KAHRAMANLARA ADANAN FİLM: 49
Halil Yiğit Gök kaleme aldı. "Kahramanlara adanan film: 49"
Türkiye 2014 yılından itibaren vatan savaşı sürecine girdi. Amerikan emperyalizmi başta olmak üzere Batılı güçlerle girilen mücadelenin taşeron aktörlerinden biri de terör örgütleri oldu.
2014 yılında DEAŞ tarafından Musul Başkonsolosluğu’na yapılan saldırı vatan savaşının önemli olaylarından biriydi. 49 Filmi ismini Musul baskınında rehin alınan Türk vatandaşlarının sayısından aldı. Film, MİT Başkanlığının gerçekleştirdiği başarılı operasyonu konu edindi. Genel olarak olumlu bir film olmasına karşın çeşitli hataları da içinde barındırdı.
SAVAŞANLARIN YÜZÜĞÜNDE ATATÜRK VAR
Ekrem Başkan dikkat çekici bir karakterdi. MİT Başkanlığının oyun kurucu rolünü üstlenen kişi olarak karşımıza çıktı. Türkiye’nin devlet aklını temsil etti.
Operasyon yönetilirken, Ekrem başkanın takmış olduğu yüzüğe yakın kadraj yapıldı. Yüzükte Atatürk silueti olduğu görüldü. Bu vurgu çok önemliydi. Savaşan güvenlik güçlerinin hangi tarihi mirasa sırtını yasladığını ve Türk devletini hangi motivasyonla koruduğuna işaret ediyordu. İnce detaylar filmin içine ustalıkla yerleştirilmişti. 49, Atatürk vurguları yaparak farklı bir bakışa sahip olduğunu hissettirdi.
DEAŞ MİLİTANLARININ KOD ADLARI
Filmin izleyicide bıraktığı bir diğer olumlu yan ise, DEAŞ militanlarının kod adı olmasıydı. Pek çoğu Avrupa ülkelerinden gelen kiralık teröristlerdi. Hemen hepsi örgütün kendilerine verdiği isimleri kullanıyordu. Geçmişlerini bırakarak geldiklerini iddia ediyorlardı.
Burada verilen asıl mesaj, DEAŞ’ın Müslüman olamayacağıydı. Film, kendilerini dinsel bir maske altında gizlediklerini yalın bir anlatımla gösterdi. Yabancı teröristler gerçeğine parmak bastı.
NATO’NUN İSMİ GEÇMEDİ
Saldırıyı yapan DEAŞ yöneticisi Ebu Ferec karakteri anlatılırken, Körfez savaşı ve bölgeye gerçekleştirilen müdahaleden bahsedildi. Ancak bölgeye müdahale eden kuvvetin NATO olduğu belirtilmedi. Bu durum siyaseten büyük bir hataydı. DEAŞ, ABD’nin emperyalist senaryolarının bir ürünüydü ve Türkiye’yi ABD planları kapsamında hedef almıştı.
Filmin vizyona girdiği ve çekildiği tarihte NATO tartışmaları gündemdeydi. Türkiye’de aktif şekilde NATO’dan çıkalım kampanyası yürütülüyordu. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya giriş sürecinde yaşanan tartışmalar söz konusuydu. NATO’nun terör örgütlerine verdiği destek Türk milleti tarafından tepkiyle karşılanıyordu.
Musul baskınının ardından yaşanan süreçte DEAŞ’ın, YPG/PKK’ya alan açmak için ABD tarafından kurulan taşeron bir terör örgütü olduğu herkes tarafından kabul edildi. Dolayısıyla karşımızda DEAŞ yoktu. DEAŞ, Irak ordusundan ayrılan bir grup askerin bölgesel tepkisi de olamazdı.
Türkiye’nin kaderini etkileyebilecek bir olayda ABD’nin es geçilmesi gerçeğe aykırıydı.
SİYASİ VURGU NEREDEYSE YOKTU
Filmin önemli bir eksikliği başlangıcından itibaren göze çarptı. Siyasi vurgu yok denecek kadar azdı. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” öğüdü ham bir ara replik olarak verilmişti. Ayrıca Türkiye’nin terör örgütlerini devlet olarak tanımayacağı ilkesi operasyon planlamasının arasında kısacık bir cümle olarak geçiyordu. Oysa bu durum harekatlarımızın temel sebebiydi. Suriye ve Irak harekatları sınırlarımızda terör devletlerine izin vermemek için gerçekleştirilmişti.
Bu vurguların ayrıca verilmesi önemliydi. Güvenlik güçlerinin, operasyon düzenlerken hangi motivasyonla savaştığı da muğlak kaldı. MİT mensuplarımız adeta makine gibiydi. Rehin alınan küçük kız çocuğuna yapılan vurgular yetersizdi. Operasyon sahnelerinde Türk bayrağı, Atatürk gibi milli değerlerimizin daha fazla yansıtılması filmin inandırıcılığını artırabilirdi.
ETKİLEYİCİ SON
Rehinelerin kurtarılmasıyla biten film, milli duygulara dokunan bir son yaptı. Göndere çekilen Türk bayrağını ve şehitlerimizin hatırasını anlatan sahneleri ayrıca güzeldi. Türk vatanının nasıl ayakta kaldığını bizlere bir kez daha hatırlattı. Duygusal bir son yapılırken, yayınlanan bitiş mesajı çok anlamlıydı.
Filmin bitiş mesajında “Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını koruyan kahramanlara adanmıştır” ifadesi yer aldı. Türk vatanını savunanlara moral vermeyi ihmal etmedi.
SÖZDE SANATÇILARA MESAJ
Kültür alanında hemen her gün vatansızlığın tartışıldığı günlerden geçiyoruz. Türk kelimesinin dahi alerji yarattığı tiplerin sanatçı olarak topluma lanse ettirildiği bu zamanlarda 49 önemli bir yapım oldu.
Türk güvenlik güçlerinin mücadelesini beyaz perdeye taşıdı. Liberalleri tarumar edecek bir şekilde Türk milletinin kahraman askerlerine hikayesini armağan etti. Bu bile 49 filminin övülmesi için yeterlidir. Eksiklerin vurgulanması dostça bir eleştiridir. Daha iyilerini yapılması için duyulan özlem adına yazılmıştır. Milli yapımların beyaz perdeye aktarılması için daha çok çaba sarf etmek gerekir. Filmin sonunda yayınlanan mesaj, sözde sanatçılara ders niteliğindedir.
Türk sanatında vatan savaşı külliyatını oluşturmak hepimizin görevidir. Bizden de kahraman Türk askerine, Türk polisine, Türk istihbaratçılarına selam olsun. Türk vatanı uğruna canını veren şehitlerimizi kalbimizde kurşun gibi saklıyoruz.
49, CNP Film'in yapımını üstlendiği, yönetmenliğini Hakan İnan'ın yaptığı, başrollerinde İsmail Hacıoğlu, Hande Doğandemir ve Kerem Alışık'ın yer aldığı dram ve aksiyon türündeki Türk yapımı sinema filmi.
Oyuncular ve Karakterler:
İsmail Hacıoğlu - Oğuz
Hande Doğandemir - Sahra
Kerem Alışık - Ekrem Başkan
Sinan Tuzcu - Ebu Ferec
Hasan Küçükçetin - Kasap
Doğukan Polat - Zeki