Tehlikeli ve ciddi kas güçsüzlüğü göz kapaklarını düşürebiliyor
Göz kapağında düşme mi var? Beraberinde çift görme, çiğneme ve yutma zorluğu? Bunlar miyastenia gravis hastalığının habercisi olabilir. Türk Nöroloji Derneği Nöromüsküler hastalıklar çalışma grubu başkanı Prof. Dr. İhsan Şükrü Şengün, önemli bilgiler paylaştı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Nöroloji Derneği Nöromüsküler hastalıklar çalışma grubu başkanı Prof. Dr. İhsan Şükrü Şengün, Miyastenia Gravis (MG) hastalığına ilişkin aydınlatıcı bir açıklama yaptı. Şengün, içinde bulunduğumuz Haziran ayının ‘Miyastenia Gravis Farkındalık Ayı’ olarak ilan edilmesi dolayısıyla konuyu gündeme getirdi. Önemli bir kas hastalığı, ancak ‘Yeni tanı yöntemleri ve tedaviler sayesinde artık rahat yönetilen bir hastalık’ dedi. Açıklamada özetle şu bilgiler yer aldı:
YİNE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GÜÇSÜZLÜĞÜ
“Tehlikeli ve ciddi kas güçsüzlüğü anlamına gelen ve sinirlerden kaslara ileti geçişini engelleyen ve nadir görülen miyastenia gravis (MG) hastalığının görülme sıklığı ülkeden ülkeye farklı olmakla birlikte ortalama 100.000 kişide 20 kadardır. Ülkemizde prevalans çalışması olmasa da görülme sıklığının Türkiye’de de benzer olduğu düşünülmektedir.
Miyastenia gravis ‘tehlikeli ve ciddi kas güçsüzlüğü’ anlamına gelen Latince ve Yunanca karışımı bir terimdir ve sinirlerden kaslara ileti geçişini engelleyen otoimmün (yani bağışıklık sisteminin vücudun kendisine saldırdığı) bir hastalıktır.
“Tüm istemli çizgili kaslar beyinden gelen ve periferik sinirlerle kaslara taşınan elektriksel uyarılar ile taşınır. Beyinden kastaki sinir ucuna kadar gelen uyarı, sinir ucundan sinir-kas kavşağı (SKK) denilen aralığa asetilkolin denen uyarıcı maddenin salgılanmasına neden olur. Bu salgılanan asetilkolin daha sonra sinir-kas kavşağındaki kas membranı üzerinde bulunan asetilkolin reseptörlerine bağlanarak bu kanalların açılmasına ve kas hücresi içine sodyum iyonlarının girişine neden olur. Kas hücresine sodyum iyonlarının girmesi de kas hücresinin kasılma için gereken elektrik potansiyelinin üretilmesine yol açar. İmmün sistemin normalden farklı çalıştığı kişilerde immün sistem bu asetilkolin reseptörlerini kapatan, değiştiren ya da yok eden antikorlar salgılar. O zaman da kasın kasılması için gerekli olan elektrik potansiyelinin üretilmesinde sorun olur.
SADECE GÖZ KASI VEYA TÜM KASLAR
“Hastaların büyük bölümünde hastalığın bu iki yakınma ile başladığını ve zamanla diğer kaslara ait yakınmaların ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Şengün şunları söyledi: “Bazı hastalarda diğer kaslar etkilenmez ve sadece gözle ilgili yakınmalar kalır. Bu durumda hastalık “oküler miyasteni” adını alır. Hastaların bir bölümünde ise çiğneme, yutma, konuşma ve solunum gibi bulber kaslara ait fonksiyonlar etkilenir. Bu hastalarda özellikle akşam yemeğinde çiğneme güçlüğü, yutma zorluğu, yutarken gıdaların nefes borusuna kaçması yaşanabilir. Uzun süreli konuşma sırasında konuşmanın bozulması ve kelimeleri yuvarlama gibi bulgulara ek olarak yorulmakla ortaya çıkan nefes almada güçlük yakınmaları görülür. Miyastenia gravis eğer kol ve bacak kaslarını etkilerse bedensel çalışma ile ortaya çıkan genel kas güçsüzlüğü yakınması ortaya çıkar. Miyasteni gravis genellikle bu klinik görünümlerin bileşimi şeklinde karşımıza çıkar.”
DERMAN İÇİN DOĞRU ADRES: NÖROLOJİ
Prof. Dr. İhsan Şükrü Şengün: “Miyastenia gravis bir sinir-kas kavşağı hastalığı olduğu için göz kapağında düşüklük, çift görme, yutma ve konuşma bozukluğu, bedensel faaliyetler sırasında ortaya çıkan güçsüzlük gibi yakınmaları olan hastaların bir nöroloji hekimine başvurmaları gerekir. Miyasteni tanısı koymadaki en temel unsur hastadaki klinik yakınmalardır. Buradaki can alıcı nokta ise sözü edilen yakınmaların yorulmakla ortaya çıkması ve dinlenmekle azalması ya da geçmesidir” dedi.
Hastaların genellikle sabah uyandıklarında en iyi durumda olduklarını, ancak gün içinde bedensel faaliyetler arttıkça yakınmaların ortaya çıkmaya başladığını vurgulayan Prof. Dr. İhsan Şükrü Şengün, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşinde yoğun bilgisayar kullanan kişilerde sürekli ekrana baktıkları için göz kapağında düşme ve çift görme sık görülür. Buna karşın öğretmenler gibi ders anlatmak için sürekli konuşmak zorunda kalan kişilerde ise öğleden sonra konuşmada bozulma daha sık görülür. Bu yakınmalarda bir nöroloğa başvuran hastada miyastenia gravis hastalığından kuşkulanıldığında kesin tanı için yorma testleri yanı sıra buz testi kolayca uygulanabilecek yöntemlerdir.”
ESTETİK VE KİLO KAYBI DERKEN…
“Bazı tedavi, takviye ve maddelerin de miyastenia gravisi kötüleştirebileceği de hastalar açısından mutlaka bilinmesi gereken bir konudur” ifadesini kullanan Prof. Dr. İhsan Şükrü Şengün, özellikle son yıllarda estetik ve kilo verme alanlarında kullanımı oldukça yaygınlaşan botulinum toksin (botoks) uygulamasının miyastenia gravis hastalarında ölümcül sonuçlarının olabileceğini, bunun yanı sıra kas gevşeticiler ve takviye olarak alınan magnezyum ile bazı antibiyotiklerin miyastenik kötüleşmeye neden olabildiğini, bu nedenle hastaların doktorlarına danışmadan bir tedavi almamaları gerektiğini vurguladı.
ETKİLİ TEDAVİ MÜMKÜN
“Günümüzde sosyal medya aracılığı ile hastalıklar hakkındaki farkındalığın artması birçok hastada daha erken tanı konması ve tedaviye başlanmasını sağlamaktadır.
“Miyastenia gravis hastalığının tedavisinde öncelikle destek tedavi olarak sinir-kas kavşağına salgılanan asetikolin adı verilen kimyasalın parçalanmasını engelleyen tedavi başlanır. Asıl tedavisi ise aşırı çalışan immün sistemin baskılanmasına yönelik verilecek olan bağışıklığı baskılayıcı tedavilerdir. Ancak hastaların tümü bu tedavilere tam yanıt vermeyebilir ve bazen araya giren enfeksiyonlar hastanın gidişatını bozabilir. Bu durumda özellikle konuşma, yutma ve çiğneme güçlüğü, solunum zorluğu (bulber) yakınmaları olan hastaların yakından izlenmesi, solunum yetmezliği gelişiminin önlenmesi açısından önemlidir. Özellikle miyastenia gravis solunum fonksiyonunu bozabildiği için eskiden oldukça korkulan bir hastalık iken artık günümüzdeki tanı yöntemleri ve yeni tedaviler sayesinde daha rahat yönetilen bir hastalık halini almıştır.”