Kadın kazanırsa Türkiye kazanır
Temmuz 2023 ayı itibariyle, Türkiye’de çalışan kadın sayısının 10 milyonun üzerinde olduğu, oran olarak kadınların iş gücüne katılımının yüzde 36’ya ulaştığı geçen ekim ayında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tarafından açıklanmıştı.
TÜİK verilerine göre de 31 Aralık 2023 itibariyle Türkiye’nin kadın nüfusu, 42,5 milyonun az üstüne ulaşmış. Kız çocuklarının, yani 0-17 yaş aralığındaki Birleşmiş Milletler çocuk tanımına girenlerin sayısı 11 milyon, yaşlı kadın sayısı ise 5 milyon. Şimdi, 15 milyonu çıkarınca çalışma çağındaki kadın sayısının 27,5 milyon civarında olduğunu görüyoruz.
Bu verilere göre demek oluyor ki 17,5 milyon kadın, iş gücü açısından baktığımızda çalışma ve istihdam alanının dışında kalmış bulunuyor. Hiç düşünmüş müydünüz? Bunun nedenlerini sorgulamalı, gerçekle yüzleşmeliyiz.
YEREL YÖNETİMLERDE KADININ ROLÜ
Yerel seçimlerde aday olanların seçilmelerindeki en önemli ölçüt kadın istihdamına, kadının çalışma hayatına katılmasını arttırmaya yönelik ne gibi kalıcı çözümler sunduğu olmalıdır. Kadınlara tanınan çalışma ve yönetme özgürlüğü, önceliği sözde kalmamalı hayata geçirilmelidir.
Başta biz kadınlar olmak üzere, kadınların ev ekonomisine katkıları, çalışma hayatının kendisini geliştirmesine katkısı olması, ailede ve çocuğunu yetiştirirken çalışmanın eğitsel katkısı nedeniyle, hepimiz kadının sosyal ve toplumsal varlığına değer veren belediyecilik anlayışını desteklemeliyiz.
Kim ücretsiz kreş, anaokulu, okullu çocuklara ders çalışma ve hobi merkezlerini plânlıyorsa, o aday kadınların ve çocukların, dolayısıyla ailelerin mutluluğunu, güvenliğini, huzurunu hedefliyor demektir.
Her mahallede çocukların eğitimini, derslerini, korunmasını ve sağlıklı gelişimini sağlayacak bu yapıların olması, çetin ekonomik zorluklar içinde çırpınan çalışan anne ve babaları çok rahatlatacak, ailelere bir nebze de olsa huzur sağlayacaktır.
Kadınlarımıza bu noktada sözüm şudur: Milyonlarca kadınımıza yapılan vaatler her zaman sözde kaldı. Göz boyamaktan, oy avcılığı yapmaktan ileriye gitmedi. Bir türlü hayata geçirilmeyen vaatleri tekrarlayanları, hırlıları hırsızları yolsuzluklara batmışları artık yerel yönetimlere taşımayalım.
VİRA BİSMİLLAH!
Öne çıkalım, kadına gerçek toplumsal, kültürel değerini veren doğru partinin saflarına katılalım. Bunu yapmak çok mu zor? Çok kolay. Yeter ki içine düşürüldüğümüz siyasi hurafelerden, yalanlardan kurtulup gerçekle yüzleşelim.
Bu kara düzen soyguncu gidişata, işgal altındaki siyasi düzlemimize bir kez “Dur!” diyelim. Oy zamanı yüzümüze gülenleri değil, yönetimlere bizi bizden çok “Atatürk gibi” düşünenleri çekip çıkaralım. İş işten geçince bir daha ah vah etmemek için iyice ölçüp biçelim. Milli olanı, Atatürk gibi devrimci olanı seçip çıkalım şu seçim toz dumanından. Vira bismillah! Biliyoruz ki kadının özgürlüğü, mutluluğu, gelişimi kendi vatanında söz sahibi olduğu kadardır. Mutlaka biz kazanacağız. Çünkü, yüreğinde inancı ve cesareti olan sonunda kazanır. Kadın kazanırsa Türkiye kazanır.