Kahraman Kadınlar Meclis’e!
İki kolunu iki yana açtı kadın. Yemenisinin altındaki alnı terli, elleri nasırlı: “Şehit verdik iki gün önce. Siz askere kurşun sıkanlardan değilsiniz.
Vatanseversiniz. Hanemize hoş geldiniz.” dedi. İki askerimizin şehadetinden dolayı başsağlığı diledik; biri yeğeni, diğeri onun arkadaşı... Uzun uzun konuştuk. Dört kadın ile bir genç kızımızdan söz aldık.
Kadınlar öylesine dertli ki, elime iki elleriyle sarılıyorlar. İçlerini döke döke bitiremiyorlar. En önemli başlık, bölgede işsiz gençlerinin uyuşturucuya kapılmış olmalarıydı. Buna sıkı ve köklü önlemler almanın kararlı, cesur bir milli iktidarda mümkün olabileceğini anlatıyorlar. Sabırla ve zaman zaman sarılarak, gözlerinin içine bakarak, kederlerine ortak olarak dinliyoruz.
“Bizler kadın kahramanlarız” dedik, “Şerife Bacıların, Gördesli Makbulelerin, Nezahat Onbaşıların soyundanız. Onlar gibi gözü pek, cesur ve kararlıyız. Evlatlarımızı kurda, kuşa, uyuşturucuya, cinsiyet bozma tuzaklarına, işsizliğe, eğitimsizliğe kurban etmeyeceğiz. Oyunuza talibiz.”
Sözlerimiz karşılık buluyor: “Cumhurbaşkanlığı seçiminde gönlünüzdekini tercih edebilirsiniz. Milletvekilliği seçiminde, Türkiye’nin milli birliği ve bütünlüğü için, Meclisimizde terör partilerinin gücünün kalmaması, ABD’ye sırtını dayayanların vatanımızı bölüp parçalamaması için, oylarınızı Vatan Partisi’ne istiyoruz. Mührü Başaklı Yıldıza vurmanızı diliyoruz. Zorlukların hepsini birlikte ve tamamen aşalım.”
Kapısuyu köyünde Kadir Jöntürk’ün bakkaliyesinin önünden geçiyoruz. Türk bayrağı asılı bir çardağın altında oturan aileye topluca uğradığımızda “Al bayrağımızın gölgesinde oturan ailemize selam olsun” deyip bayrağı öptüğümde, “Allah’ına kurban senin, gelip oturun, gız gayfe yap çabuk” diye baba seslendi kızına.
Sular içildi, kahveler geldi. Ağız, dil, yürek, vicdan birliğimizle kucaklaşıp ayrıldık bilinçli anamız ve kızlarıyla. Az önceki komşu kadın peşimizi bırakmamış, yamacımızda usulca oturmuştu. Epeyce lafladık. Dualarını ve sözlerini aldık. Mutlandık.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde herkes hemen hemen kararını vermiş. Mehmetçiğe kurşun sıkanların, onları kollayıp gözetenlerin buralarda pek şansı yok. Sözde solun ve başkalarının çok az kaldıkları köylerde saatlerce dolaştığımızı köy halkından duyuyoruz.
Depremzede milletimizi borçlandırarak ev sahibi yapmak hiç akılcı bir çözüm olarak görünmüyor. Hemen her şeyini yitirmiş insanların yaralarını sarmak demek, onların yıkılan ve dağılan yuvalarını, Devlet olmanın yüceliğiyle, istediklerinden âlâ biçimde yerine koyabilmektir. Aksi halde, elli yaşındaki kadınlar, 60’larındaki erkekler, nice gençler “İş! İş!” diye çırpınırken, onların borçlandırılmalarından daha trajik bir uygulama olamaz.
Ellerini tuttuğumuz bütün kadınlara, Milletimizin sorunlarına hakîm iradenin Vatan Partisi’nin kadın milletvekili adaylarında olduğunu, Vatan Partisi’nin kahraman kadınlarının neler başardığını bir bir aktardık. Hız kesmiyoruz, Haydi, Kahraman Kadınlar Meclise!