'Kadınlar omuz omuza emperyalizmin elini kıracak': Gücümüzü üreterek hakkımızı örgütlenerek kazanacağız
Zirvede kadının üretimdeki yeri ve örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekildi. Sorunların ortaya konduğu, çözümlerin birlikte üretildiği toplantıda kadınlar; yüzyıl önce olduğu gibi bugün de emperyalizmin elini omuz omuza kıracaklarına söz verdiler.
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) tarafından düzenlenen “Üretim ve İstihdamda İşçi Kadınlar Zirvesi”nin dördüncü toplantısı önceki gün Bursa’da yapıldı. Toplantıda CKD ve sendika yöneticileri örgütlü mücadelenin önemine dikkat çektiler. Zirvelerin hedefinin kadınların sorunlarını öğrenmek ve çözümü birlikte üretmek olarak tanımladılar. Konuşmalarda eve hapsedilen kadınlar değil, gücünü üretmekten alan kadınlar olmayı tercih ettiklerini de vurguladılar. Kadının özgürlüğünün üretimden geçtiğine inandıklarını da söyleyen kadınlar, Kuvâ-yi Milliye kadınlarının çağdaş mirasçıları olduklarını belirttiler. Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de emperyalizmin elini omuz omuza kıracaklarına söz verdiler.
CKD Osmangazi Şubesi öncülüğünde, Türk-İş’e bağlı TEKSİF Sendikası’nın konferans salonunda yapılan toplantıda; Petrol-İş Sendikası, Tekgıda-İş Sendikası ve TEKSİF üyesi kadın çalışanlar da yer aldı. Toplantıdaki konuşmacılar özetle şunları kaydetti:
‘ÇÜRÜMÜŞ İDEOLOJİNİN KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ’
- CKD GYK Üyesi Zeynep Ses:
Kadının özgürlüğünün üretimden geçtiğine inanmaktayım. Biz Kuvâ-yi Milliye kadınlarının çağdaş mirasçılarıyız. Mutfağa hapsedilen, televizyon kanallarında hayatları deşifre edilip hırpalanan kadın değil, gücünü üretmekten alan özgüvenli kadınlar olmayı ve buna bağlı olarak geleceğin güvencesini, sağlıklı aile ortamını hedefliyoruz. Kadınlar birlikte güçlenecek, Cumhuriyet böyle kuruldu bugün de böyle olacak. Kadınlar iş dünyasında da hak ettiğini alacak, kanun önünde eşitiz bunu biliyoruz ama pratikte böyle olmadığını görüyoruz. Bu zirveler ile hedefimiz katılan her konuşmacıya söz hakkı vermek derdini öğrenmek ve çözümü birlikte üretmek.
‘VATAN VE EMEK MÜCADELESİ OMUZ OMUZA YÜRÜR’
- Eski Türkiye Gençlik Birliği (TGB)Genel Başkanı ve Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Yönetim Kurulu Üyesi Dilek Çınar:
Ben emekçi bir ailenin çocuğuyum ve çoğu emekçi ailenin çocuğu gibi ben de üniversiteye başlamadan iş hayatına atıldım, bir gıda firmasında mutfakta çalışmaya başladım. Hamur açmaktan kollarım morarırdı ama ben gençtim, birlikte çalıştığım işçiler benim gibi değildi. Evde çocukları vardı, onlara bakarlardı. İzin günlerinde bile çalışırlardı. İşçi kadınların bu durumunu gördüm ve bu eşitsizlik ile mücadele etmeye o yıllarda karar verdim ve süreç benim için TGB başkanlığına kadar çıktı. Vatan mücadelesi ve emek mücadelesi omuz omuza yürür. Nasıl yüzyıl önce emperyalizmin elini omuz omuza kırdıysak bugün de bunu birlikte yapacağız. Yarınımız aydınlık, hepimize kolay gelsin.
‘İNSAN OLMAK SADECE ÇALIŞMAK DEĞİLMİŞ’
- Tekgıda-İş Sendikası Üyesi Aytek Geben:
Ben 24 yıldır aynı fabrikada çalışıyorum ama Tekgıda-İş Sendikası bize haklarımızı öğretene kadar hiçbir şey bilmediğimizi öğrendik. İnsan olmak sadece çalışmak değilmiş, haklarını bilmeden çalışmak, çalışmak değilmiş. Sendikalı olmak işyerimize ihanet değilmiş bunu da öğrendik.
‘ÇALIŞAN OLARAK HAKLARIMIZIN VARLIĞINDAN HABERSİZDİK’
- Petrol-İş Sendikası Üyesi Hatice Yalçın:
Sendikasız bir yerde 4 sene çalıştım, daha sonra oradan ayrılıp başka bir yere geçtiğimde mola denilen şeyi öğrendim. Çalışan olarak haklarımızın varlığından habersizdik. Kadın istihdamı maalesef istenilen seviyede değil, kadın işi erkek işi gibi bir ayrım var. Bu durum kadınlarımızın kariyer hayatını olumsuz yönde etkiliyor.
‘ÖRGÜTLÜ MÜCADELE HAKLARIMI ÖĞRETTİ’
- TEKSİF Üyesi Serap Tüzün Yumuşak:
Çocuğuma bakmak için vardiyamda değişiklik istedim kabul edilmedi ve üç buçuk sene boyunca çocuğumu fabrikaya götürüp getirmek zorunda kaldım. İşverenimiz istediğini yapardı. Örgütlü mücadele bana haklarımı öğretti. Kıdem tazminatını öğretti. Sendikalı olurken 170 gün mücadele ettik. İkna odaları kuruldu, arkadaşlarımız işten çıkarıldı. Ben pes etmedim, pazarlık yapmadım. Yarının gençlerini bizler büyütüyoruz. Her alanda kadınların olması şart. Eğer biz varsak o işletme var.
‘KADININ AŞAĞILAMASININ KARŞISINDAYIZ’
- Türkiye Sanatçılar Birliği Bursa Temsilcisi Günay Arda:
Ben bir medyacıyım ve kadınların en çok aşağılandığı yer medyadır. Bir kanalın para kazanması uğruna yapılır bu. Türkiye Sanatçılar Birliği olarak kadının aşağılamasının karşısındayız, o programları çocuklarımız da izliyor yani geleceğimiz izliyor. Bu aşağılayıcı algıyı birlikte yıkacağız.
ANKARA SESİMİZİ DUYMADI SİZ DUYDUNUZ
- Hürriyet Köylüsü Şerife Güler:
Dedelerimizin 12 bin dönüm yer almıştı Karacabey’de. 6 bin dönümünü köye gelir olsun diye üretim arazisi olarak bıraktı. Ben 9 yaşında başladım çalışmaya, bu toprakları biz alnımızın teriyle ödedik. Şimdi bizim bu yerlerimizi Karacabey Belediyesi satıyor. Neden biz üretmeyelim, neden dışarıdan alalım yağımızı... Köyümüzü talan ettiler, bize soran yok. 201 hanenin dedeleri mezarında rahat uyuyamıyor. Hakkımızı helal etmiyoruz. Ankara bizim sesimizi duymadı. Siz bizim sesimiz oldunuz, sağ olun.
‘TÜRKİYE'DE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ORANI YÜZDE 7’
- TEKSİF Bursa Şube Başkanı Nihat Şeker:
Yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu bilmeliyiz. Özellikle kadın kardeşlerimiz çalıştığı fabrikalarda örgütlenmeye çalışıyoruz. Örgütlenmek polisle çatışmak falan değildir. Burada müzakere yapıp meclise taşıyoruz biz. Örgütlü olduğumuz yerlerde toplu iş sözleşmesini diretiyoruz. Türkiye'de toplu iş sözleşmesi oranı yüzde 7 ne yazık ki. Bir fabrikanın önünde çadır gördüğünüz zaman hiçbir şey yapamıyorsanız gidin bir çay için. Örgütlü olmazsak kırılırız.