Japonya örneğinden çıkan nabız sayısı

Dr. Rıfat, bulgular ile tanıların otopsilere dayandığından ve tanı için diğer araçlarla ölçmek gerektiğinden bahsetmiştir. Ancak hazır durumdaki tıbbi araçların ölçümlerinin kesin olmadığı ve zor olduğu yorumunda da bulunmuştur.

Dr. Rıfat, bulgular ile tanıların otopsilere dayandığından ve tanı için diğer araçlarla ölçmek gerektiğinden bahsetmiştir. Ancak hazır durumdaki tıbbi araçların ölçümlerinin kesin olmadığı ve zor olduğu yorumunda da bulunmuştur. Kalbin çarpma gücüyle kasılmasının aynı olmayabileceğini belirtmiştir. Fiziksel hareketle nabız sayısının artması ve hasta istirahat haline geçtiğinde bile devam etmesinin de bir ölçü olabileceği, ama aynı fiziksel hareketin aynı hastada nabzı aynı şekilde arttırmayacağına değinmiştir. Bu durumun kalbin sinir merkezlerine bağlı olarak geliştiğini belirtmiş ve kısaca fiziksel hareketle meydana gelen nabız artışının kalbin hassasiyeti için ölçü olabileceği ancak kuvvet eksikliği ölçütü olarak kabul edilmesinin doğru olamayacağı sonucuna vardığından bahsetmiştir. Merklen ve Stahlin gibi dönemin bilim insanlarının tespitlerini anlatmıştır. Nabız artışının vücut adaptasyonuyla ilişkisini, Japonya'da yapılan koşularda adaptasyon nedeniyle nabız artışı görülmemesi örneğini vererek açıklamıştır. Adaptasyonun zayıf olan kimselerde ve nekahet dönemindeki hastalarda görülmediğini belirtmiş, harekete bağlı nabız artışının kalbin kuvvetinden çok sinir merkezlerinin hassasiyetine bağlı olduğunu söylemiştir. Mendelson adındaki bilim insanının bulgularına göre pozisyon değişikliğinin nabız sayısını değiştirdiğini, ancak bu bulgunun kalbin yetenek eksikliğine kesin bir belirti olmadığını belirtmiştir. Kalpte nabız sayısının kolay bir şekilde artmasının ve hızlı nabız atımının süresinin, kişinin durumunun yetersiz olduğunu gösteren bir belirti olduğunu açıklamıştır.

ATARDAMAR GERİLİMİ NASIL ANLAŞILACAK

Fiziksel hareketle kalbin genişlemesinin radyoskopi ve perküsyonla anlaşılabileceğinden, bu durumun çoğunlukla kalbin zayıflığına bağlı olduğundan, birçok vakada da genel bir zayıflık ve hareketsizlikle ilişkili olduğundan bahsetmiştir. Bilim insanı Henschen’in kar koşullarında gözlemlediği İsveçlilerden örnek vermiş, bu koşulara alışmamış olanlarda kalp genişlemesi olduğunun gözlendiği, alışkın olanlarda gözlenmediği şeklinde açıklama yapmıştır.

Atardamar gerilimine ait bilgiler arasında, ölçüm için sfigmomanometre cihazından yararlanılabileceği belirtilmiş, atardamar gerilimini oluşturan faktörleri açıklamış ve gerilimin bunların değişiminden etkilendiğini anlatılmıştır.

Katzenstein ve Oddo isimli bilim insanlarının atardamar gerilimiyle ilgili görüşlerini paylaştığı bölümde Katzenstein ve Abraam yöntemlerinin uygulama teknikleri ve ne gibi bulgular elde edilebileceği anlatılmıştır. Abraam yönteminin uygulanmasıyla ortaya çıkan atardamar geriliminin ölçümlerinin değerlendirilmesiyle yetersizliğin kalp kaynaklı mı böbrek kaynaklı mı olduğunun anlaşılabileceğini açıklamıştır. Bu yöntemle kesin bir karar verilemese de diğer belirtilerle teşhise kesinlik Kazandırmak gerektiğinden bahsetmiştir.

NEFES DARLIĞI KALP YETERSİZLİĞİ İŞARETİ

Yazar hastada görülen nefes darlığının en önemli belirti olduğunu söylediği bölümde harekete bağlı nefes darlığını açıklamış ve bunun yetersizliğin bir göstergesi olduğunu ve küçük dolaşımdaki bir durgunluktan meydana geldiğini belirtmiştir. Nefes darlığının bir efor, hareket ve yürüyüşle meydana gelebileceği gibi üzüntü, yiyecekler ve ayaktan yatar pozisyona geçmekten de ileri gelebileceğini anlatmış, ayaktan yatar pozisyona geçildiğinde nabız artışı da meydana gelirse bunun kalp yetersizliğine en açık delil olduğunu belirtmiştir.

İLK BYPASS İŞLEMİNİN YOLUNU AÇTI

Selanikli Doktor Rıfat’ın makalesinin yayımlandığı tarihlerde dünya tıp literatüründe ileri biyokimya tetkikleri, EKG, EKO ve koroner anjiyografi yöntemleri gibi tanı koymaya yardımcı yöntemlerin kullanılmadığı bilinmektedir. Selanikli Doktor Rıfat’ın makalesi, gelişmiş yardımcı yöntemler kullanılmadan, sadece fizik muayene ve anamnez ile sfigmomanometre ve steteskop gibi aletlerin o dönemdeki şekilleriyle, kalp hastalığının incelendiği ve günümüze uygun teşhislerin konulduğunu ortaya çıkarmıştır. Elde edilen bu bulgular, Türk Tıp Tarihi literatürüne Türk bir hekimin katkı sağlaması açısından değerlidir.

Bu yazılar yayınlandıktan yaklaşık 55 yıl sonra şu anda açık olmayan alanında çok önemli birikimleri barındıran, artık hastane faaliyeti olmayan Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nde dönemin ilk kalp nakli yapılmış, bypass ve kapak işlemleri başarıyla uygulanmıştır. Selanikli Doktor Rıfat’ın nezdinde şu anda aramızda olmayan bizlere cerrahi deneyim kazandıran ve yol göstericimiz olan başta Dr. Kemal Beyazıt ve Cevat Yakut olmak üzere tüm hocalarımızın saygı ve rahmetle anarız.

Sonraki Haber