Kanserle mücadelede olumsuz duygusal durumun rolü: Yeni çalışma açıklıyor
Kanser üzerine yeni bir çalışma, olumsuz ruh hali ile bağışıklık tepkisi arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. Kanser; stres, depresyon, ve anksiyeteyi bağışıklık sisteminin saldırılarına karşı bir kalkan olarak kullanıyor. Hastalık sürecinde hastanın ruh durumunun iyi tutulması hayati öneme sahip.
Çalışma, Hollanda Kanser Enstitüsü tarafından yürütüldü ve 'Nature Medicine' dergisinde yayımlandı. Araştırmanın sonuçları, psikolojiyi olumsuz etkileyen stres, anksiyete ve depresyon gibi faktörlerin immünoterapi tedavilerinin sonuçlarını nasıl tehlikeye atabileceğini ve onları daha az etkili hale getirebileceğini gösterdi.
METOD
Hollanda'da uygulamaya konan araştırma projesine yaklaşık 90 hasta katıldı. Hastalar, çalışmanın başlangıcındaki yaşam kalitelerinin değerlendirilmesi ve immünoterapiden önce duygusal sıkıntı yaşayanların belirlenmesi için bir ankete tabi tutuldu. Katılımcılar bu süreçte yaklaşık 28 ay boyunca takip edildi.
KARŞILAŞTIRMA
Araştırmayı yürüten Christian U. Blank, "Sonuçlarımız, duygusal sıkıntının tümöre karşı bağışıklık yanıtını olumsuz etkileyebileceğini gösterdi. Neoadjuvan immünoterapi öncesinde duygusal sıkıntı yaşayan hastalar; belirgin stres, anksiyete veya depresyon belirtileri göstermeyenlere kıyasla tedaviye daha az yanıt verdi. Dahası, duygusal sıkıntı 2 yıl içinde daha yüksek nüks etme riski ve daha fazla metastaz ile ilişkilendirildi." ifadelerini kullandı.
'HORMON ÜRETİMİ VASITASIYLA ETKİLİYOR'
İtalyan onkoloji uzmanı Prof. Paolo Ascierto Adnkronos ajansına sonuçları yorumlarken, "bu çalışma, kanser hastasının spesifik immünoterapötik tedavilerle desteklenmiş olsa bile duygusal ve psikolojik durumu ile immün yanıt arasındaki yakın bağlantıyı açıkça doğrulamaktadır." dedi ve stresin hormon üretimi yoluyla “tümör büyümesini ve direncini teşvik edebileceğini, bağışıklık sistemi hücrelerini zayıflatıp bozarken metastaz için elverişli bir ortam yaratabileceğini” vurguladı.
'DUYGUSAL DURUM TEDAVİNİN AYRILMAZ PARÇASI'
İtalyan profesör, tedavi sürecinde hastanın duygusal durumunun önemini şu şekilde vurguladı: "Kanser hastaları arasında stres, anksiyete ve depresyonun yaygın olduğu gerçeğini göz ardı etmeden, hastanın duygusal ve psikolojik durumunu tedavi yolculuğunun ayrılmaz bir parçası olarak ele almak esastır.”