Kadın sorunu mu, sütyensiz hayat mı?

Eskişehir Barlar Sokağı'nda bir barın girişinde bulunan sütyen askılığı, sütyensiz eğlenme metaforu gençler için normal karşılanmaya mecbur bırakılsa da, Eskişehir'deki öğrenciler içinde hoş karşılanmıyor.

İstenilen şey ise yeni akım oluşturmak ve şüphesiz bu yolla müşteri çekip, ticari kaygı güderek, cazip hale gelmek.

Bu örnek elbette ilk defa bugün karşımıza çıkmıyor.

Yeni Zelanda'da 1999 yılında, yılbaşına yaklaşırken bir gece, kutlamalara katılmış dört kadın eğlendikleri bardan geç saatte ayrılırlar. Kafanın güzelliğiyle sütyenin fazlalığı kendini daha bir hissettirmiş olacak ki dördü de sütyenlerini çıkararak bir tel örgünün üzerine asarlar. Bunu takip eden günlerde, civardan geçen başka kadınlar rüzgarda sallanan sütyenleri görüp yanlarına kendilerininkini de eklemeye başlarlar.

Anadolu’da kadınlarımızın yaşam şartlarında, çalışma koşullarında sütyen takmaması doğal bir oluşumdur. Kimse de dert etmez bunu. Ya da gidip o kadınlara sorsanız özgürlük nedir diye ilk diyeceği şey sütyen takmamak olmaz mesela. Farklı dertleri, farklı bakış açıları vardır. Kadın bedeni üzerinden özgürlük hesaplamaları yapmazlar. Toprak insanıdırlar.

Gelin gerçek sorunlarımızı tartışalım, gündemimizde onlara yer açalım, ülkemizi nasıl yöneteceğimizi, bilimde üretimde, sanatta, eğitimde ve daha başka dallarda yükselen kadınların yaptıklarını ve yapacaklarını anlatalım.

Ülkemizde bu örneklerin normalleştirilmesine ve sahiplenilmesine karşı mücadele edelim. Kadınların sorunuymus gibi yansıtılması algısına karşı çıkalım. Modernlik kavramını aşırı ve uç eylemlere bırakmayalım. Ticari liyakatin yanlış şekilde kullanılmasına yetkililerce gençlik mekanlarında gerekli denetimlerin sağlanmasını önerelim.

Sonraki Haber