Kahramanmaraş katliamı ve çıkarılacak dersler

‘Maraş katliamı; bir Alevi-Sünni çatışması değildir. Bir sağ-sol çatışması da değildir. Devletin Kürtleri ve Alevileri kırımı hiç değildir. Yukarıdaki üç yalan, kontrgerilla tarafından darbe tezgâhlamak amacıyla kitlelerin harekete geçirilmesinde kullanılan yalan propagandadır.’

22 Aralık 1978, Cuma. O gün, bir gün önce arkalarından ateş edilerek şehit edilen Kahramanmaraş Endüstri Meslek Okulu mensubu Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu öğretmenlerimiz, cenaze namazları kılınmak üzere Ulu Camiî’ye götürülüyordu.

Türk bayraklarına sarılı, omuzlarda taşınan cenazelere ve korteje çevre binalardan, kaleden binlerce insan taş atmaya ve saldırmaya başladı. “Komünistlerin namazı kılınmaz!”, “Komünistler Moskova’ya!” sloganları eşliğinde adeta büyük bir katliam planlanmıştı. İnsanlar; “Koministler Ulu Camiî’yi yakıyor!” yalanlarıyla kışkırtılmış ve oraya toplanmıştı.

Saldırının şiddeti dayanılmazdı. Cenazeler, tabutlar yere bırakılmış ve Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile Jandarma, konvoydakileri gerisin geri Yörükselim Mahallesi’ne çok büyük çatışmalar sonucu koruyarak ulaştırmış ve saldırganlardan kurtarmıştı.

Cumartesi erken saatlerden itibaren başlarında saldırganları sevk ve idare eden çok planlı bir katliam başladı. Askeri disiplin içinde, parola ve işaret kullanarak Yörükselim, Mağaralı, Serintepe, İsadivanlı, Dumlupınar, Yusuflar, Yenimahalle, Sakarya ve Namık Kemal Mahalleleri ile şehir merkezi silahlı saldırganların serbestçe hareket ettiği evleri yakıp, insanları katlettikleri vahşetlere şahit olmuştu.

Önceden işaretlenen evlere ve dükkanlara saldırılıyor ve insanlar katlediliyordu. Jandarma Alayı ateş altına alınıyor ve katliamcılar Kahramanmaraş’ın neredeyse bütün mahallelerine ve merkeze hâkim oluyordu. Polis, Valilikçe merkeze çekilmiş ve işlevsiz kılınmıştı. Vali ve İçişleri Bakanı il binasından çıkamaz durumdaydı.

Ecevit Hükûmeti ise olayların kamuoyunca bilinmemesi için olağanüstü çaba gösteriyor, şehre hâkim olduğunu TRT’den açıklıyordu. Oysa gerçek tam tersiydi. Bu basiretsiz davranış sonucu, 24 Aralık Pazar günü şehre hâkim olan saldırganlar bu defa, “Hükûmet istifa!”, “İçişleri Bakanı’nın kellesini isteriz!”, “Vali istifa!” sloganlarıyla yaklaşık bin kişi büyük bir kin ve kararlılıkla Vilayet Binası’na 100 metre kalana kadar geldiler.

Askeri personel taşıyıcıların üzerindeki uçaksavar silahlarıyla önlerine ateş edilerek ve 7-8 saldırganın yaralanması neticesinde, Vilayet Binası’na girmeleri engellenebildi. İçişleri Bakanı Eski Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Özaydınlı ile Vali Tahsin Soylu ve ildeki diğer üst düzey yöneticiler kurtuldular.

19 Aralık günü Çiçek Sineması kışkırtması ile başlayan olayların; 22-25 Aralık 1978 günlerinin bilançosu 111 ölü, bin civarında yaralı, bin civarında ev ve işyerinin yakılmasıdır. Acısı 46 yıl da, 146 yıl da geçse sürecek olan, unutulmaması gereken bir derin yaradır Kahramanmaraş. Herkesin ders çıkarması gereken tarihi bir olaydır.

ECEVİT HÜKÛMETİNİ DARBEYLE YIKMA HAZIRLIĞI VE EYLEMLER

Süreç 1 Mayıs 1977 Taksim olaylarıyla başladı denilebilir. 34 işçi kardeşimiz, Amerikancı kontrgerillanın silahlarından çıkan kurşunlarla, Kazancı Yokuşu’nda ve alanda öldürüldü. 1 Mayıs katliamını bahane sayıp darbe tezgâhlamaya kalkan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun emekli edilerek darbe girişimi önlenmiş sayıldı.

Oysa NATO Gladyo’su tertiplerine daha yeni başlamıştı:

- 12 Mart 1998. Ankara Mimarlık ve Mühendislik Yüksek Okulu öğrencilerine bombalı saldırı sonucu çok sayıda ölüm olayı oldu.

- 16 Mart 1978. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin üzerine bomba atılması olayı… Çok sayıda öğrenci toplu olarak okula giderken bu saldırıda yaşamını yitirdi. Abdullah Çatlı’nın planladığı ve adamlarının yaptığı bu olay büyük bir acıdır. Yanılmıyorsam 18 öğrenci öldü ve çok sayıda öğrenci yaralandı. Çatlı 1978’den bu yana MİT’teki CIA ekibinin Hiram Abas ve Mehmet Eymür’ün emrindedir.

Eşi Meral Çatlı ve eylem arkadaşı Oral Çelik Susurluk Komisyonu’nda; Mehmet Ali Ağca ise Uğur Mumcu’ya ve Güneri Civaoğlu’na Roma’da cezaevinde röportajlarında bunu doğruluyorlar. Fethullah ve Susurluk Kitabı’nda bu beyanları ve kaynaklarını gösterdim. Bu kitap 12 yıl aradan sonra genişletilmiş ve güncellenmiş 4. baskıyı önümüzdeki günlerde yeniden yapmış olacak.

- 4 Nisan 1978. Yörükselim, Akın kıraathaneleri silahla taradı. Alevi dedesi Sabri Özkan öldürüldü. Gıjık dede lakaplı Özkan’ın ETKO davasındaki yakınlarının vekiliydik.

- 7 Nisan 1978. Alevi kanaat önderi Memiş Özdal’a bombalı paket gönderildi. PTT görevlileri açınca patlama oldu. Bir görevli yaşamını yitirdi. Yine Aşiret reisi Adıyaman Vali Yardımcısı Abdulkadir Aksu’ya gönderilen paketi PTT görevlileri uyanık davranıp olayı önlediler.

Alçaklığa bakınız MHP’li Belediye başkanına, Alevi önderine ve Kürt Aşiret reisine bomba gönderiliyor. Türkiye’ye suikast yapılıyor. Bombalar Hamido’ya gönderilen paketin aynısıydı ve Ankara/Bahçelievler’den gönderilmişti.

- 15 Nisan 1978. Kahramanmaraş’ta yapılan operasyonda MHP ve yan kuruluşu binalarına ve bazı MHP’lilerin evlerine atılacağı belirlenen dinamitler ve bombalarla çok sayıda Ülkücü militan yakalandı.

Kışkırtmanın sanıkları ETKO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu) isimli kontrgerilla hücresiydi. Şahin Boru, Ahmet Bağcı, Muhittin İlhan ve diğerleri ETKO davasında ceza aldılar. 12 Eylül 1980 darbesinden çok kısa süre önce silahlı çatışmayla Jandarma’dan da kurtulup cezaevinden kaçtılar.

- 15 Nisan 1978. MHP’nin “Büyük Ankara Yürüyüşü”. O gün Türkiye’nin çeşitli illerinden Ankara’ya akan on binlerce ülkücü militan Maraş’ta ETKO sanıklarının kışkırtmalarından gelecek haberle harekete geçilecekti. Ancak GLADYO’nun beklediği olmadı. ETKO militanları yakayı ele vermişti ve MHP’lilerin evlerinde bombalar patlatılmamıştı.

- 17 Nisan 1978. Malatya Belediye Başkanı MHP’li Hamit Fendoğlu’na Ankara/Bahçelievler PTT’sinden bombalı paket gönderildi. Hamido ve gelini yaşamlarını yitirdi. Çıkan olayların sonucu çok sayıda ölü ve yaralı oldu. Hamido’ya gönderilen bomba, NATO ve ABD kontrgerillasının bombasıydı. Bu güç o tarihte MHP ve Ülkücü kuruluşların içine yerleşmiş ve onları kışkırtmada ve sahaya sürmede o yıllarda çok etkili olmuştu.

- 8 Ekim 1978. Bahçelievler katliamı. 7 TİP’li öğrenci Ankara Bahçelievler’deki bir dairede Çatlı ve Haluk Kırcı’nın başında bulunduğu militanlar tarafından eve girilip 5’i Haluk Kırcı’nın tarafından hunharca katledildi. İkisi bir araca konularak şehir dışında bir tarlada kafalarına Çatlı tarafından kurşun sıkılarak öldürüldüler.

Gladyo’nun bu eylemler serisi dışında münferit yüzlerce olay vardır. Bütün eylemler birlikte K. Maraş katliamını hazırlamıştır. Darbenin taşları döşenmiştir.

MARAŞ KATLİAMI TAM BİR ABD/NATO GLADYOSU EYLEMİDİR

Bugünden bakıldığı zaman çok rahatça olayın bir NATO Gadyo’su eylemi olduğunu herkes görüyor/söyleyebiliyor. Ecevit Hükûmeti’nin devrilmesi amaçlanmıştı. Hükûmete isyan eylemi, Kahramanmaraş Katliamı Davası Gerekçeli Kararı’nın bütün kanıtlarıyla kabul ettiği bir gerçektir.

Ancak, o tarihte Gladyo pek görülmüyordu ya da görülmek istenmiyordu. O güce alet olanlar ne yazık ki çoktu. Sağdan da soldan da. Sonraki yıllarda çok özeleştiri duyduk.

Bizler, Vatan Partililer bu gerçeği herkese anlatmak için çok çile çektik. Çiçek Sineması’na patlayıcı atılması olayından itibaren gövdemizi siper ettik. Olayların büyümemesi ve halkın korunması için elimizden geleni yaptık. O gece sabaha kadar TİKP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Doğu Perinçek olayları takip etti. Saat saat kamuoyunu bilgilendirdik.

Kahramanmaraş davasına Barış Yiğit, Emcet Olcaytu, Ali Kalan ve Nusret Senem birlikte katıldık. Bütün mağdurları savunduk diye devletin adamı, sıkıyönetimin adaletini meşrulaştıranlar suçlamasına muhatap olduk.

Bu katliamı planlayanlara süreç boyunca alet olmuş kimi sözde sol çevreler son yıllarda katliama sürüklenen o günlerde Alevi ve Kürtlerin tek savunucusu pozları takınıyorlar. Bu sahte tavırlarıyla da Alevi-Sünni, Türk-Kürt düşmanlığına odun taşıyan düşkün rollerini sürdürmeye hâlâ devam ediyorlar.

Katliamın gerçek planlayıcılarını ortaya koyan, Haziran 1978’de başlayıp aylarca süren Aydınlık gazetesinin “MHP/ Kontrgerilla Kampanyası” müthiş bir belgedir. Maraş Davası Gerekçeli Kararı somut belgedir. Bu belgeler NATO ve ABD Gladyo’suna karşı mücadelelerin tarihi kanıtlarıdır. Arşivlerde duruyorlar.

MİT’teki CIA/MOSSAD ekibinden Hiram Abas, Mehmet Eymür ekibinin “Aydınlıkçılar bizi üç kez işlevsiz hale getirdiler.” diye yakındığı olaylardan ilki, 1978 MHP ve kontrgerilla kampanyasıdır.

ÇIKARILMASI GEREKLİ OLAN DERSLER

Maraş katliamı; bir Alevi-Sünni çatışması değildir. Bir sağ-sol çatışması da değildir. Devletin Kürtleri ve Alevileri kırımı hiç değildir.

Yukarıdaki üç yalan, asker düşmanlığı ve Sünni düşmanlığı yaratmak için; milliyetçilere ve solculara düşmanlık yapmak için kontrgerilla tarafından darbe tezgâhlamak amacıyla kitlelerin harekete geçirilmesinde kullanılan yalan propagandadır.

Şimdi Suriye’de Alevilere yönelik hortlamakta olan düşmanlık gündemdedir. ABD ve İsrail’in Şam’da etkin olması HTŞ’nin yanında PKK/PYD belasını da Türkiye’nin gündemine yakıcı şekilde getirdi. Bu konudaki tavır ABD ve İsrail ilişkileri açısından Türkiye için hayati ve belirleyici olacak.

Terör eylemleri ve suikastlar, etnik, dini, mezhepsel düşmanlıklar yoluyla kitle katliamları yaratmak Gladyo taktikleridir. Türkiye, 1970’li yıllardan bu yana hepsinin örneklerini ve acılarını yaşayan tek NATO ülkesidir.

Türkiye NATO’ya girdiğinden bu yana başı kitle katliamlarından, darbelerden, Kürt-Türk, Alevi-Sünni ve sağ-sol kışkırtmalarından, aydın suikastlarından kurtulamadı. Çok acılar yaşadık. NATO’nun hiç hayrını görmedik. Bence 1952’de başlayan NATO sürecinin sonuna geldik. Kendimce bu dersleri çıkarıyorum.

Maraş katliamının belgelerini yayımlamak, askeri arşivlerde çürümesinin, kaybolmasının önüne geçmek önemli bir görev olarak önümüzde duruyor.

Sonraki Haber