Kılıçdaroğlu iade-i itibar istedi... Atatürk: Çerkes Ethem haindir

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kurtuluş Savaşı'nda Yunan'a sığınan Çerkez Ethem için iade-i itibar istedi. Benzer bir tartışma Cumhuriyet’in ilk yıllarında da yapılmış, Mustafa Kemal Ethem için 'O haindir' demişti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 1 Eylül 2021 günü yaptığı açıklamada “İskilipli Atıf gibi o da değerimiz. Çerkez Ethem'e iade-i itibar verilmelidir.” dedi. İnsanın aklına ilk gelen; acaba bu konuda Atatürk ve İsmet İnönü ne diyordu? Ethem ve birlikleri Türk ordusuna karşı isyan ettikten sonra iyi şey söylemedikleri bir gerçek! Çok yerde ismi “hain” olarak anılır. Çerkez Ethem o zor günlerde Yunan ordusuna sığınarak herkesin nefretini çekti. Ondan sonra mücadele durmadı. Daha da yükseldi ve yoksul halk, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında birleşerek düşmanı topraklarından çıkararak kuvvetli bir Cumhuriyet kurdu. O ise ihanetiyle yaşadı.

Genç arkadaşlarımız için olayın kısa bir özetini yapalım: Çerkez Ethem, Osmanlı döneminde Küçük Zabit Mektebi’nden mezun olmuş bir askerdi. Balkan Harbi ve Cihan Harbi’nde görev almış, yaralanmış özellikle Teşkilat-ı Mahsusa’nın dış operasyonlarında görev almış bir isimdi. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlar tarafından işgalinden sonra Balıkesir’de Seyyar Kuvvetler’i kurarak düşmana ve yerli iş birlikçilerine karşı mücadele etmeye başladı. TBMM’nin kurulmasından sonra İstanbul’un kışkırtmasıyla başlayan iç isyanların bastırılmasında da görev aldı. Pek çok yararlılıkları oldu. Ancak bazı operasyonlarda komutanların uyarılarına rağmen aşırılıklara kaçmaya başladı. Uyarıldı. Rahatsızlık giderek artmaya başladı.

DÜZENLİ ORDUYA KARŞI ÇIKTI

Balıkesir ve Kütahya havalisinde kendi başına buyruk olmaya hatta yer yer Ankara’yı dinlememeye başladı. Buralarda adam kaçırmalar, izinsiz para toplamalar ve adam öldürmeler başladı. Kasım 1920’de Ankara’da düzenli ordu kurma kararı alındı ve bu çerçevede yerel Kuvayı Milliye teşkilatları Genelkurmay’a bağlanmaya ve kontrol altına alınmaya başlandı. Bu karara uymayan Çerkez Ethem ve kardeşleri, TBMM Hükümetini tanımayacağını ilan etti. Bu dönemde İstanbul yönetimiyle temasa geçerek tavrını onlardan yana koydu. Bu sırada Çerkez Ethem son kez Ankara’ya çağrılarak ikna edilmeye çalışıldı. Atatürk’e bile meydan okuyunca iş çığrından çıktı. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa önderliğindeki birlikler 29 Aralık 1920 tarihinde operasyona başladı ve 2 bine yakın kuvveti kısa sürede dağıtıldı. Bunların çok azı Ethem ile birlikte Yunan ordusuna sığındı. Daha sonra Yunanistan’a ve oradan da Ürdün’e giderek buraya yerleşti. 1930’lu yıllarda Ethem’in adamlarının Atatürk’e suikast düzenlemek için yurda girdikleri ve yakalandıkları açıklandı. Çerkez Ethem 1948 yılında Ürdün’ün Amman şehrinde vefat etti.

Atatürk’ün düzenli ordu savunması olmasaydı; Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşamazdı. Zaman bunun haklı olduğunu gösterdi. Çerkez Ethem isyanının bastırılmasından sonra düzenli orduda düzen sağlandı ve Yunan ordusunun karşısına çıkan milli ordumuz İnönü ve Sakarya Savaşlarını kazandı. Ardından da Büyük Taarruz'la düşmanı 2 yıl içinde Anadolu’dan çıkardı. Gerilla savaşı ise uzun yıllar sürecek ve çok yıpratıcı olacaktı. Atatürk buna halkın tahammül edemeyeceğini belirtiyordu. Ayrıca Türklerde düzenli ordu geleneği vardı ve bununla düşman ezilirdi!

Şimdi isterseniz Atatürk ve İnönü bu konuda ne diyor, ona bakalım:

ATATÜRK NE DİYOR

Mustafa Kemal Paşa, 29 ve 30 Aralık 1920 günleri TBMM’de Çerkez Ethem konusunu uzun uzun ayrıntılarıyla anlatır. İkna görüşmelerinden bahseder. Atatürk konu hakkında şu önemli değerlendirmeleri yapar: “Diyorsunuz ki, Ethem Bey iyi adamdır. Halbuki öyle değildir. Ethem Bey şakidir. İdare edilerek kullanılıyordu. Şaki, daima şakidir. Bunun itimat edilir bir tarafı yoktur. Efendiler, buna emniyet buyurmanızı rica ederim.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.20, Kaynak Yayınları, İstanbul, s.228.)

“Demirci Mehmet Efe meselesi bu meseleye göre daha hafiftir. Demirci Efe’nin birtakım özel cinayetleri, yani cehalet ve gaflet eserleridir. Fakat son vaziyette asıl cani Ethem Bey’dir.” (Age, s.230.)

Atatürk, 1 Ocak 1921 günü Sovyetler Birliği Temsilcisi Upmal ile yaptığı görüşmede Ethem olayına da değinir ve şunları söyler: “Ben onunla münasebetimi bütünüyle kesmeye kesin karar verdim. Eğer kayıtsız şartsız bana tabi olursa, bakarım, belki affederim. Direniş gösterirse, çetesini güçle darmadağın ederim ve onu kesinlikle asarım.” (Age, s.234.)

Atatürk, 1 Mart 1921 günü TBMM’de yaptığı konuşmada Ethem olayına tekrar değinir ve şu net ifadeleri kullanır: “Memleketimizin diğer bazı yerlerinde de milli hükümetimize itaatsizlik eserleri görüldü ve daha sonra Demirci Mehmet Efe ve Ethem ile kardeşlerinin hıyanetlerine şahit olduk. İşte efendiler, Meclis’iniz ve onun hükümeti, düşmanların ve hainlerin tertip ve teşvikleriyle meydana getirilen bu irticaları ve asayişsizlikleri bastırmaya muvaffak oldu.” (Age, c.11, s.68.)

Atatürk hadiseyi Nutuk’ta ise şu ifadelerle özetler: “Efendiler, Ethem kuvvetlerini takip eden kıtalarımız, 5 Ocak 1921 günü Gediz’i işgal ederek, o civarda toplandılar. Ethem ve kardeşleri de, kuvvetleriyle beraber düşman saflarında layık oldukları vaziyeti aldılar. Artık, Ethem vakası kalmamıştı. Ordumuzun içinde bulunan düşman püskürtülerek, cephesine geri döndürülmüştür. Bundan sonra yalnız bir düşman cephesini ve hareketini gözlemleyeceğiz. Hakikaten, bir gün sonra, 6 Ocak 1921’de bütün Yunan ordusu, bütün cephe üzerine her noktadan taarruza geçti.”

“Neticede, bütün Ethem kuvvetleri esir edilmiş, yalnız Ethem, Tevfik ve Reşit kardeşler yeni vazife almak üzere, düşman ordugâhına firar edebilmişlerdir.” (ATABE, Nutuk-2, Kaynak Yayınları, s.100, 102.)

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 2 Eylül’de Uluslararası Kafkas Derneği yöneticilerini kabul etti, “İskilipli Atıf Hoca’ya nasıl iade-i itibar verildiyse, Çerkez Ethem’e de iadeyi itibar verilmeli. Mezarı da Türkiye'ye getirilmeli. Bunlar bizim değerlerimiz.” dedi.

İSMET İNÖNÜ NE DİYOR

Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü hatıralarında Çerkez Ethem olayına uzun uzun değinir ve şu önemli saptamalarda bulunur: “Ethem ve kardeşleri ile benim çatışmam Garp Cephesi Kumandanlığına gelmemle başladı. Mustafa Kemal Paşa ile hadise daha evvel Ankara’da patlamıştı. Paşa daha Yozgat isyanı bastırılırken bunlarla mücadeleye, ihtilafa düşmüş vaziyetteydi. Düzce’den sonra Yozgat isyanının bastırılmasına gönderilen Ethem Bey, ortada kendisinden başka kuvvet, çalışan hiç kimse bulunmadığı kanaati ile bütün memleket işlerini düzeltmek için Ankara Valisine kadar müdahale etmişti.” (İsmet İnönü, Hatıralar, 3. Baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009, s.209.)

“Mustafa Kemal Paşa, Çerkez Ethem meselesini bir silahlı çatışmaya varmadan halletmek için hiçbir teşebbüsü ihmal etmiyordu. Hiç değilse anlaşmak için elden gelen her şeyin yapılmasını istiyordu.” (Age, s.224.)

“(Kütahya’ya gönderilen ikna heyetinin görüşmesini kastederek) Bu sırada Ethem’in İstanbul’la muhabere ettiğini öğrendik ve Bursa üzerinden çektiği bir telgrafını yakaladık.” (Age, s.225.)

“Kendilerini nikbin bir havaya kaptıranlar farkında olmadan menfi bir propagandaya sebep oluyorlardı. Fakat aslında, mütevazı ölçüde bir zafer de olsa, Birinci İnönü Muharebesi ve Ethem’in tasfiyesi gerçekten çok meseleyi halletmişti.” (Age, s.234.)

BAKANLAR KURULU KARARIYLA HAİN İLAN EDİLDİ

8 Ocak1921 tarihinde bakanlar kurulu aldığı kararla Çerkez Ethem, kardeşleri Tevfik ve Reşit’in vatana ihanetlerinden dolayı bir resmi beyanname yayınladı. Beyanname 10 Ocak 1921 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlandı. Karardaki şu ifadeler konuyu açıklar niteliktedir: “Ethem, Tevfik ve Reşit hainleri Anadolu'yu baştanbaşa soymak maksadıyla kurmak istedikleri haydut hükümetine kavuşmadan düşman safları arasında layık oldukları mevkie düşmüşlerdir.” (Zübeyir Uzun, Milli Mücadelede Çerkez Ethem ve Kuvayı Milliye’nin Faaliyetleri, 2008, s.180.)

BEYANNAMESİNİ YUNAN UÇAKLARI ATTI

Çerkez Ethem adamlarıyla Yunan ordusuna sığındıktan sonra 9 Ocak 1921 tarihinde bir beyanname hazırlayarak Yunanlara verdi. Onlar da bu beyannameyi uçakla Karahisar halkına attı. Beyannamede yer alan şu ifadeler savunulacak gibi değildir: “Ey Askerler, şerre âlet olmayınız. Ahiretteki mesuliyetinizden korkunuz. Maziden intibah alarak her türlü felâketi ve vatanı kurtarmağı haris menfaatlerine kurban etmek isteyenlere karşı hakkınızı müdafaa ediniz. Şahsî ihtiraslara âlet olmayınız. Ey zabit arkadaşlar, emir kulu olmaktan sarfınazar ediniz. Allahın kulu değilseniz, aksi halde geliyorum ha! Son pişmanlık fayda vermez!” (Uzun, s.181.)

Atina’daki gazeteler Ethem’in Ankara hakkında önemli bilgiler verdiğini yazar. 10 Ocak’ta Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde “Ethem’in Hıyaneti” başlıklı bir yazı kaleme alır: “Ethem ile kardeşleri, öteden beri bir şakî ve haydut idiler, bugün birer hain oldular. Arada bir zaman geçti ki, o devirde herkes bunları vatanın uğradığı felaketler karşısında insanca ve namusça nihayet günahlarını affettirme karar vermiş saf ve halis nadimler olarak tanımıştı. Hainler hıyanetlerinin cezalarını bulurlar ve zaten buldular.” (Uzun, s.182.)

Milli kuvvetlerin Çerkez Ethem’e yönelik operasyonu 22 Ocak 1921 günü son buldu. Atatürk başarılarından dolayı bölgedeki komutanları kutladı. Yabancı basına göre Çerkez Ethem emrinde bulunan 300’e yakın kuvvetle Yunanlara sığındı. Bu sığınmadan sonra İzmir’de yayımlanan Yunan resmi beyannamesinde ise, Çerkez Ethem ve kardeşleriyle beraber 25 subay, 800 er ve 400 atlının Yunanlara teslim olduğu ilan edildi.

HAİNLER LİSTESİNE GİRDİ

Milli Mücadeleden sonra yayımlanan 150’likler listesinde Çerkez Ethem ve avanesi de yer aldı. 29 Haziran 1938 tarihinde Cumhuriyet’in 15. yıl dönümünde af ilan edildi. 150’liklerin birçoğu bundan yararlanırken Çerkez Ethem ve Reşit bundan yararlanmadı. Reşit daha sonra oğlunun girişimiyle yararlandı ve yurda geldikten 1.5 yıl sonra vefat etti. Ethem’in ise “Kimin yüzüne bakarım?” diyerek gelmediği ve “Ben kendimi yurt dışında ölmeye mahkûm ettim.” dediği belirtildi.

YUNUS NADİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

O günlerin tanığı gazeteci Yunus Nadi Bey, Ethem’in isyanını şu sözlerle değerlendirir: “İstiklal Harbi'nde çok kıymetli hizmetler görmüş olan bu arkadaşlar, bu parlak hizmetlerini, sonunda çok fena, çok feci, vatan hıyaneti kadar mel’un bir hareketle, zifiri siyah bir kara ile lekelediler ve az kalsın vatan ve milletin namzet olduğu kurtuluş ve yükselme yolunu kapatmaya yeltendiler. Zaten sonunda kendilerinin de -bilerek veya bilmeyerek- düşündükleri de bu idi: Ankara’yı yıkmak!” Yunus Nadi, Çerkes Ethem Kuvvetlerinin İhaneti, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s.7.)

Çerkez Ethem
Sonraki Haber