Kadının güvencesi Milli Egemenliğimiz 101 yaşında
23 Nisan'ın 'Balonlu Çocuk Bayramı' olmanın ötesinde Milli Egemenlik Günü olduğunu çocuklarımıza her zaman anlatacağız. Milli egemenliğin ezeli ve ebedi bekçisi kadınlar olarak milletimizin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarız.
Cumhuriyet Devrimimizi hazırlayan İkinci Meşrutiyet’in yarattığı özgürlük ortamı, kadının eşitliğine ve toplumun çağdaş uygarlığına açılan yoldur.
İmparatorluk dağılırken, vatanın mücadeleci cesur kadınları aydınıyla, köylüsüyle, eşrafıyla, marabasıyla, giderek fiili işgallerin ve savaşların ortasında kendilerinin nasıl ayaklar altında kalacakları gerçeğini apaçık görüyorlardı.
O nedenle, kurtuluş mücadelesinde kadınlar, Birinci Dünya Savaşı başlayınca, 1918 yılına kadar zorunlu olarak bazı memurlukları üstlendiler. Böylece çalışma yaşamına dahil olup toplumsal sorumluluk aldılar.
ÖNCE ÖNCÜ ÖRGÜTLENME
1919 yılı sonlarında, Sivas’ta bir araya gelen öncü kadınlar hemen örgütlenmeye giriştiler ve Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’ni kurdular. 28 Kasım 1919’da ‘Anadolu Kadınları Müdafaa-i Nisvan Cemiyeti Efrâdı’ olarak padişaha telgraf çektiler, yurdumuza ve milletimize karşı yapılan haksızlıkların düzeltilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmasını istediler.
24 Aralık 1919’da, Melek Reşit ve Şefika Kemal, Kilis’te Fransız tabur komutanının yayınladığı sert bildiri üzerine Sadrazama ve Dahiliye Nezareti’ne, bu vahşice davranışa engel olunmasını isteyen, yoksa ister istemez ulusal görevin yapılması zorunda kalınacağını bildiren telgraflar çektiler.
MİLLİ MÜCADELE YÜKSELİYOR
Aynı gün, yine Melek Reşit ve Şefika Kemal, Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya devletlerinin İstanbul temsilcilerine, Kilis’teki Fransız işgal kuvvetleri komutanının davranışını protesto eden telgraflar yolladılar.
Cemiyet, 8 Ocak 1920’de, kimi İstanbul gazetelerinde zararlı yazılara son verilmesi için Osmanlı Matbuat Cemiyeti’ne de telgraf gönderdi. Cemiyet başkanı Melek Reşit, 8 Ocak’ta Halide Edip’e çektikleri bir telgrafta, cemiyetin yapmak istediği bazı girişimler için düşüncelerini sorup yardımını istedi.
İki yüz bin kişinin katıldığı Sultanahmet Mitingi’nde Halide Edip, kürsüden şu yemini ettirir: “Türkiye’nin istiklal ve hayat hakkını alacağı güne kadar hiçbir korku, hiçbir meşakkatin önünden kaçmayacağız. Yedi yüz senelik tarihin ağlayan minareleri altında yemin ediniz!”
Ardından, Erzurum İslam Kadınları, İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilerine ve Amerika ayanına protesto telgrafları çektiler.
KADINLAR GÖREV BAŞINDA
Şükûfe Nihal, ‘Yalnız Dönüyorum’ adlı kitabında işgali anlatır: “İstanbul'u artık resmen işgal altına alan kuvvetler, o gece Darülfünun'a da girmişlerdi. Salonlarda, koridorlarda dolaşan kara derili, Hint askerler (...) 'sizi böyle keseceğiz, sizi böyle vuracağız' der gibi işaretler yapıyorlar, korkunç korkunç sırıtıyorlardı.”
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Nisvan Cemiyeti, 17 Ocak 1920’de Fransız Cumhurbaşkanı Poincare’nin eşine, Amerika Cumhurbaşkanı Vilson’un eşine, Amerikan senato üyelerine, 21 Şubat 1920 tarihinde İstanbul’da yeniden toplanan Mebuslar ve Ayan meclislerine, kararlılık bildiren telgraflar çektiler.
Kadınlar, mücadelenin bütün boyutlarında görev başındadır.
MİLLİ MEDYAYA ADIM ADIM
Yunus Nadi, Halide Edip’le milli mücadelenin duyurulmasının en etkili yolunu konuşurken, Ajans fikri doğar. Anadolu Ajansı, Halide Edip’in önerdiği isimlerdendir. Mustafa Kemal Paşa derhal onaylar ve 6 Nisan 1920 günü, milli mücadelenin haber kanalı Anadolu Ajansı’nın kuruluşunu bütün kolordulara, vilayetlere, Heyeti Temsiliyelere duyurur.
Kuvay-i Milliye’ler örgütlenmeye başladığında Fatma Seher’ler, Şerife bacı, Gördesli Makbule, Onbaşı Halide Edip, Çete Emir Ayşe, Adana’lı Kamacı Fatma’lar ve binlercesi aynı hedefe doğru harekete geçtiler.
MİLLİ DEVRİM KADININ ÖZGÜRLÜK DEVRİMİ
23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, 66 seçim bölgesinden 337 temsilci katılımıyla gerçekleşir. Meclis bir “Kurucu Meclis” karakterindedir, devrim meclisidir. O gün, Milli Mücadelemizde tam bağımsız bir devlet olmanın ilk adımı atılır. Millet Meclisi’nin açılması Türk Devrimi’nin, aynı zamanda Kadının Özgürlük Devriminin başlangıcıdır.
23 Nisan 1920 Cuma günü, kadın erkek, genç yaşlı o gün en iyi kıyafetleriyle açılışa katıldılar. Artık fiilen ‘Egemenlik Milletindir’. “En büyük bayram bu bayram, herkese kutlu olsun!” müjdeli sözleri dört bir yanda çınladı.
Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip de, o yıl 'Andımız'ı kaleme aldı. Çocuklar onu bugünlere kadar her sabah okudular. Savaştan çıkan milletin yetim ve öksüzlerini sahiplenmesi, bir bayram coşkusu ile taçlandırılmış oldu.
ÇOCUKLAR BAĞIMSIZLIĞIN SİMGESİ
1978 yılında, TBMM'de kutlamalara çocuklar katıldı. UNESCO, 1979 yılını "Dünya Çocuk Yılı" ilan etti. 23 Nisan 1979 günü TRT 'Uluslararası Çocuk Şenliği' düzenledi. Dünyanın birçok ülkesinden gelen çocuklar, Ankara'da 23 Nisan’ı çocuk bayramı olarak kutladılar.
23 Nisan 1980’de, bütün illerden gelen çocuklar 'Çocuk Parlamentosu'oluşturdu. 12 Eylül 1981’den itibaren, 23 Nisan ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' adıyla resmileştirildi. Bu bayramın “Balonlu Çocuk Bayramı” olmanın ötesinde Milli Egemenlik Günü olduğunu çocuklarımıza her zaman anlatacağız.
Milli Egemenliğin ezeli ve ebedi bekçisi kadınlar olarak, milletimizin ve çocuklarımızın 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI kutlu olsun.