Kadınların birincil talebi hakça çalışabilmek
Kadınlar, seçim kulvarındaki siyasi partilerden ne bekliyor? Metal iş kolundan bir sendikacıya, yerel basından bir gazeteciye ve gıda iş kolundan bir işçiye sorduk.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimine doğru giderken, farklı kesimden kadınlara, seçim kulvarındaki siyasi partilerden ne beklediklerini sorduk. Türk Metal Sendikası Bursa Şube Başkanı Selda Tekman, Bursa’da yerel basında gazeteci olarak çalışan Asuman Kurt Öge, gıda iş kolu (Banvit Piliç) işçisi Emine Yüksel’in görüşleri ve talepleri şöyle:
‘ŞİDDET ÖNLENSİN EŞİT ŞARTLARDA ÇALIŞALIM’
Türk Metal Sendikası Bursa Şube Başkanı Selda Tekman: Benim bireysel beklentim, kadınların ve çocukların değerli olduğunu hissetmek ve görmek. Kadınlara verilen değerin hissedilmesi, onun da ötesinde kadın cinayetlerinde adaletin olmadığı bir ülkede, gerçek adalet beklenemez. Birçok kadın öldürülüyor, şiddete maruz kalıyor ve bir türlü önlenemiyor. Benim beklentim bu güzel ülkede değer veriyor gibi yapmadan, gerçekten değer verildiğini görmek. Kim gelirse gelsin bu ülkenin başına, kadının toplumsal hayatta gereken yere gelmesi önemli olan.
Kadınların yönetim kadrolarına kotalarla değil gerçekten hak edenlerin liyakatle gelmesini isteriz. Nüfusun yarısının kadın olduğunu düşünürsek, her alanda eşit şartlarda yer almasını istiyorum ve oyumu verirken de bunu düşünerek vereceğim. Ben bu ülkede umutlarımı yitirmek yerine, inşallah 14 Mayıs’tan sonra bir şeylerin değiştirilmesi için harekete geçildiğini görmek istiyorum.
Çalışma hayatında kadınların hâlâ eşit şartlarda çalışmadığını görüyorum. Bu zamanda kadınlara verilen değersizlik hissini kabul edemiyorum.
‘ÇOCUK BAKIMI İÇİN DEVLET DESTEK OLMALI’
Gazeteci Asuman Kurt Öge: Yaşadığımız yüzyılda bile ataerkil yapının hakimiyetinden kaynaklanan kadın erkek eşitsizliği önemli bir sorun. Kadınların iş hayatında daha fazla yer almasından söz etsek de, işlerin kadın işi-erkek işi diye ayrıldığını görüyoruz. İşe 1-0 yenik başlıyoruz! Özellikle basın sektöründe kadınların yaşadığı sorunlar, bu mesleğin sürekli uzun yıllar yapılmasını zorlaştırıyor. Hep bir var olma mücadelesi veriyor kadınlar. Yerel basında iş başvurularında, öncelik erkeklere verilirken, gerekçe olarak düzensiz çalışma saatleri gösteriliyor.
Ayrıca, her yerde olduğu gibi kadınların annelik vasfı, işleri aksatacağı, işi yapamayacağı ön yargısına neden oluyor. Maalesef bunu, bu sektörde kısa zamanda aşmak mümkün görünmüyor. Kadın gazeteciler anne olduklarında ‘evinde oturup, çocuğuna bakma’ baskısı ile karşılaşıyor. Bu nedenle işini çok sevdiği halde bırakmak zorunda kalan birçok meslektaşımız var.
İletişim fakültelerinden, gazetecilikten mezun olan kadınlar, muhtemelen iş bulma konusunda zorluk yaşarken, bir basın kuruluşunda çalışan kadınlar tüm kadınlar gibi çocuk bakımının tek sorumlusu görülerek tercih edilme konusunda da 1-0 geriden başlıyor.
Bu noktada toplumun ilerlemesi için, Büyük önder Atatürk’ün dediği gibi “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” sözleri bu günlerin özetidir. O nedenle, kadınların çalışma hayatını sürdürebilmesi için çocuklar sadece annenin ve ailenin değil, toplumun ve devletin de sorumluluğunda olmalıdır.
‘ÇALIŞMA ORTAMINDA BASKILAR KALKSIN’
Gıda iş kolu işçisi Emine Yüksel: Seçimlerden kadın işçilerin beklentisi; özgür çalışma ortamı. Ruhsal baskı (mobing), taciz, ötekileştirme ortadan kalksın istiyorlar.
Emeklilik yaşı konusunda kadınlar ‘ayrıcalık’ istiyor. Çünkü kadın sadece fabrikada, işte değil evde de çalışıyor. Ev halkının, özellikle de eşinin ev işlerine katkısı olmadığından iki kez çalışıp, yorulup yıpranıyor.
Ücretli doğum izninin uzatılmasını, çocuk bakım evleri ile ilgili; sadece belli sayıda kadın çalışan iş yerlerinde kreş değil, sayıya bağlı olmaksızın çocuk bakım sorununun çözülmesini istiyor.
Doğum yapan kadın ve çocuklu kadın, ev ile iş arasında sıkışıp kalmak istemiyor. Aynı zamanda sosyal ve toplumsal hayatın içinde de olmak istiyor. Sendikal mücadelelerinde, kadın hakları mücadelesinde işçi kadınlar ön planda olmak istiyor.
Fakat kimi babasının, kimi eşinin baskısından dolayı, suspus oturmak zorunda kalıyor. Bunları aşmak için Türkiye Cumhuriyeti devletinin, gerekli yasal düzenlemeler yaparak ve denetleyerek, eğitimi, toplumsal alanı buna uygun şekillendirmesi gerekiyor.
Kadınlar, kadın ve çocuklarla ilgili politikaların geliştirilerek ilerletilmesini istiyor. Kadınlar yaşamak, nefes almak istiyor.