Japonya’da Türk izleri: Ertuğrul Türk Şehitliği

Ertuğrul Şehitleri’nin defnedildiği yerde 3 tane şehitlik anıtı bulunuyor. Kuşimoto’da 5 yılda bir Türkiye Cumhuriyeti Tokyo Büyükelçiliği ile ortaklaşa büyük çapta bir anma töreni düzenleniyor. Anıttan başınızı sola çevirdiğinizde Atatürk’ün şahlanmış atının üstünde bir heykelini görüyorsunuz.

Japonya’nın en güney ucunda, Kuşimoto kasabasındayım. Yemek yediğimiz restoranların duvarlarında Türk ziyaretçilerden kalan hatıra notlar, geleneksel Türk ürünlerinin satıldığı bir mağaza ve tabii ki Türk restoranı ile şehir merkezinde kendinizi hiç yabancı hissetmeyeceğiniz bir hava var. Sohbet sırasında Türk olduğumuzu öğrenen yerel halkın bir turisti değil de kardeş bir milleti selamlar gibi yakınlığı… Peki Japonya’nın merkezi Tokyo’dan yaklaşık 600 km uzakta 15.000 nüfuslu bu küçük kasabada neden Türkler bu kadar tanıdık ve yakın?

Pasifik Okyanusu’nda muhteşem sahil manzaralarıyla çevrili bu küçük yarımada, Türk-Japon dostluğunun temellerini oluşturan elim bir kazanın da vuku bulduğu bir yer. 16 Eylül 1890 yılında Osmanlı İmparatorluğu firkateynlerinden Ertuğrul, görevini tamamladıktan sonra geri dönüş yolunda Kii-Oshima Kashinozaki açıklarında tayfuna yakalanıyor ve kayalıklara çarparak batıyor. Mürettebattan 587 askerin hayatını kaybettiği ve sadece 69 kişinin kurtulabildiği bu deniz faciası, Japon karasularında yaşanan deniz kazaları tarihine eşi görülmemiş bir kaza olarak geçiyor. Bu faciadan hayatta kalan denizcilerin aranması için başta yerel halk olmak üzere, Meiji hükümeti tüm bölge teşkilatlarıyla birlikte topyekün bir arama kurtarma çalışması başlatıyor. Kii-Oshima köylüleri hayatta kalanları kurtarıp bakımlarını yapıyor ve şehit olan askerlerin cansız bedenlerini arayıp denizden çıkarıyorlar. Her evden yiyecek ve giyecekler toplanarak yaralı askerler için eksiksiz bir şekilde kullanılıyor. Şehit olan askerler kaza yerini gören yüksek bir tepeye defnediliyor. İmparator Meiji, Japon hükümeti ve olayı gazetelerden öğrenen Japonlar, hayatta kalan 69 mürettebatın Türkiye’ye gönderilmesi için her türlü desteği sağlıyor, denizciler Hiei ve Kongo savaş gemileriyle Türkiye’ye gönderiliyorlar. Ayrıca Japon halkının topladığı bağışlar kazazedelerin yaslı ailelerine gönderiliyor. Japon halkının fedakâr tutumu kuşaklar boyunca aktarılan bir dostluğun köprüsü oluyor.

BATTIĞI NOKTADA KURULAN MÜZE

Ertuğrul’un Japonya’ya neden gönderildiğinden de kısaca bahsedelim: 1887 yılında Japon İmparatoru Meiji’nin amcası Prens Komatsu Akihito ve eşi, Sultan Abdülhamid’i makamında ziyaret eder ve İmparator Meiji’nin hediyelerini sunar. Sultan Abdülhamid de Prens Komatsu’nun ziyaretine iade-i ziyaret yapmak üzere ilk defa bir dostluk misyonu gönderilmesine karar vererek Ertuğrul Fırkateyni’ni yola çıkarır. 25 yaşında ahşap bir gemi olan Ertuğrul zorluklar içinde bir deniz yolculuğu geçirir ve Japonya’ya yaklaşık bir yıl sonra varabilir. Başarıyla geçen diplomatik etkinliklerden sonra 15 Eylül 1890’da Ertuğrul Fırkateyni İstanbul’a doğru yola çıkar. Yola çıkmadan önce tayfun sezonunda yola çıkmalarının tehlikeli olacağı konusunda Japonlar tarafından uyarıldıkları halde gemi, zaman kaybetmeden yola çıkar. Bu kararda gemide baş gösteren kolera hastalığının da etkisi olduğu söylenir. Ardından da facia gerçekleşir…

Ertuğrul Şehitliği’nin bulunduğu noktada Türk kültürünü ve ürünlerini tanıtan bir kafe, kilimci ve mescidin yanı sıra bir de Türk müzesi hizmet veriyor. Ertuğrul’un battığı noktadaki falezlerin üstüne kurulu olan müze çok etkileyici. Hemen girişten başlayarak koridor boyunca Ertuğrul Fırkateyni mürettebatından hayatını kaybeden 50’si subay olmak üzere tespit edilen toplam 532 şehidin künyesi yer alıyor. Küçük bir simülasyon ile Ertuğrul’un çarptığı kayaları görüp durumu daha net kavrıyorsunuz. Müzenin seyir terasından kazanın olduğu kayaları ve tepedeki Şehitliği görünce etkilenmemek mümkün değil… Müzede ayrıca geminin ve mürettebatın geliş amacı, ziyaret boyunca yapılan etkinlikler ve diplomatik görüşmeler, mürettebata ait fotoğraflar ve kaza sonrası denizden çıkarılmış Ertuğrul Fırkateyni’nden geriye kalan eşya ve parçalar sergileniyor.

215 JAPON’U KURTARDIK

Bu bölümde en çok dikkatimi çeken şeylerden birincisi; Kuşimoto Belediyesi’nin Mersin ve Samsun’un Yakakent Belediyesi ile kardeş şehir bildirgeleriydi. Bilenler bilir, Mersin’de de Kuşimoto sokağı vardır. Ayrıca iklimleri çok benzemekte ve turunçgilleri ile ünlü bir bölgedir.

İkincisi ise Japonların bu elim olaydaki yardımseverliklerinin karşılığını İran-Irak Savaşında aldıklarını belirten bölümdü. Başka bir yazımızda da bu konuyu ayrıntılı inceleriz fakat kısaca bahsedelim. Saddam Hüseyin’in 48 saat sonra İran semalarında uçan tüm uçakları vuracağını deklare etmesinin ardından tüm ülkeler vatandaşlarını almak için İran’a kurtarma uçağı gönderir ancak Japon Hükümeti müdahale etmekte geç kalır. Zamanın dolmasına birkaç saat kala Türkiye’ye ait 2 kurtarma uçağı 215 Japon’un tümünü Tahran’dan çıkartır. Bu olay iki ülke halkı arasındaki bağı daha da kuvvetlendirmiş ve karşılıklı minnet ve teşekkür duygusuyla mevcut ilişkileri dostluk seviyesine getirmiştir.

Küçük bir kasabada yaşanan facia Türk-Japon dostluğuna dair çok büyük kazanımlar sağlamış durumda ve aydınlık, ortak bir geleceğe de hala da ışık tutmakta. Bu vesile ile hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi tekrar saygıyla anıyoruz. Ertuğrul Şehitleri’nin defnedildiği yerde 3 tane şehitlik anıtı bulunuyor. Kuşimoto’da 5 yılda bir Türkiye Cumhuriyeti Tokyo Büyükelçiliği ile ortaklaşa büyük çapta bir anma töreni düzenleniyor. Şehitlik Anıtı’ndan başınızı sola çevirdiğinizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahlanmış atının üstünde bir heykelini görüyorsunuz. Üstünde Türkçe ve Japonca yazılı bir Atatürk vecizesi ile:

YURTTA SULH, CİHANDA SULH!

国に平和を世界に平和を!

Sonraki Haber