Karacık Çobanları göreve

İki ittifak aracılığıyla Türkiye, Amerika'nın aleti olanlar ve ABD'den korkanlar olarak çözümsüzlüğün kucağına itilmektedir. Turuncu Kalkışma girişimleri tehlikeli boyutlardadır. Türkiye’de programıyla, aday yapısıyla tek farklı olan parti Vatan Partisi.

Ermeni Soykırımı yalanından tutun 15 Temmuz'un bastırılmasına kadar yaptığı önemli görevlerle, alamadıkları oyun karşılığını çoktan vermiş bir parti. Vatan Partisi'ne verilen oylar kahraman oylardır.

 Yurt dışında sandıklar mühürlendi. Ankara'ya vardı bile.

Türkiye bugün (Pazar) seçimini yapacak. Gümrüklerde de oy kullanılabilecek.

Hangi koşullarda pusulalara mühür basacağız? Zarflar açılınca ülkemizi ne bekliyor? 15 Mayıs'ta ne değişecek? Kısa, orta, uzun vadede nelerle karşı karşıya kalacağız? Yanıt arıyoruz.

Sorular çok çünkü sorunlar çok.

Peki, ittifaklar ve partiler Türkiye'ye ne vaat ediyor. Çözüm kimde? Gelin, yakından bakalım. Fakat sorunları ve çözümü anlamak için dünyadaki duruma bakmak gerekiyor.

Kısa bir dünya turuna çıkalım.

DÜNYADAKİ SAFLAŞMA

Kovid-19 salgını, dünyadaki değişimi hızlandırdı. ABD'nin küresel silah ve para gücü geriliyor. Bu yıl üç bankası battı. Temsilciler Meclisi, ülkenin temerrüde düşmesini önlemek için 31,4 trilyon dolarlık borç üst limitini askıya alma tasarısını kabul etti (Aydınlık, 29 Nisan 2023). ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Brooking Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: “Bankalar batıyor. Enflasyon yükseldi. Sanayinin içi boşaltıldı. Özelleştirme amaç haline geldi. Zenginler zenginleşti. Orta sınıf zemin kaybetti. Çin sektörlerini destekledi. Geleneksel model yeterli değil. Kamu yatırımlarını devreye sokmalıyız.” (Aydınlık, 1 Mayıs 2023).

Avrupa'da ciddi enflasyon artışları ve grevler yaşanıyor. NATO ve ABD karşıtlığı yükselirken, Çin'le yakınlaşma sürüyor. Rusya'ya yönelik yaptırımlar tartışılıyor.

Fakat ABD ve Atlantik güçleri “sessizce” değil, “savaşarak” geri çekilmeyi tercih etti. Son yıllarda ABD'nin yıllık ortalama askeri bütçesi 700 milyar doları aşarak 15 ülkenin toplamını aştı. Bu, dünya toplamının yüzde 40'ı. ABD; 40'a yakın ülkeye, dünya nüfusunun yaklaşık yarısına yaptırım uyguluyor. Bir anlamda kendine yaptırım uyguluyor.

Dolar, Batı egemenliğinin sembolü. Dolar, ABD'nin parası ama diğer ülkelerin sorunu. Dünyada dolarsızlaşma eğilimi güçleniyor. Sadece son aylar içinde Çin'in dış ticaretinde dolar ikinci sıraya düştü. Endonezya dolarsızlaşmayı ve BRICS yolunu takip edeceğini söyledi. Örnekleri artırabiliriz.

Asya, Batı Asya, Afrika ve Latin Amerika yalnızca dolardan vazgeçmedi. Aynı zamanda Batı merkezciliğe silah ve diplomasiyle meydan okuyor. Rusya'nın Ukrayna'ya özel askeri operasyonu, Riyad-Tahran işbirliği, Suriye konusunda Türkiye, Suriye, Rusya ve İran'ın görüşmeleri, Afrika'nın Avrupa etkisinden kurtulması ve millî hükümetlere kavuşması... Birçok ülke, neoliberal politikalar yerine kamucu, halkçı politikaları tercih ediyor.

Türkiye seçimlerini de bu saflaşmadan ayrı ele almak yanlış. 

CUMHUR İTTİFAKI: AYAKLARI TİTRİYOR

ABD, 2020'de “Türkiye’de Millî Dalganın Yükselişi” başlıklı Rand Corporation raporunda stratejik hedef olarak Tayyip Erdoğan’ı yıkmayı belirlemişti.

Doğu Akdeniz ve Ege'den yönelen güvenlik tehditleri, hızla artan fiyatlar, durdurulamayan enflasyon, deprem; 20 yıldır yıpranan AK Parti iktidarının yükünü artırdı.

Bu durumda önlerinde iki kanadın çekiştiği, iki seçenek vardı. Bir: Yeni bir hükümet mimarisiyle, Türkiye İttifakı'nı kuracak, tabanını genişletecek, zorlukları paylaştıracak, karşı cepheyi bölecek, ekonomide köklü çözümlere yönelecek bir stratejiyle seçime girmek. Bunu AK Parti içindeki millîciler savunuyordu. İki: Seçime kadar ABD ve Batı'nın üstlerine gelmesini engelleyecek bir çizgi belirlemek. Bunu AK Parti içindeki Amerikancılar savunuyordu.

Bazı AK Partili kurmaylar seçim sürecinde “HDP’yi doğrudan PKK ile ilişkilendiren dili esnetmemiz gerekiyor.” şeklinde beyanatlar verdi (Milliyet, 8 Mart 2023). AK Parti, bırakın HDP'ye karşı dili yumuşatmayı, aynı bölücü programı savunan HÜDA PAR'ı listelerinden aday gösterdi. Şimdilerde “milliyetçi” geçinen ittifak ortakları MHP ve BBP, Kürtçü bölücülükle kol kola girerek açılışlarda birlikte poz veriyorlar.

Bu durum, güvenlik politikalarına da yansıyor. Komşularla işbirliğinde ayak sürüyen AK Parti hükümeti, Rusya'ya yönelik yaptırımlara da boyun eğmiş durumda. Baykar'ın Ukrayna'ya Bayraktar satışı yapması ve yeni anlaşmalar imzalaması, ABD-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs korsan ittifakına karşı Türkiye'nin bırakın dostlarını kazanmayı, yalnızlaşmasına neden oluyor.

Bunu Ege ve Akdeniz'de de geri adımlar izledi. Yunanistan'la başlatılan 'ikinci bahar' süreci, beraberinde çok sayıda tavizi getirdi. Şimdilerde ne Ege'de bir uçağımız uçuyor ne de Akdeniz'e gemimiz çıkıyor. Sevilla Haritası'yla “karaya sıkıştırma” politikalarına dönüldü. Bu rota değişikliğini Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias şu sözlerle anlatıyor: “Genel olarak Türk tutumunda tam bir değişiklik var. Retorik tamamen değişti.” (Aydınlık, 8 Nisan 2023). Bundan cesaret alan Rum Yönetimi, Ada çevresinde ilan ettiği sözde parsellerden 12'nci Blok'ta, sondaj çalışmalarının başlayacağını duyurdu. Tüm bunlara Ankara sessiz.

Cumhur İttifakı, ekonomide de kararlı adımlar atmak bir yana seçim ekonomisiyle bütçeyi zora sokacak adımlar atıyor. Depremin olumsuz etkisinin yanına, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) adımı, emekli ve kamu işçilerine yapılan maaşı zammı ve diğer vaatler sonrası, bütçe açığının Orta Vadeli Program'da öngörülen yüzde 3,5 yerine yüzde 8-10 seviyesine ulaşabileceği belirtiliyor. (Aydınlık, 9 Mayıs 2023). Asgari ücret hızla erirken, git gide zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Bankalar kârlarına kâr katıyor. Üretici ise ya tarlasını bırakıyor ya da kepenk indiriyor. Planlama ve adil bölüşüm ilkeleri göz önüne alınmadan ihracatta ısrar, ithalat ekonomisinin sürdürülmesi anlamına geliyor. AK Parti serbest piyasa prangasından kurtulamıyor. Gelinen tablo şu: Türkiye’nin dış borcu 500 milyar dolar. Dış ödemeler açığı 50 milyar dolar.

MİLLET İTTİFAKI: ALET KONUMUNDALAR

Altılı Masa, seçildiğinde rotasını Atlantik'e çevireceğini açık açık ifade ediyor. ABD'li Time'a konuşan Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “ABD, NATO ve AB ile ilişkileri sağlayıp Türkiye'yi yeniden uygar dünyanın parçası yapacağız.” dedi (27 Nisan 2023). Kılıçdaroğlu'nun Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz da Politico, Neue Zürcher Zeitung gibi gazetelere açıkça “Demirtaş ve Kavala'yı serbest bırakacağız, Batı ile yakınlaşacağız.” mesajları veriyor.

CHP'li yetkililer sık sık AB'nin yerel yönetimler özerklik şartını uygulayacaklarını belirtiyor. Kılıçdaroğlu bunu 2014'teki CHP'nin 18. Kongresi'nden beri dillendiriyor.

Özgür Özel ve Mansur Yavaş, Avrupa'ya vize serbestliği için AB'nin üç şartını kabul edeceklerini belirtiyor. Bu şartlar için terörle mücadele yasasının değiştirilmesi ve Güney Kıbrıs'ın devlet olarak tanınması yer alıyor.

HDP ve Yeşil Sol, Kılıçdaroğlu'na desteğini doğrudan açıkladı. Daha önemlisi, PKK/HDP'li vekiller ve CHP'li adaylar; 2021'de HDP'nin ilan ettiği Tutum Belgesi ile Altılı Masa'nın Ortak Mutabakat Metni'nin örtüştüğünü açıkça ilan ediyor. Yani Altılı Masa ile PKK/HDP programatik birliktelik yürütüyor. Kılıçdaroğlu aynı zamanda PKK ve FETÖ bağlantıları nedeniyle kamu görevlerinden alınan KHK'lıların görevine iade edileceğini vaat ediyor. Yeniden açılım mesajları veriyor. Bu sözler, PKK/HDP'de karşılık buluyor. PKK açıkça desteğini belirtirken, seçimlere kadar eylemsizlik kararı aldıklarını açıkladı.

Kılıçdaroğlu, yalnızca bölücülükle kol kola değil. Listelerinde FETÖ kumpaslarının Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den tutun da Kemalizme “Irkçı” diyen eski Taraf gazetesi yazarı Yüksel Taşkın'lara yer veriyor. Buna benzer isim çok. Aynı zamanda Londra'daki tefecilerden para getireceğini (temiz para söylemiyle) açık açık belirtiyor. Ayrıca, Atatürk Havalimanı'nı da CIA bağlantılı şirkete vereceğini duyurdu. KKTC'den de tamamen vazgeçmiş durumda.

TURUNCU KALKIŞMA İŞARETLERİ

Seçime giderken bir önemli nokta da, bir plan dahilinde gerilimin artırılması. Yukarıda Rand raporundan ve hedefinden bahsettik. İşte bu hedef doğrultusunda, basın organlarına da yansıdığı şekilde Ankara'da bulunan Gizli Karargâh tarafından yönetilen ve yönlendirilen bir sürecin içindeyiz.

Partilere yapılan saldırılar, statlardaki “Hükûmet istifa” sloganları, Meral Akşener'in Meclis kürsüsünden mermi fırlatması, Cumhur İttifakı'nın büyük ortağının “vücutlarına mermi alırlar” tehdidi, Batı basınında çıkan “kan banyosu” ifadeleri, CIA'cıların seçimde “hile ve şiddet” olacağı şeklindeki yayınları, Erzurum'da başlayan ve diğer illere yayılan saldırılar şunu gösteriyor: Seçimler daha bugünden “gayri meşru” ilan edilmektedir. Turuncu Kalkışma, seçim sonuçlarına isyan olarak planlanmış bulunuyor. Planın şiddet aracı da, PKK ve güdümündeki HDP ile Yeşil Sol Parti'dir.

Erzurum'daki olayların ardından Canan Kaftancıoğlu’nun çağrısı üzerine kalabalık bir kitle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanında Ekrem İmamoğlu’nu karşıladı. Kalabalık “Hizbullahın piçleri” sloganları attı. İşte bu Turuncu Kalkışmanın provası niteliğindedir. Kitleler, karşılıklı olarak “Öcalan’ın piçleri” ve “Hizbullah’ın piçleri” sloganlarıyla şiddete hazırlanıyor. 

Turuncu Kalkışma, 15 Temmuz’un intikam harekâtıdır. Altılı Masa, hapse atılan FETÖ liderlerine ve elemanlarına yeniden devlet örgütüne alınacakları vaadinde bulunuyor. Yine Altılı Masa liderleri, PKK’ya bakanlık sandalyesi vermektedirler. Cumhur İttifakı’nın lider kadrosu ise, yürütülen plan için elverişli zemin yaratılmasına katkıda bulunmakta, böylece Turuncu Kalkışma planının tuzağına düşmektedir.

Özetleyecek olursak, iki ittifak aracılığıyla Türkiye, Amerika'nın aleti olanlar ve ABD'den korkanlar olarak çözümsüzlüğün kucağına itilmektedir. Turuncu Kalkışma girişimleri tehlikeli boyutlardadır. Peki Türkiye'yi bu sıkışmışlıktan kurtaracak, Turuncu Kalkışmayı önleyecek örgütlenme ve strateji nedir?

GÜÇLÜ DEVLETİ KURACAK TEK GÜÇ VATAN PARTİSİ’DİR

Sistem, iki duvar arasında Türkiye’yi sıkıştırmaktadır. Programları aynı olan iki ittifak 14 Mayıs sonrası için tek şey vaat ediyor: Çözümsüzlük. Türkiye’de programıyla, aday yapısıyla ve vaat ettikleriyle tek farklı parti Vatan Partisi.

Vatan Partisi’nin 203 genç, 171 işçi, 153 kadın, 51 esnaf, 20 çiftçi milletvekili adayı bulunuyor. TBMM’deki vekillerinin yüzde 85’inin işveren olduğu hesaba katılırsa, emekçi ağırlık listesi, Üretim Devrimi Programı'nın uygulanmasında kimlere dayanılacağını da açıkça gösteriyor.

Vatan Partisi, ABD ve AB dayatmalarına karşı tek başına duruyor.

NATO’dan çıkmayı vaat eden tek parti.

Bölücü ve yobaz terörün tamamen bitirilmesi için komşularımızla işbirliği geliştiriyor, stratejik planlamalar yapıyor.

Ermeni Soykırımı yalanlarını çoktan bitirdi. Şimdi KKTC’nin tanınması için önemli adımlar atıyor.
Kitabında sıcak para yok. Üretime ayrılacak, depremin yaralarını saracak kaynağı net bir şekilde ortaya koyuyor: “Yurt dışındaki bankalarda vatandaşlarımıza ait mevduatın 500 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Bunu güçlü devletin otoritesiyle Türkiye’ye getirteceğiz. Bankalar, 2022'de 433 milyar kâr etti. Bankalardan yüzde 80’i oranında kurumlar vergisi alacağız. İşte yatırım sermayesi!”
Enerjide kamulaştırmayı, Kömürde Üretim Planı’yla istihdam atılımını, kira bedellerinin üç yıl dondurulması kararıyla enflasyonla kararlı mücadeleyi savunuyor. Yolsuzluk Mahkemeleri kuracağını ifade ediyor.

Raporlar ortada, planlar ortada, Turuncu Kalkışma provaları ortada. Devleti devletsizleştirme tehdidiyle karşı karşıyayız. Altılı Masa tezgâhın başında. Cumhur İttifakı zaaf içinde, plana zemin hazırlıyor.

Bu emperyalist planları bozacak, Türkiye’nin bütünlüğünü sağlayacak, terörü bitirecek, güçlü devleti kuracak tek güç Vatan Partisi’dir.

Dede Korkut Hikayeleri'nde düşmana tek başına kafa tutan Karacık Çoban vardır. Karacık Çobanları göreve çağırıyoruz. Kahramanlığa oy ver!

Sonraki Haber