Kadın iradesinin zaferi!

Diyarbakır'dan alevlenip Şırnak’a, Mardin’e, Bingöl’e, İzmir’e, Hakkari’ye, giderek bütün Türkiye’ye yayılan ve oradan Berlin’e doğru büyüyen, benzeri görülmemiş tarihi bir kadın direnişine tanık oluyoruz.

Evlatları terör örgütünce dağa kaçırılan, fakat yüreğindeki umudun kurumasına izin vermeyen kahraman Diyarbakır Analarının güçlü iradesi, kadın gerçeğimizi kutup yıldızı gibi aydınlatıyor, yol gösteriyor.

ANALARIN ÖFKESİ BİRİKTİ SEL OLDU

HDPKK’nın, doğudaki bütün kentlerimizin sokaklarına, evlerine saldığı derin acılar, öncelikle kadınların iradesini güçlendirdi. Bu, insanlarımızın her gün yaşadıkları nesnel gerçekliğin yansımasıydı. Her an içinde oldukları dehşet ortamı ve çocuklarının on yıllardır dağlara kaçırılması karşısındaki çaresizlik, kemiğe dayanan bıçak gibi anaların büyük öfkesini ve tepkisini biriktirdi. Gerçek, kendisini öylesine dayanılmayacak biçimde dayattı ki, analar bütün tehditlere rağmen HDP Diyarbakır İl Binası’nın kapısından ayrılmama iradesine ulaştılar.

15 TEMMUZ FETÖ DARBESİ EZİLDİ, YOL AÇILDI

Unutmamak gerekir ki bu büyük toplumsal eylem, 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbesinin ezilmesiyle birlikte uç verdi, ortaya çıktı ve büyüdü. Kadının toplumsal mücadele içindeki vazgeçilmez rolü, onlarca yıl sonra kendini ortaya koydu. Buradaki en önemli gerçek, FETÖ’yü yerle bir eden, devlet ve ordu içerisindeki Gladyo yapılarını ezen irade ile kadının iradesi aynı vatansever çizgide buluştu. Nesnel gerçekliğin yarattığı uzun ve sabırlı pratiğin sonunda analar, şimdi önünde durdukları kapıdaki iradelerinin, terörü çözeceğini gördüler. Analarımızın umutla ve inançla donanmış iradeleri, göklerimizde gelecek güzel günlerin önünde duran karanlıkları dağıtıyor, ışığımız oluyor.

DOĞRU EYLEMDE YÜKSELEN BİLİNÇ

Yaşanan gerçeğin ağırlığı onca dayanılmaz olmuşken, anaların iradesi hiçbir engele boyun eğemezdi. Ana artık, evladını bire bir ve sadece evladını ne pahasına olursa olsun istemenin yanı sıra vatan bütünlüğüne de sahip çıkmaktadır. Bir bilinç sıçraması yaşanmaktadır. Dile kolay, tam 500 gün. Yıllarca anaların içlerine ciğerlerine bastığı, odalara sofalara attıkları çığlıklar, şimdi birleşerek çağlıyor. Evet anlaşılan odur ki HDP’yi, annelerin yükselen bilinciyle, durmadan akan gözyaşı seli boğacak!

BİLİNÇLİ ANAYA TEHDİT SÖKMEZ

HDP’nin pencerelerine parmağını uzatarak diyor ki ana, “Orası Kandil’dir!”. Sesi, HDP’nin grup toplantılarını yaptığı Meclis salonunun duvarlarında yankılanıyor. Fakat gelin görün ki, vicdanlar ya kör ya da kulaklar sağır. Çılgına dönen terör vekilleri küfüre, tehdite yöneliyorlar. Ancak, boşunadır. Biz sadece 500 günün, 500 gecenin tanığıyız. Ya ondan öncesi? Kırk yıldır, Nevruz güzelliğiyle dolanırken kaçırılan çocuklarına gece gündüz yaktıkları tükenmez ağıtlara, hasretlerini anlatan türkülere sığındılar. Yaşanan çok birikti, acı çok birikti.

ZAFER GÜNLERİ YAKLAŞIYOR

On yıllar sonra, ilk kez acılı annelerin, ailelerin sesleri birleşmektedir. Onların güçlü iradeleri dağları, ovaları aşarak ülkemizin dört bir yanında yaşayan evlatları HDP tarafından kaçırılmış bütün analara ulaşmaktadır. Şimdi nöbete duran analar dirliklerinin, birliklerinin gücüyle geleceğin mutluluğunu görüyorlar, derinden kavrıyorlar. Hacire anayla başlayan meydan okumayı, Amentü gibi birbirlerine aktarmaktadırlar. Yoldaş olmakta, bir olmaktadırlar. Anaların iradesi yayıldıkça zafer günleri de yaklaşıyor. Diyarbakır’dan Berlin’e, İzmir’den Hakkari’ye bütün anaların büyüyen nöbet eylemlerinde yanlarındayız, hepsiyle beraberiz, tek parçayız. Zaferi birlikte kucaklayacağız. Diyoruz ki, daha çok bağrı yanan ana nöbete katılsın, yurdumuzu kurtuluşa, tam bağımsızlığa hep birlikte kavuşturalım.

Kurdê Tirk Bira ye, HDPKK xayîntiyê dike!* (Türk Kürt kardeştir, HDPKK kalleştir!)

Sonraki Haber