakterilerden bu anlamda yararlanmanın mümkün olduğunu göstermekti. Dünyada, bakterilerin bu yöntemlerle çoğaltma işlemini yapan endüstriyel tesisler var. Gıda, kozmetik ve kimya gibi çeşitli sektörlerde bu bakterilerden yararlanarak birçok avantaj elde etmek mümkün." ifadelerini kullandı.

Projede görev alan yüksek lisans öğrencileri Şeymanur Ersoy ve İlayda Akaçin de temiz yakıt olarak ön plana çıkan biyohidrojene yönelik bilimsel araştırmalara yoğunlaşacaklarını bildirdi.

Sonraki Haber