Jan Myrdal’ın 93 yıl süren mücadelesi
Kendisini “70 yıllık devrimci” olarak tanımlayan Jan Myrdal son nefesine kadar sol görüşlerini terk etmedi, İsveç’in en çok ses getiren, tartışılan yazarlarından oldu.
1927 yılında Stockholm’de doğan Jan Myrdal, İsveç sosyal demokrasisinin temel direklerinden Alva ve Gunnar Myrdal’ın ilk çocuğuydu. Alva ve Gunnar Myrdal çifti ise modern İsveç tarihinin en tanınmış sosyal demokrat çifti. Üstelik her ikisi de Nobel ödüllü. Her ikisi de İkinci Dünya Savaşı arkasından kurulan hükümetlerde görev yapmış, her ikisi de İsveç adına uluslararası örgütlerde üst görevlere getirilen insanlar. Kadınların özgürleşmesi için mücadele eden Alva, çalışma hayatında kadın ve erkek eşitliğinin savunucusuydu. 1956 yılında dışişlerindeki “erkek egemen” yapıyı kırarak İsveç’in ilk kadın büyükelçisi olarak Hindistan’a atanması İsveç toplumunda büyük yankı uyandırmıştı. Alva ve Gunnar Myrdal çifti1930 yıllarından itibaren o günün “toplum mühendisleri” olarak sosyal politikaların kurucusu olmuş, bugün içeriği olumsuz yönde çok değişmiş dahi olsa halen geçerli olan “İsveç refah toplumunun” yaratılmasında önemli rol oynamışlardı.
ÇOCUKLUK ROMANI
Anne ve babası İsveç’te önemli toplumsal gelişmelere öncülük ederken, Jan Myrdal dedesinin evinde kendisini “terk edilmiş” hissediyordu. Genç akademisyen anne-baba belki henüz “yuva sistemi” İsveç’te olmadığı, belki de mesleklerinde yükselmeye odaklandıkları için kendisini babaanne ve dedesine bırakmışlardı. Ve Jan Myrdal onları hiç affetmedi. Dedesi öldükten sonra anne ve babasıyla Cenevre, New York ve Stockholm’de yaşadı, uzun süre başka akrabalarının yanında kaldı. Anne ve babasının yanındayken de kendini hiçbir zaman ailenin parçası gibi görmedi, 1938 yılında son kez aile fotoğrafına girdi. 1982 yılında yayınlanan, anne ve babasıyla hesaplaştığı “Çocukluk” adlı romanı İsveç’in en fazla tartışılan kitaplarından oldu, büyük toplumsal fırtınalara yol açtı. Romanında dedesi ve babaannesinden çok sevgiyle bahsettiğini, diğer akrabalarının da kendisini yetişmesinde çok önemli olduklarını belirttiğini de ekleyelim.
Jan Myrdal kelime körlüğü ve öğretmenlerine karşı asiliği nedeniyle eğitimini tamamlayamadı. Ama yazmayı hep sevdi. Mücadele etmek, direnmek onun işiydi. 1943 yılında 16 yaşındayken İsveç Komünist Gençlik Birliği’ne üye oldu, okul gençliği hakkında rapor yazdı. 18 yaşında Karlstad şehrinde gazeteci olarak ilk işine başlamıştı. Babasının hükümetteki görevi nedeniyle büyük günlük gazeteler yazdıklarına hiç ilgi göstermezken küçük ve sol eğilimli dergiler sayfalarını Jan Myrdal’a açıyordu. Savaş yıllarında dönemin İsveç hükümeti baba Myrdal’dan oğlunun hükümet aleyhinde konuşmasına engel olmasını dahi istemişti.
SOLUN EN ÖNEMLİ TEMSİLCİSİ
Sol bir dünya görüşünü savunan Jan Myrdal Dünya Gençlik Konferansı’nın 1949 Budapeşte, 1951 Doğu Berlin,1953 Bükreş, 1957 Moskova toplantılarında çalıştı ve “Demokratik Gençlik” sekreterliğine getirildi. 1958-1963 yıllarında o zamanki eşi ressam, grafiker Gun Kessle ile birlikte uzun yıllar Asya’da yaşadı. Henüz dışarıya çok kapalı olan Çin, Moğolistan, Hindistan, Burma (Myanmar) ve Afganistan’ı dolaştı, röportajlar yaptı, fotoğrafladı. 1963 yılında yayınlanan “Bir Çin Köyünden Röportajlar” kitabı hem İsveç’te hem de uluslararası çevrelerde büyük ilgi uyandırdı. Jan Myrdal Avrupa ve Asya tecrübelerinin ardından SSCB’ne karşı eleştirilerini arttırdı. Artık “Üçüncü Dünyacı” idi ama partisizdi. Buna rağmen 1960-70 yıllarında İsveç’te solun en önemli temsilcilerindendi.
Sol Komünist Partisi (VPK) içerisinde de hızlanan teorik tartışma sonucu partiyi Sovyet yanlısı olarak itham eden bir grup ayrıldı ve 1967 yılında Marksist-Leninist Komünistler Birliği (KFML) partisi kuruldu. Jan Myrdal bu grubu destekledi. 1973 yılında partinin adı İsveç Komünist Partisi (SKP) olarak değiştirildi. Jan Myrdal KFML/SKP’deresmi bir görevi olmamasına rağmen tartışmaların en etkili ismi ve sanki parti sözcüsü olmuştu. SKP 1968 solunda önemli bir rol oynadı. Vietnam Savaşı sürerken İsveç’teki “dayanışma” çalışmalarını SKP ve Jan Myrdal örgütledi.
GLOBALİZME DİRENDİ
1980’lerin yeni liberal rüzgârlarına da Sovyetlerin çöküşünün ardından oluşan tek kutuplu dünyada hegemonya kuran ABD’nin “Globalizm” salgınına da direndi. Kendisine yöneltilen “otoriter” rejimleri savunduğu iddialarına hiç yüz vermedi.1989’da Çin’de Tiananmen Meydanında yaşanan olaylara destek verdiği gerekçesiyle 1997 yılında İsveç PEN (Yazarlar Birliği) kulübünden atılmakla tehdit edildi. Jan Myrdal “sahtekârlık” olarak nitelediği bu tutumun ne 1948 İnsan Hakları Bildirgesi, ne de İsveç ifade ve yayın özgürlüğüne uymadığını belirtti, şiddetle eleştirdi. İsveç PEN’inin milli planda İsveç basın ve yayın özgürlüğüne bir tehdit olduğunu, uluslararası planda ise Amerikan emperyalizminin çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi. PEN’i, İsveç ve AB basınını, ABD’nin Çin karşıtı propagandasının etkisinde kaldıkları ve Washington’u gözü kapalı izledikleri için eleştirdi. ABD’nin Çin’e karşı yıkıcı bir politika ve uluslararası kampanya yürüttüğünü, İsveç aydınlarının ise ABD hegemonyasını desteklemek için organize edilen Tiananmen gösterilerine destek kuyruğuna girdiğini belirterek eşi Gun Kessle ile birlikte İsveç PEN kulübünden ayrıldı.
KAMBOÇYA ŞAHİTLİĞİ
1992 yılında Tayland sınırına yakın Demokratik Kamboçya birliklerinin kontrolünde olan bölgeye gitti. Vietnam birliklerinin geri çekilmesiyle sonuçlanan barış sürecine katkıda bulundu. Pol Pot ve arkadaşlarına yönelik mahkemeleri “sözde mahkeme” olarak niteledi. İeng Sary, İeng Thirith ve Khieu Samphan için şahitlik yapmak istedi. Ancak İeng Sary Myrdal’ın sağlığı ve Kamboçya dostu İngiliz Marksist yazar Malcolm Cadwell’in akıbetini paylaşmasından korktuğu için bu teklifi kabul etmedi. Jan Myrdal 1967-1978 yılları arasında Kamboçya’ya yaptığı seyahatleri anlatan kitaplar yazdı ve “Kamboçya 1978” ve “Savaşın Eşiğinde Kamboçya” isimli iki film yaptı.
Uzun süre bulunduğu ve yazılar yazdığı Afganistan’ın Sovyetler Birliği tarafından işgaline karşı çıktı ve 1979 yılında İsveç aydınlarının Afganistan’a destek olmaları için bir hareket başlattı ve halen yaşayan İsveç Afganistan Komitesi’nin kurulmasına yol açtı. Aynı şekilde 2001 yılında ABD’nin Afganistan’ı hedef alan savaş ve işgaline de şiddetle karşı çıktı.
Gençliğinden itibaren Hindistan’a da sıkça seyahat eden ve toplumu iyi tanıyan Jan Myrdal’ın Kuzeydoğu Hindistan’da Dandakaranya bölgesinde Mao yanlısı ve kurucusu Çaru Mazumdar olan “Hindistan Marksist-Leninist Komünist Partisi” ve onların “Naksalitgerilları” olarak adlandırılan grubuyla ilişkisi vardı. 82 yaşındayken grubun çağrısı üzerine gizlice gerillaların ormandaki kamplarını ziyaret etmiş, 16 gün kalmıştı. 2012 yılında Hindistan hükümeti 85 yaşındaki Myrdal’ın Hindistan’a girişini yasakladı. Hatta Hindistan’da Ekim 2020’de, Myrdal’ın ölümünden kısa bir süre önce Hintli bir eylemciye Myrdal’a yardım ettiği gerekçesiyle dava açıldı.
Jan Myrdal Stalin’in Sovyetler Birliği’ni, Pol Pot’un Kamboçya’sını, Mao’nun Çin’ini terk etmedi, ABD emperyalizminin hegemonyasına şiddetle karşı çıktı. Son günlerine kadar toplumsal tartışmalara katıldı, 1971 yılında çıkarmaya başladığı “Resimdeki Halk/ Kültür Cephesi” adlı dergisine yazmaya devam etti. İnandığı yolda yılmaz bir devrimci olarak yaşamını sürdürdü. Fikirleri, keskin kalemi ve dili nedeniyle çok tartışılsa da İsveç toplumunda önemli bir köşe yazarı, fikir insanı, yazar olarak kabul ve saygı gördü.
Yayınlanmış 89 kitabı olan Jan Myrdal’ın 8 belgeseli, 2 de filmi bulunmakta. “Ben her zaman halkın okumasını, anlamasını ve tarihe bakmasını istedim” diyen Jan Myrdal, 50 bin eserden oluşan kütüphanesini 2015 yılında Varberg’de açılan Jan Myrdal kütüphanesine bağışladı. Kütüphane “Jan Myrdal Topluluğu” tarafından yönetiliyor ve İsveç’in halka açık en büyük özel kütüphanesi. Yazarın toplumsal eleştiri, başkaldırı ve direnme geleneğini sürdürmek üzere her yıl İsveç yazar ve sanatçılarına iki de ödül veriliyor, Lenin ödülü ve Robespierre ödülü…