Kadın Destanları devam ediyor
Her milletin, her ülkenin büyük vatanseverlik destanları vardır. En derin köklerden beslenirler. Bugünün Ön Asya’sındaki binlerce yaşanmışlığın da yeri destanlar olacak, destanlara katılacak
Her milletin, her ülkenin büyük vatanseverlik destanları vardır. Bu destanlar toplumsal süreçlerde ortaya çıkar. En derin köklerden beslenirler. Hadi yazayım, deseniz yazamazsınız. Yazılmazlar, söylene söylene geliştirilir, aktarıla aktarıla kusursuzlaşırlar. Sonra da kayda geçirilir o büyük kahramanlıklar.
Ülkelerin vatan olmalarının çimentosu olurlar. Geçmişleri geleceğe bağlarlar. Bugünün Ön Asya’sındaki binlerce yaşanmışlığın da yeri destanlar olacak, destanlara katılacak. Unutulmayacak, insanlık erdemlerine yenilerinin eklendiği destanlar olacaklar.
KADIN KAHRAMANLAR TARİH SAHNESİNDE
İsrail, Refah’ta çadırlara sığınan Filistinlileri bombalıyor. Çocukları ve kadınları, yaşlıları, halkı ateşe veren vahşi katliamlarını ısrarla sürdürüyor. Bu akıl almaz zorbalığı durdurmakta dünya zorlanıyor. Görünen o ki, azgın cinayetleri ancak milli devletlerin yaptırım kararlılığı durdurabilir. Yürüyüşler, açıklamalar, demeçler kamuoylarında etkili olsa da hiçbir yaptırım etkisi yok. Bombalar sözlerle durdurulabilir mi, durdurulamıyor!
Arap tarihinin efsanevi Palmira kraliçesi Zenobia, Mısırlı Hatşepsut ve Nefertitiler
Arap topraklarında direnmenin destanlarını yazıyorlar şimdi. Filistinli kadınlar binlerle çocuk doğuruyor. Ölümün karşısına yaşamla dikiliyor. Doğumla güçlenerek direniyor.
Başlı başına destandır doğan bebeklerin ilk çığlıkları, anaların kucaklarına verilen bebelerine ilk bakışları, sözleri, dokunuşları... En olağandışı doğumlarla geldikleri toprağa kök salışları... Bebelerinin vatan ananın sütüyle emzirilişleri, insanlığın tarihsel beslenmesi anlamında bugün.
İran’ın Rüstem kızı Banu Goshap’ı, Şahnâme’nin Gordâferîd’i ve Gordiyye’si, Çehrzâd’ı, Kaydâfe’si, Sultan Pûrânduht’u, bugünün cesur İranlı kadınlarının değerli kökleridir. Dirençlerini bileyen yürekliliğin, yiğitliğin kaynakları çoktur. Pers köklerinin derinliğinden can suyu alırlar.
VAROLUŞUN AĞIR YÜKÜ KADINLARIN OMUZUNDA
Uygur Kırk Kız Destanı’ndaki Gülayım, Türkmen Köroğlu’nun Harmandeli’si, Kırgız Cangıl Mirza, Dede Korkut’tan bildiğimiz Oğuz Banı Çiçek ile Selcen Hatun, Manas’ın Kanıkey’i, Asya’dan Anadolu’ya gelen Amazonlar, binlerce isimli isimsiz kadın kahramanlar şimdi mazlum milletlerin kadınlarına el verdiler. Kahramanlıklarını ve yiğitliklerini Doğu Asya’dan Avrasya’ya, Afrika’ya, yaşıyor, yaşatıyoruz.
Tarihler boyunca hem doğuran, hem emzirip besleyen ve hem de erkeğinin yanında cepheye koşan kadınlar savaşın, direnişin, savunmanın gerçek yükünü taşıyorlar. Bugün Yükselen Asya’da dile getirilen işbirliği, ancak kadınların öncülüğüyle mükemmelleşir, başarılı olur.
Vatan fedaisi Batı Asya’nın kadınları, yaşadığımız süreçte destanların en unutulmazlarını yazıyorlar, hatta her biri tek tek destanlaşıyorlar. Batı Asya’da kadın destanları, olmazları olduran kadınların görülmemiş kahramanlıklarıyla yazılıyor.
Bu ateş çemberini hep beraber yaracağız, yeryüzü cehennemini birlikte cennete çevireceğimize ahdettik. Söz, Mazlumlar Dünyası er ya da geç kazanacak!