Kadın, 6284 ile huzur istiyor

ZERRİN ÖZTÜRK

Türkiye Cumhuriyeti kurucularının açtığı yol, “Milli birlik ve bütünlük” esasına dayanıyor. Bu aynı zamanda bağımsızlığa uzanan yoldur. Milli birlikten yana, bütünlüğü gözeten bu devrimci rotayı bozup, hedefinden saptırma çabalarını halkımız kabul etmiyor. Cumhuriyetin felsefesini içine sindirmiş bir millete, bu mayayı bozacak neyi dayatırsanız dayatın, sonu hüsranla sonuçlanacaktır.

1982 Anayasası, 2001, 2004 ve 2010 yıllarında değiştirilmiş ve kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Yanı sıra, Yeni Türk Ceza Kanunu, Türk Medenî Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve İş Kanunu kabul edilmiştir.

Belediye Kanunu, Devlet Memurları gibi kanunlarda da kadına ilişkin hükümlerde yeni düzenlemeler yapılmıştır. 1998 yılında 4320 Sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” yürürlüğe girmiş, ancak yeterli olmamıştır. 2007’de bu nedenle “Ailenin Korunmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” yürürlüğe sokulmuşsa da, ne yazık ki kadına yönelik cinayetleri engellemede etkili olmamıştır.

8 Mart 2012 tarihinde 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kabul edildi. Kanunun amacı, “Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kişileri ve en temel insan hakkı olan yaşam hakkını korumak, kadın cinayetlerinin son bulması için kurumlar arası iş birliğini sağlamak, şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişileri rehabilite etmektir.”

6284 sayılı Kanun ile 18 Ocak 2013 tarihinde kabul edilen “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği” kanunun uygulanmasında birlikte ele alınır. Uygulamada doğan sıkıntılar ise ek düzenlemelerle telafi edilebilecektir.

Yasanın getirdiği yenilikler, günün ihtiyaçlarından doğmuştur. Bu yenilikler, yararlanabilecek kişilerin tanımının yanı sıra, koruyucu-önleyici ve diğer tedbirler ile öngörülen bazı yenilikler olarak özetlenebilir.

İstanbul Sözleşmesi, tartışmasız dışa bağımlılıktı. Çabalar sonucu yanlıştan dönüldü. Kültürümüzü ve değerlerimizi çürüten bu sözleşme ile 6284 sayılı Kanunu karıştırmak da yukarıda açıkladığım nedenlerle mümkün ve doğru değildir.

Kanun, kadınlara yönelik şiddeti önlemek ve aileyi korumak için düzenlendi, uygulanıyor. Fakat, “Grevio Kelepçesi”ne ses çıkarmayanlar, sapla samanı karıştırarak, devletimizin şiddetle ilgili çözümlerine direnç gösteriyorlar. Kadınların çağdaş dünyada, çalışma hayatında, sosyal yaşamda özgür ve eşit bireyler olarak yerlerini almasını amaçlayan bu yasaya karşı çıkılmasının mantıkla izahı yoktur.

6284 Sayılı Yasa, ancak kadını eve kapatmaya çalışan, eğitimden ve sosyal hayattan elini eteğini çekmesini isteyen, kadının yurttaş-insan olarak bugünün dünyasında, bilimde, ekonomide, sanatta, ticarette, tarımda, çalışma hayatında olmasını sindiremeyen kesimleri rahatsız edebilir.

Bugünün Türk Kadını, artık kölelikten kurtulmuş, kadınıyla erkeğiyle vatanı kurtarıp Cumhuriyeti kurmuş, “Hakan ile Hatun” namıyla emirnamelere imza atmış, Baciyan-ı Rûm Teşkilatlarını kurmuş şanlı bir kültürden gelmektedir. İnsanlığın çarkını geriye kimse döndürememiştir.

Milli birlik ve bütünlüğümüzün kaosa sürüklenmesine yol açacak bu tür söylemlerle, vatansever evlatlar yetiştiren kadınlarımızın, kız kardeşlerimizin huzursuz edilmesine göz yumamayız. Öncelikle 6284 sayılı yasayı, hakkını vererek hayata geçirelim ve özlenen huzuru sağlayalım.

Sonraki Haber