Bahçeli, Öcalan'ı bir kez daha Meclis'e çağırdı: 'Sözümün arkasındayım, teklifimde ısrarlıyım'
Bahçeli, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile ilgili çağrısını yineleyerek ‘Sözümün arkasındayım, teklifimde ısrarlıyım.’ ifadelerini kullandı. CHP’nin PKK’dan ayırt edilemez duruma geldiğini kaydetti
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşması çağrısının tepki çekmesine ilişkin konuştu. “İmralı adası Türk toprağı değil midir? Teröristbaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi DEM Parti grubuna gelmesine itiraz ediliyor da İmralı’da kalmasına niye tepki gösterilmiyor?” diye soran Bahçeli, kayyımlara ilişkin de CHP’nin tutumunu eleştirdi. “CHP ile DEM hatta CHP ile PKK’yı birbirine karıştırdığımızı söylemek abartılı bir iddia olmayacaktır.” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli özetle şunları kaydetti:
“23 Ekim TUSAŞ saldırısı, Türkiye’ye yapılmıştır. 23 Ekim TUSAŞ saldırısı, Türk milletini hedef almıştır. Rahmet ve minnetle andığımız beş şehidimizin ve ikisi ağır 19 yaralı kardeşimizin acısı ve hüznü Hakkari’den Edirne’ye, Şırnak’tan Balıkesir’e, Mardin’den İzmir’e ülkemizin tamamına çökmüş ve herkesi sarsmıştır. Teröre tolerans sıfırdır, terör örgütünün ürediği neresi varsa orası meşru hedeftir. Kürtler başka, terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak en vahim cinayet, ülkemize ve milletimize yapılacak en şedit kötülüktür.
TUSAŞ SALDIRISI
“Kürtler kardeşimizdir, milletimizin eşit ve onurlu mensuplarıdır, terör örgütü ise Türkiye düşmanlarının taşeronu, hunhar maşası, silah tutan kuklasıdır. DEM Parti de kararını derhal netleştirmeli, silahla-siyaset arasında gelgitli tutumundan uzaklaşmalı, nerede durduğunu, terörle arasına kalın duvarlar örüp örmeyeceği muammasını açıklığa kavuşturmalıdır. Kahramankazan’a kadar gelerek TUSAŞ’a sızan caniler, bu hainlerin destekçileri ve kiralık bölücü terör örgütü 85 milyon Türk vatandaşının iki cihan düşmanıdır. Hiç kimse karnından konuşmasın, hamaset çukuruna saplanmasın, sahte efelenmelere sapmasın.
PKK’YA SELAM SALDIKLARINI UNUTTUK MU
“Bunlar kurusıkı atmasın, palavra anlatmasın, ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç heves etmesin. Beyler, siz giderken biz geliyorduk, hangi ara bu denli mankurtlaştınız? Bize milliyetçilik dersi vermeye cüret edenlerin, ganimet avında anısızın av olacaklarını, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mahrum kalacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir. Bizimle vatanseverlik hususunda tartıya çıkmaya yüzleri olmayanların, düne kadar altılı masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması halde bulunduklarını, işbirliği yaparak nasıl DEM’lendiklerini, PKK’ya nasıl selam saldıklarını unuttuğumuz mu sanılıyor?
UMUT HAKKI
"Türk ve Türkiye yüzyılında terörün kökü kazınacaktır. Kürt kardeşlerimiz ile tek yüreğiz. Ağırlaştırılmış müebbete çarptırılan terörist başı terörün bittiğini söyleyecekse haydi DEM Grubuna gelsin söylesin, umut hakkından da istifade etsin. Teklifimde ısrarlıyım, sözümün arkasındayım. İnsanlar birbirine dürüst davrandıkça bir anlaşma noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır. İnsanımızın yüreğini bilmezsek sözcüklerimizi yerleştiremeyiz.
57 ÖCALAN GÖLGESİ AYAKTA
“Öcalan İmralı’da yatıyor, fakat DEM Grubu’nda 57 Öcalan gölgesinin ayakta olduğunu niye görmüyorsunuz? Neden itiraf edemiyorsunuz? Cesetlerinin çiğnenmesinden bahseden aslan parçaları, 1965 yılından bugüne kadar; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ters bakan 339 bölücü milletvekilinin Meclis çatısı altında görev aldığını size nasıl anlatalım? Bu sarih gerçeği daha nasıl açıklayalım? TBMM, milli iradenin tecelligahıdır ve adresi bellidir. TBMM, gazidir, Türk milletinin kalbidir. Peki İmralı adası neresidir? Nereye bağlıdır? Hangi ülkenin toprağıdır? Bir de şöyle sorayım; İmralı adası Türk toprağı değil midir? Bu adadan vazgeçildi de bizim mi haberimiz olmadı? Basit bir akıl yürütmesiyle bazı siyasetçilerin eğer varsa düşünme melekelerini harekete geçirmelerini tavsiye ediyorum: Teröristbaşının, Türkiye Büyük Millet Meclisi DEM Parti grubuna gelmesine itiraz ediliyor da İmralı’da kalmasına niye tepki gösterilmiyor?
MEHMETLERİMİZİN YANINA GİTSİNLER
“Bu ne yaman bir çelişkidir? Bu nasıl bir izan eksikliğidir? TBMM ile İmralı adasını egemenlik ölçeğinde ayırmak iflah olmaz bir ahmaklıktır. Teröristbaşının tecridi kalkarsa, DEM Parti grubunda bölücü terör örgütünün eylemsel, pratiksel, amaçsal ve araçsal olarak bittiğini ve sonlandığını açıklamasından şimdiden rahatsızlık duyanlar, terörden geçinen, kandan nemalanan köksüzlerden başkası olmaz, olamaz. Ceset edebiyatı yapanlar, eğer kendilerine güveniyorlarsa, buyursunlar terörle mücadele maksadıyla Mehmetlerimizin yanına gitsinler, dağın başında nöbete girsinler, o zaman göreyim alayının ense tıraşını.
TERÖR KAMBURU
“Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz. Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz. Bizim evvela hedefimiz yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır. Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir. Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur: Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?
ERDOĞAN TEK SEÇENEK
“Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir. Tanzimat’ın ertesinde başlayan Kürtçülük propagandası Türk milletini tesiri altına hemen alamamıştır. Ancak, tıpkı bugünkü gibi, bölücülükten ve bölünmeden fayda uman ihanet yanaşmaları meseleyi istismar etmekten de geri durmamışlardır. Bu itibarla sözde Kürt sorunu, insani bir yaklaşım açısından değil, dün Osmanlı İmparatorluğu’nu bugün de Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak gayesiyle gündeme getirilmiş sipariş bir projedir. Yaklaşık 1,5 asırlık bir mazisi olan sözde Kürt sorununun, Mezopotamya petrol sahasını ele geçirmeye odaklanmış sömürgeci anlayış tarafından, Türkiye ile Rusya arasında kurmayı planladığı tampon devletin maskesi olarak üretildiği malumumuzdur.
VATANI BÖLME HAMLELERİ
“Emperyalizmin şu anki uşakları; Kürt kimliği, anayasal statü, özerklik, federasyon, ana dilde eğitim ve savunma hakkı konularında ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Bunlar açıkça Türkiye’yi, Türk milletini ve Türk vatanını bölmeye ve parçalamaya dönük hamlelerdir ki, böyle bir şeyi hoş görmemiz elbette eşyanın tabiatına aykırıdır. Tüm taraflara söylemek isterim ki; Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır. Sözde Kürt sorunu kanlı emperyalistlerin tuzağıdır. Sözde Kürt sorunu bölücü terörün hain ve kanlı eylemlerini sakladığı ihanet kılıfıdır. Küresel emperyalizmin hiç değişmeyen stratejisi, karşısındaki güçleri dıştan kuşatmak, sanal sorun alanlarını genişleterek içten çökertmektir. Türk milleti halklar koalisyonu, etnik kökenler mecmuu değildir.
KARDEŞLİK TEK TARAFLI OLMAZ
“Türk milleti uçurum gibi derinleşen farklılıkların geçici ittifakıyla kurulmuş yığın veya gevşek topluluk asla olmamıştır. Sorun yaygarası koparanlar, en başta Kürt kardeşlerimizin canı ve varlığı üzerinde pazarlık yapan namertlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi, Kürt kardeşlerimizi problem olarak görenlere müsaade etmez, müsamaha göstermez, milletimizle yekvücut olarak ihanete mızrak gibi saplanmaktan da bir an olsun tereddüt geçirmez, geçiremez. Ayrılmayacak kadar iç içe geçmiş bir millet yapısında, kimliklere göre tabakalar oluşturmak kadar şiddetli bir patlayıcı henüz keşfedilmiş değildir. Ne var ki Kürt kardeşlerim oynanan oyunları artık görmelidir. Terör baronlarını hayal kırıklığına uğratmak milli ve manevi vecibeleridir. Kardeşlik duygusu tek taraflı taşınacak bir bağ değildir.
AHMET TÜRK
“Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidirler. Adaletten ödün vermek ve yargı kararının hükümet eliyle icrasını savsaklamak hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Anayasa ve ilgili yasalar son derece açıktır. Ancak CHP’nin uzlaşmaz ve provakatif hamleleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizim en son grup toplantılarımızdaki konuşmalarla iyice canlanan kardeşlik ortamının sabote edilmesini hedef almaktadır. Özellikle ciddi sağlık sorunları olan, yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup olduğu da bilinen Sayın Ahmet Türk’ün istismar edilmesi, İmralı’yla DEM Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP’nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür.
ÖZGÜR BEY ÇILGINA DÖNMÜŞ
“Özgür Bey çığırından çıkmış, çılgına dönmüş, gergin yüz hatları, bozuk ve bulanık dil yapısı içine sürüklendiği krizin büyüklüğünü gözler önüne sermiştir. CHP Genel Başkanı şaşırmış, su kaynatmıştır. Buradan bakınca CHP ile DEM Parti’yi ayırt etmekte çok zorlandığımızı, hatta CHP ile PKK’yı birbirine karıştırdığımızı söylemek abartılı bir iddia olmayacaktır. CHP kaynağından kopan, yatağına küskün akan dere gibidir. Bu gidişle kuruması ve derin çatlaklar yaşaması mutlaktır.
AYAĞINI DENK AL
Ayrıca, kayyım ataması karşısında Özgür Bey’in; ‘söz bitmek üzere, bu kötülükle mücadele etmek için ne gerekiyorsa o yapılacak’ sözlerine binaen ben de diyorum ki, ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın, ucuz numaraları bırakmalısın, ayağını da denk almalısın. Dış desteğe bağlanmış iç tehditler kıpırdayamaz hale gelecektir.
‘ZAAF’ AÇIKLAMASI
“CHP’nin başını çektiği nifak siyasetinin gideceği bir yer yoktur. Terör dilinin, bölücü dayatmanın, Kandil provokasyonlarının, sokağı adres gösteren şeytanlıkların sonu ve sonucu olmayacaktır. Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar, ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. Devlet seyreder, görmüyor derler; devlet durup bekler, ihmal ettiğini düşünürler; devlet uyur gibi yapar, zaafa uğradığını ileri sürerler; ancak öyle bir zaman gelir ki, muktedirliğini cümle aleme hükümran vasfıyla ispat eder, hıyanetin başına da dünyayı yıkar.”
İmamoğlu’na ret
Bahçeli’ye İmamoğlu ile görüşüp görüşmeyeceği soruldu. Bahçeli, “İmamoğlu beyin siyasetini tasvip etmediğimiz için görüşmeyi doğru bulmuyorum, yanlış gelişmelere MHP’yi bulaştırmak isteyebilirler, biz daha dikkatli olmak mecburiyetindeyiz.” dedi.