Kendi okuluna pizza götürüyor: Sabah öğretmen öğlen kurye

Ücretli öğretmenlerin sayısı yaklaşık 100 bin. Dertlerini sosyal medyadaki bir sohbet odasında dinledik.Onlar döküldü, bizim ağzımız açık kaldı. Ek iş olmada yaşamaları olanaksız.

Aydınlık Gazetesi olarak ücretli öğretmenlerle, sorunlarını ve çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla Twitter’da sohbet odasında buluştuk. Yüzlerce ücretli öğretmen dün “Güvencesizlik, düşük ücret, sömürü/ Ücretli öğretmenler anlatıyor” başlığındaki sohbet odasındaydı. Sohbet odası yayınını Aydınlık Gazetesi Emek Servisi Şefi Melike Güler Kadan yaptı.

Ücretli öğretmenlik, hastalık ya da doğum iznine ayrılmış öğretmenlerin yerine derse girmek üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu açığı gidermek üzere atama yapılması esasına dayanıyor. Öğretmen açığı bulunan okullara atanan öğretmenler, ders başı ücret alıyor. Ancak, uygulama adeta güvencesiz bir istihdam biçimine dönüştü. Bu modelde çalışan öğretmenler, yeterli kazanç sağlayamadığı için ek iş yapmaya mahkum oldu!

MADDE MADDE SORUNLARI SIRALADI

Orhan öğretmen 93 bin civarı ücretli öğretmen olduğunu belirtti. Kadrolu öğretmenle ücretli öğretmenin aynı işi yaptığını anlatan Orhan öğretmen, çalışma şartlarında yaşanan sorunları şöyle sıraladı:

"Asgari ücret altında bir gelir ile çalışıyoruz. Ders başına ücret alıyoruz, toplamı asgari ücret altına. Her fırsatta bu ücretten para kesiliyor. Bayramlarda, tatillerde… Sigortalarımız sürekli yarım yatırılıyor. Meslektaşımızla birlikte nöbet tutuyoruz ancak ücret almıyoruz. Öğrencilerin sınıf içindeki ihtiyaçları için verilen kırtasiye yardımı, ücretli öğretmenlere verilmiyor. Aile ve çocuk yardımı da almıyoruz. Yeni Bakan Yusuf Tekin, her cumartesi 'öğretmenler odası' toplantısı yapıyor. Hocalarımız randevu ile katılım sağlıyor. Bizim Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS) kaydımız olmadığı için toplantıya katılamıyoruz. Bu bile bize çok görüldü. Öğretmen kimlik kartımız yok. Öğretmen evinde kalamıyoruz. Maaş promosyonumuz yok. Mazeret ve izin haklarımız yok. Sosyal kulüplerde görev alıyoruz ama ücret alamıyoruz. Kadrolu öğretmen gelince ücretli öğretmenin işine son veriliyor. Yasal çalışma alanı ve özlük hakları kısıtlı, istenmeyen durumda birinci derecede suçlu oluyoruz.”

SÖMÜRÜDEN BAŞKA AÇIKLAMASI YOK

Orhan öğretmen ücretli öğretmen sistemine “sömürü” denilmesinden rahatsız olunduğunu ancak bu durumu açıklayacak başka bir ifade olmadığını söyledi. “Bu işi yapacaksın ücret almayacaksın demenin başka açıklaması yok.” dedi.

BRANŞ BAZINDA SORUN VAR

Öğretmenlerden Meryem B. de öğretmenler odasında yaşanan sorunlara dikkat çekti. Boynukara, “Öğretmenler odasında da mobinge (bezdiri) uğruyorsunuz. Eğer iyi çalışıyor ve takdir ediliyorsanız dışlanabiliyorsunuz. Bizim KPSS puanımız var, sadece branş bazında sıkıntılarımız var.” dedi. Cevahir öğretmen ise kalıcı istihdam talebini dile getirdi. Deprem bölgesinde bile meslektaşları deprem tazminatı alırken, ücretli öğretmenlerin alamadığını hatırlattı.

Çağlar öğretmen, ücretli öğretmenlere 2018 yılında 5 bin kadro verildiğini, bunun şartlarının sürekli değiştirildiğini söyledi. Eğitim alanında medyada çalışan yazar ve habercilere seslerini duyurmaları yönünde çağrı yaptı.

ÖĞRETMENLER ODASINA BİR KURYE BİR ÖĞRETMEN OLARAK GİRİYOR

Orhan öğretmen, deprem bölgesinde kadrolu öğretmenlere verilen tayin hakkından da mahrum kaldıklarını belirterek, “Bizi ‘beleş kadro mu istiyorsunuz?’ diyerek bir kez daha enkaz altında bıraktılar.” dedi. Ek iş yapmak zorunda olduklarını söyleyen Orhan öğretmen, şunları anlattı:

“Okuldan çıkınca iki üç saat çalışılacak iş yok. Öğretmen mesela gece nöbeti tutuyor. Gece nöbete gidiyor, oradan okula gidiyor sonra iki saat uyuyor tekrar nöbete gidiyor. Ya da okulun karşısında kuryeci olarak çalışıyor. Okula pizza siparişi veriliyor, kendi meslektaşlarına pizza götürüyor. Ya da okulun karşısında bir büfede temizlikçi olarak çalışıyor… Bunları küçümsemek için söylemiyorum, ekmek parası için yapılır. Ama diğer gün öğrenciler dalga geçiyorlar. Kaderimiz okul müdürlerinin iki dudağı arasına bırakılmış.”

‘BAŞARISIZ’ İSE NEDEN SINIFTA!

Eğitim-İş Sendikasında örgütlü Hepimizin Sendikası Grup Sözcüsü Ayla Erdem de "Öğretmenler odası bölündü." dedi. Öğretmenler arasında bir ayrımı doğru bulmadığını söyleyen Erdem,

"Sorun eğitime bakış açısı. Eğitimi hangi kadrolarla yapacağız, sorun bu. Siz öğretmeler odasını bölüyorsanız, o samimiyeti gerçekleştiremiyorsanız doğal olarak da maalesef bazı öğretmen arkadaşlarımız mobing uyguluyordur. Kadro altında öğretmenler birleştirilmeli. KPSS sınavı bir sıralama sınavı. Siz eğitim fakültelerinde öğretmenleri yetiştiriyorsunuz. Sorunu KPSS’ye indirmek doğru değil. Yeterli puanı alamadı diye tırnak içinde ‘başarız’… O zaman bu öğretmenleri neden sınıflara sokuyorsunuz. O sınıfta olan öğrencileri heba mı ediyorsunuz o zaman? KPSS’de 'başarısız' oluyor ama yine kölelik ücretiyle çalıştıracaksınız; bunu kabul etmek mümkün değil." ifadelerini kullandı.

'KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYORUZ'

Zafer İncebacak da sorunun sistem sorunu olduğuna dikkat çekti: “Bu yanlış modeli ortaya koyan da neoliberalizmdir. Eğitim kurumlarımız özelleştiriliyor. Ücretli öğretmenle kadrolu öğretmen karşı karşıya getiriliyor. Bu neoliberal sistem içinde çözüm arayamayız.”

BAKAN TEKİN'E TEPKİ

Sohbet odasında Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in daha önce bir röportajında "Kurslardaki öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, herhangi bir sınava girip başarılı olmuş değiller. Benim öğretmenimin girdiği KPSS sınavında başarılı olamadığı için orada öğretmenlik yapıyor." ifadeleri yeniden gündeme geldi. Daha önce de çok tepki toplayan bu açıklamaları hatırlatan öğretmenler, Bakan Tekin'in anlayışını kınadı, kırgınlık ve sitemlerini dile getirdi. Eğitimde ciddi bir plansızlık olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Ayla Erdem, tek bir sınavla başarı ölçe anlayışının önemli bir sorun olduğuna işaret ederek, "Öğretmen yetiştiren okullar, liseler yeniden açılmalı. Eğitim fakültelerine gidecek öğrenciler buralardan gitmeli." dedi.

Sonraki Haber