Kalıcı uzaktan eğitim için yol haritası belirleniyor: Ya çocuğun sosyal ihtiyaçları

Ziya Selçuk, uzaktan eğitimin kalıcı hale gelmesi yönündeki çalışmalara değindi. Uzmanlar, uzaktan eğitimle birlikte eksikliği daha fazla hissedilen sosyalleşme sorununu hatırlattı.

Salgınla birlikte en çok tartışılan konulardan biri “uzaktan eğitim sistemi” oldu. Kovid-19 tedbirleri kapsamında Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden yürütülen eğitim faaliyetleri, salgın döneminde öğrencilerin derslerinden geri kalmaması için önemli bir adım oldu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Salgın bitse de uzaktan eğitim artık kalıcı olacak. EBA altyapımızı güçlendirdik. Hibrit modelini uygulamaya ilişkin ciddi bir deneyimimiz oldu. Bundan sonraki süreçte hangi derslerin yüz yüze hangi derslerin uzaktan yapılabileceğine ilişkin çalışmalardan sonra yeni yol haritası belirleyeceğiz” dedi. Uzmanlar, öğretmenler ve veliler Aydınlık’a değerlendirdi.

‘GENÇLERİN PSİKOLOJİSİ DÜŞÜNÜLMELİ’

32 yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev alan ve emekli olan Nafize Zeynep Terzioğlu uzaktan eğitim sisteminin zorunlu olmadıkça tercih edilmemesinden yana. Terzioğlu, ”Evet pandemide çocuklarımızı korumak amacı ile uzaktan eğitim uygulandı. Ama soruyorum; ülkemizdeki çocukların yüzde kaçı bu eğitimi alabildi? Çocuklar ne kadar başarı sağladı? Uzaktan eğitim, kalıcı hale gelmemeli. Lütfen çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojilerini düşünelim” diye konuştu.

‘ÇOCUKLAR AKRANLARI İLE BÜYÜMELİ’

Psikiyatrist Prof. Dr. Defne Tamar Gürol, uzaktan eğitim sürecinin, çocuğun gelişiminde olumsuz etkiler yarattığını ifade etti. Gürol, “Çocukların büyürken akranları ile olması gerekir. Okul sadece okuma yazma öğrenilen bir yer değil. Orada dürtülerini denetlemeyi öğreniyor, akranları ile arkadaşlık kurmayı öğreniyor. Çocuğun gelişimi açısından, akranları ile olmaya ve anne babası dışında, başka büyüklerin pedagojik formasyonu olan öğretmenlerin eşliğinde büyümeye ihtiyacı var” dedi.

Anne babalık rolünün de değiştiğini ifade eden Gürol sözlerine şöyle devam etti: “Anne babalar çocuklarına akran da olmak zorunda kaldı, öğretmen de olmak zorunda kaldı. Anne baba yan odada işini yapıyor. Aynı anda çocuğunu denetleyen mi olacak, öğreten mi olacak, koruyan kollayan mı olacak? O yüzden eğitim açısından doğru bulmuyorum. Anne ve baba işinin başındayken çocuk bilgisayar başında o dersi dinliyor mu? Özdenetimi yüksek olan çocuklar bu süreçten daha öğrenerek çıktılar.

DİKKATİ TOPLAMAK ZOR

Uzaktan eğitimin salgın sonrasında kalıcı hale getirilme fikrine veliler pek sıcak bakmıyor. Kızı lise 1. sınıfta olan Esra Uygut, “Ders sırasında sürekli dikkatleri dağılıyor. Evde olmanın rahatlığı ile kahvaltı sofrasında, oturma odasında ders dinlemek istiyorlar. Öğretmenleri ile iletişimleri yetersiz. Ne arkadaşlarını doğru düzgün tanıyor ne de öğretmenlerini” dedi. Uzaktan eğitime erişemeyen öğrencilerin olduğunu ifade eden Uygut, “Hiç adil değil. Çalışan anne babalar için de çocuğun uzaktan eğitimin planladığı günlerde nerede olacağı sorunu var. Sosyalleşmek, arkadaşları ve öğretmenleri ile zaman geçirmek eğitim hayatında çok önemli” diye konuştu.

ROTAYI CUMHURİYET DEĞERLERİ ÇİZMELİ

Uzaktan eğitim sürecini Aydınlık’a değerlendiren eğitimci Dr. Duygu Yeniay Üsküplü, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öğrencilerin eğitim kayıpları, erişim sıkıntıları ve sosyal duygusal ihtiyaçların karşılanamaması gibi akademik, bireysel ve toplumsal sorunlar ile mücadele ettiğini ifade etti. Üsküplü şöyle konuştu: “Araç ve yöntem olarak uzaktan eğitime taraf olmak da karşı olmak da anlamlı değil. Eğitimin istihdama yönelik bilgi - becerilerin aktarılması ve çeşitli değerler etrafında toplumun inşası olmak üzere iki temel işlevi var. Tüm çıkmazları gözler önüne serilen kapitalist neoliberal bir sistemi sürdürme çabasında uzaktan eğitim fırsat eşitsizliklerinin, sosyo-ekonomik dezavantajların derinleşmesine, psiko-sosyal çöküntülere neden oluyor.

“Çevirim içi eğitim platformları, sosyal medya mecralarında yaygınlaşan eğitim yayınları, gündelik yaşam ve çalışma hayatındaki dönüşüm eğitimde de dijitalleşmeyi zorunlu kılıyor. Bilişim devi şirketlerin lobi faaliyetlerine ve pazara dönüşen eğitim trendlerine teslim olmamak, çocuklarımızın gönlünü ve zihnini küresel ekonominin insafına bırakmamak en önemli görevimiz. Bu bakımdan devlet eliyle, MEB’in kontrolünde çağdaş dijital platform ve uygulamaların hayata geçirilmesi önemli bir ihtiyacı karşılayabilir. Buralarda da belirleyici olan içeriklerin batı merkezli, bireyci, ayrıştırıcı, kimlik siyasetlerinin esiri, modern hurafelere kapı aralayan bir anlayıştan uzak Cumhuriyetimizin kurucu değerleri çerçevesinde bilimin yol göstericiliğinde toplumsal aidiyeti sağlamak amacıyla hazırlanmasıdır.”

KADEMELERE GÖRE PLANLANMALI

“Uzaktan eğitim uygulamaları her bir kademenin kendine özgü ihtiyacına göre planlanmalıdır. Ziya Selçuk’un ortaokullarda seçmeli derslerin ve liselerde bazı derslerin uzaktan yapılarak öğrencilere sanat, bilim, spor, proje, sosyal kulüp çalışmaları için fırsat yaratılmasını sağlayacakları görüşü umut verici olmakla beraber bu faaliyetlerin öğrencinin ve ailenin sosyoekonomik koşullarına bağlı yeni eşitsizliklere neden olabileceği kaygısını da doğuruyor. Bu fırsatları yaratmak da MEB’in görevidir. Bir yandan öğretmenlerin çağdaş yöntem, teknik ve dijital araçlarda yetkinliğini arttıracak çalışmalar yapılırken bir yandan da toplumun şekillenmesindeki rolleri öne çıkarılmalı. Öğretmenlere, kaybetmeye yüz tutan özgüvenleri kazandırılmalı, itibarları geri verilmeli. Önümüzdeki dönem ülkemizin eğitimdeki başarısını belirleyecek olan öncelikle toplumsal özgüvenin arttırılmasıdır.”

Sonraki Haber