İçimizdeki yankı ahlakçıdır
Farkhunda’nın acı hikâyesini dile getirirken onun üzerinden alt metinde tüm kadınların yaşamış olduğu baskılara atıfta bulunur.
Kadir Beyter, İçimizdeki Yankı” adlı kitabında, “Yazarı ahlaki açıklama hâline getiren şey yargılaması değil insani değerler ve toplumsal sorunlarla ilgilenmesidir.” 2022 yılında Yol Akademi Yayınevi tarafından yayımlanan ve ismiyle dikkat çeken “İçimizdeki Yankı” adlı eserin yazarı Kadir Beyter, eserini şöyle tanımlıyor: ”Ardipethecus’tan, Göbeklitepe’nin keşfine, Farkhunda’nın katledildiği Afganistan’dan, günümüz Türkiye’sine uzanan bir yolculuğun hikâyesi.” Beyter’le kitabını konuştuk.
-
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. “Görülen Geçmiş Zamanın Metni” adlı şiirim, Eceabat Belediyesinin 2022 yılında düzenlemiş olduğu Ece Ayhan 2022 Ulusal Öykü ve Şiir Yarışması’nda, Seçki’de Yayımlamaya Değer Şiir Ödülü’nü kazandı. İçimizdeki Yankı adlı dosyam, 2022 Yol Akademi Roman Öykü ve Şiir Yarışmaları’nda dereceye girerek Yol Akademi Yayınevi tarafından yayımlandı.
-
Kitabınızın adı İçimizdeki Yankı. Peki, içimizdekiler nedir ve nedir yankılanan?
Bireyin hemen hemen her alanda sömürüldüğü geleceksizliğin, güvencesizliğin ve şiddetin toplumun her alanına sirayet ettiği bu Çağ’da, susturulmuş büyük çoğunluğun iç sesidir içimizdeki yankı. Sesimiz henüz yaşamsal alanda kendine yer bulabilmiş değil. Bu yüzden yankı, tepkisiz kalan toplumun sessiz çığlığı olarak yorumlanabilir. Burada bireysel ve toplumsal olan bir aradadır. Yankı; bazen arınma, kaçış, iç konuşma bazen de sorgulama ve cevap arama biçimidir.
-
Görülen Geçmiş Zamanın Metni’nde “Kelimenin esaretini serbest kıldım bendimde” diyorsunuz. Ne oldu da bu esareti sonlandırmak istediniz?
Ego alanından gelen her şey dirençtir, diyor Freud. Bu yüzden bir kişinin neye, nasıl direndiğini anlarsak ne istediğini ve neyi bastırdığını da anlarız. Geçmişle, çocuklukla bir hesaplaşma niteliği taşıyor bu metin. Sözcüklerin dış dünyadaki verili anlamların içinde sıkışıp kalması, özneyi otosansüre zorluyor. Buradaki sansür, politik değil psikolojiktir. Bu sebeple sözcüklerin esaretini sonlandırmak istedim.
-
Kitabınızın adını aldığı bölüm “İçimizdeki Yankı” kısmında bir mahkeme salonunun içinde buluyoruz kendimizi. Mahkeme salonunda yargılayan ve yargılanan kimlerdir, neden böyle bir salon kurmaya ihtiyaç duydunuz?
6 bölümden oluşan bu kurguda, her bölüm farklı bir konudan oluşsa da tema ortak: “Doğanın mucizesi olan ilk insandan, doğayı parçalayan, kendini tüketen Sapiens’in trajedisi.” Sanıklar, tanıklar, bilirkişi ve içimizdeki yankı mahkeme salonundaki kişilerdir. Salonda bazen sesler yükselirken, bazen sessizlik, bazen de bir iç döküş yankılanır. Sanıklar bazen suçlu bazen mağdur. Tanıklar bazen taraf bazen tarafsızdır. İçimizdeki yankı ise iç ses ve arınmadır. Bu yüzden yankı, ahlakçıdır. Onu ahlaki açıklama hâline getiren şey yargılaması değil insani değerler ve toplumsal sorunlarla ilgilenmesidir. Özetle çağımız insanının ahlaki yozlaşmasıdır anlatılan.
SORUN ORTAK: KADIN KIYIMI
-
“Uygarlığın yolunda mavi bir kadın olan Farkhunda” kadın cinayetlerine karşı bir tepki midir?
Elbette. Bu metin Farkhunda’nın acı hikâyesini dile getirirken onun üzerinden alt metinde tüm kadınların yaşamış olduğu baskılara atıfta bulunur.Mekânı, zamanı ve biçimi değişse de sorun ortak: Kadın kıyımı. Farkhunda; aydınlık, umut ve toplumsal cinsiyet eşitliği için bir varoluş mücadelesidir. Uygarlığı Fa rkhunda gibi direnen kadınlar inşa edecektir. Bizlere düşen ise süresiz bir taş atmak bu sisteme.