Kadifekale’ye Türk bayrağını çeken üsteğmen

Binbaşı Mehmet Cemil Bey oğlu Üsteğmen Arif Bey ile Kurtuluş Savaşında görev yaptı. Türk ordusu İzmir’e girdiğinde Üsteğmen Arif de şehre ilk girenlerden oldu. Kadifekale’de hâlâ Yunan bayrağının dalgalandığını görünce oraya koştu ve bayrağı indirerek Türk Bayrağını astı.

9 Eylül 1922 günü İzmir’e giren ve şehirde bulunan Yunan bayraklarını indirenlerden birisi de Üsteğmen Arif Efe idi. Gazi Efe, Alsancak’a geldiğinde düşman bayrağının indirildiğini, Kadifekale’de ise durduğunu görerek oraya koştu ve Yunan bayrağını indirdi, yerine ise Türk Bayrağını çekti…

Gazi Efe’nin ailesi o gururu bugün de yaşıyor. Arif Efe’nin kız kardeşinden yeğeni Mehmet Lem’i Bağdatlılar, “Ne mutlu onlara ki zahmetli bir mücadeleden sonra İzmir’de zaferi yaşadılar ve bizlere bağımsız bir vatan bıraktılar. Arif dayım bizim kahramanımız olduğu gibi bütün milletin de kahramanıdır” dedi.

Lem’i Bağdatlılar

BABA OĞUL ZAFERE KADAR SAVAŞTILAR

Yeğen Bağdatlılar’ın verdiği bilgiye göre, asker bir ailenin çocuğu olarak 1898 yılında dünyaya gelen Arif Efe, babası Mehmet Cemil ile birlikte ayrı cephelerde Kurtuluş Savaşına katıldı. İkisi de zaferi gördü. Büyük babaları Arif Paşa da askerdi ve Balkan Harbinde Manastır savunmasında görev yaptı. İsmini şerefle ailesine miras bıraktı. Aynı ismi aileden başka üyeler de yaşatıyor. Baba Binbaşı Mehmet Cemil ise Yemen, Trablusgarp, Balkan Harbi, Çanakkale Harbi, Sakarya ve Afyon önlerinde Kurtuluş Savaşında görev yaptı. Alaylı bir subay olarak her cephede bir yara aldı. Zaferden sonra da askerlik vazifesini sürdürdü.

Topçu Binbaşı Mehmet Cemil’in (üç çocuğu var) oğlu Arif de İzmir’e girerek büyük zaferin şerefine ortak oldu. Balkan Harbi ve Çanakkale Harbine katıldı. Mütarekeden sonra evine dönmedi ve Ankara’ya katılarak Millî Mücadelenin her cephesinde savaştı. Topçu Üsteğmen Arif Efe, Büyük Taarruzda düşmanı bozguna uğrattıktan sonra emrindeki birliklerle İzmir’e doğru dört nala ilerledi. İzmir’e girdiğinde düşmanın kaçtığını gördü. Onlardan geriye kalan bayrakları ise her subay indirme yarışına girdi. O da Kadifekale’de asılı bulunan Yunan bayrağını indirdikten sonra ayağıyla çiğneyerek göndere Türk Bayrağını çekti. Bunu duyan Mustafa Kemal Paşa “O bir milleti temsil ediyor. Düşman bayrağı da olsa çiğnenmez” diyerek tepki verir. Üsteğmen Arif, savaştaki başarısından dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın Muhafız Alayına alınır. İstanbul ve Ankara’da görev yapmaya devam eder. Atatürk’ün ölümünden sonra da bu vazifesini sürdürür. Görevi başındayken 7 Eylül 1940 tarihinde Binbaşı rütbesindeyken kalp krizi sonucu vefat eder. Yavuz ve İnci isminde iki çocuğunu Türk milletine emanet eder.

Binbaşı Arif Efe (oturan), kardeşi Necdet Efe ile 1939 yılında birlikte çekildikleri fotoğrafta… Arif Efe 7 Eylül 1940 tarihinde görevi başında iken geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul’da hayatını kaybetti. (Pendik Mezarlığına defnedildi. Fotoğrafta sol başta Arif Efe, sağ başta ise eşi Bedriye Hanım. Ortada hekim subay oğlu Yavuz Efe. Yanında da, Libya’da meydana gelen deprem sonrası görevlendirildiği sırada tanıştığı ve evlendiği hemşire eşi Aslı Efe ile yatıyor.)

‘BİZE VATAN BIRAKTILAR’

Arif Efe’nin kız kardeşi Emine Nezihe Hanım’ın oğlu elektrik mühendisi Mehmet Lem’i Bağdatlılar dayısı Arif Efe’yi Aydınlık’a şöyle anlattı: “Ben 1948 doğumluyum. Dayımı görme şansına sahip olamadım. Ancak annem ve aile büyüklerimiz onu sık sık anlatırlardı. Savaşmadığı cephe kalmamış. Çok başarılı olmuş ve görevini sonuna kadar en iyi şekilde yapan bir subaymış. Ayrıca o dönemin kuşakları gibi yaptıklarıyla övünmez ve yaşadıklarını da bu çerçevede pek anlatmazmış. Onun için hakkında çok ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Ancak İzmir Kadifekale’ye Türk Bayrağını çektiğini gururla anlatırmış. Madalyaları ve başarısı bizlere miras kaldı. En kıymetli mirası da vatanımızdır. Onlara müteşekkiriz. Her türlü zorlukta onlardan ilham alarak çalışmalıyız. Büyük Zaferin ve güzel İzmir’in kurtuluşunun 100. yıl dönümü kutlu olsun. Bütün şehitlerimizin de ruhları şad olsun.”

Arif Efe’nin Kurtuluş Savaşında birlikte savaştığı babası Binbaşı Mehmet Cemil Bey. Alaylı bir subay olarak Yemen’den Afyon’a kadar birçok cephede savaştı. Başarılarından dolayı Binbaşı rütbesine yükseldi ve daha sonra emekli oldu. Ailesine ise onurlu bir
hayat bıraktı…
Sonraki Haber