Atlantik medyası bozgunu kabullendi: ‘Milli duygular cüzdanı bastırdı’

14 Mayıs öncesinde Batı yayınlarını süsleyen ‘Kılıçdaroğlu umudu’ yerini Erdoğan’a yönelik ‘yılgın bir hoşgörüye’ bıraktı. Erdoğan’ın milliyetçilik sayesinde kazandığı değerlendirmesi öne çıktı. ABD’ye meydan okuyan Rusya’yla dostluk çizgisinin süreceği kaydedildi.

Batı’nın gözü yine Türkiye seçimlerindeydi. Ancak bu defa, Atlantik propagandası yerini daha gerçekçi değerlendirmelere bıraktı. Anketlerin yanlış bir algı yarattığı ve Erdoğan’ın ikinci tur için açık ara önde olduğu itiraf edildi. Batı kamuoyu, mağlubiyete hazırlandı.

ERDOĞAN’IN GALİBİYETİNE KESİN GÖZÜYLE BAKILIYOR

İngiliz haber ajansı Reuters, “dini muhafazakarlık ve milliyetçiliğin güçlü bir karışımıyla seçmenleri bir araya getiren” Erdoğan’ın “tahminlere meydan okuyarak iktidarını 30 yıla uzatmaya hazırlandığını” yazdı. Daha seçim sonuçlanmadan bile uzmanların Erdoğan’ın zaferine “kesin gözüyle baktığını” not etti. Erdoğan’ın, muhalefetin “otokrasiye doğru yürüyüş” olarak gördüğü iktidarını daha sağlamlaştıracağı vurgulandı.

Erdoğan’ın dış politika sicili ise şöyle tarif ediliyor: “NATO üyesini geleneksel Batılı müttefiklerinden uzaklaştırdı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bağlar kurdu ve Türkiye’yi iddialı bir bölgesel güç haline getirdi.”

Ajansın görüşlerine başvurduğu ELIAMEP düşünce kuruluşunda Türkiye araştırmacısı Nicholas Danforth, “Yelkenlerinde rüzgar var diye her şey yolunda gidecek diye bir şey yok. Ekonomi kötüye gitmeye devam edecek. Muhalefetin gidişatı iyi değil ve pek çok dünya lideri onu dün olduğundan daha fazla sevmiyor ya da ona güvenmiyor.” şeklinde konuştu.

‘MİLLİ DUYGULAR CÜZDANI ALT ETTİ’

Fransız devlet ajansı Agence France-Presse (AFP) da Erdoğan’ın ilk turda “kamuoyu yoklamalarına meydan okuduğunu” ve “Kılıçdaroğlu’nu beş puan farkla rahat bir şekilde geçtiğini” yazdı. Erdoğan’ın derin bir hayat pahalılığına rağmen “beklenmedik derecede güçlü bir performans sergilediği” ve “istikrar vurgusunu doğruladığı” belirtildi.

Muhalefetin ise ABD’nin bilindik kampanya söylemi olan “Mesele ekonomi, aptal” sözünü takip ederek cüzdana odaklandığı, ama sonunda milli duyguların ekonomiyi alt ettiği belirtildi. Erdoğan’ın “milliyetçi söylem, pan-İslamist kahramanlık ve tarihi referansların bir karışımı”yla “siyasi rakiplerini dümdüz eden ve yine öyle yapacak gibi görünen popülist bir paket sunduğu” belirtildi.

İkinci turdaki seçimin “sadece Türkiye’yi kimin yöneteceğini değil, aynı zamanda nasıl yönetileceğini, para biriminin son on yılda dolar karşısında değerinin onda birine düşmesinin ardından ekonomisinin nereye gideceğini ve Türkiye’nin Rusya ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirerek Batı’yı kızdırdığı dış politikasının şeklini de belirleyeceği” kaydedildi.

‘KILIÇDAROĞLU’NUN HDP HOKKABAZLIĞI’

France24’ün analizinde görüşlerine başvurulan Orta Doğu Enstitüsü araştırmacısı Howard Eissenstat, Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’nin Millet İttifakı üyeliği ile HDP’nin desteğini korumak arasında “ilk tura kadar oldukça iyi bir hokkabazlık yaptığını” belirtiyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun ikinci tur için Zafer Partisi’nin göçmen karşıtı duruşuyla “aynı çizgiye geldiği” ve altı dolu olmayan 10 milyon gibi abartılı göçmen rakamlarıyla propaganda yaptığına dikkat çekildi.

CHP’yi terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan Erdoğan’ın ise 2015 yılından beri PKK’yla ateşkese son vererek “milliyetçilikle aynı hizada durduğu” kaydedildi. Erdoğan’ın kampanyası boyunca Kılıçdaroğlu’nu “Batılı güçlerin kuklası” olarak tasvir ederek kendine has bir milliyetçilik sürdürdüğü değerlendirildi.

Eissenstat, “Türkiye’deki seçmenlerin büyük çoğunluğu kelimenin olağan anlamıyla milliyetçidir.” değerlendirmesi yaptı. Milliyetçiliğin Türk siyasetinde her zaman “güçlü bir faktör” olduğunu ancak şu anda “özellikle militan” olduğunu söyledi. Bu durum kısmen “dünya genelinde artan popülizm dalgasını yansıttığını” söyledi.

German Marshall Fund’dan Ünlühisarcıklı ise “Milliyetçilik bu seçimlerin kesinlikle galibi.” ifadesini kullandı.

‘SEÇİM SONRASI ONU İSTİFA BASKISI BEKLİYOR’

ABD’li haber ajansı Associated Press (AP), sandıktan çıkacak nihai kararın “Ankara’nın çok ötesinde” etkileri olacağını vurguladı. Türkiye’nin Avrupa ve Asya’nın kesişim noktasında bulunmasının ve NATO’da oynadığı kilit rolün altını çizdi.

AP, Erdoğan’ın kazanmasını bekliyor. Cumhurbaşkanının 5 yıl daha dış politikada “denge çizgisini” sürdüreceği öngörüldü. Mehmet Şimşek’in yeniden maliye bakanı olacağı şayiasının yeniden Ortodoks politikalara dönüş anlamına geldiği değerlendirildi.

Kılıçdaroğlu’nun daha Batı yanlısı çizgisinin seçim sonucunu etkilemediği belirtildi. İkinci turdan hemen önce mültecileri geri gönderme sözü vermesi, “millliyetçi seçmenlere ulaşmak için çılgınca bir ölüm kalım mücadelesi”nin parçası olarak görüldü. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun seçim yenilgileri listesine bir yenisini eklemesi halinde “parti başkanlığından istifa etmesi için baskı oluşacağı” tahmin edildi.

‘ERDOĞAN NATO İÇİN BAŞ AĞRISI’

ABD’li uluslararası haber kanalı CNN, Batı’nın Erdoğan’dan şikayetlerini yineledi. Türkiye’nin son yıllarda Rusya ile bağlarını güçlendirdiği, Erdoğan’ın Putin’le kişisel dostluğunu artırdığı ve 2019 yılında S-400 füzesi alarak “ABD’ye meydan okuduğu” vurgulandı. Son olarak İskandinav ülkelerinin NATO üyeliğini engelleyerek “NATO’nun genişleme planları için baş ağrısına sebep olduğu” belirtildi.

Erdoğan’ın CNN’den Becky Anderson’a verdiği özel röportajda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “özel” ve büyüyen bir ilişkisi olduğunu söylediği hatırlatıldı. “Batı’nın yaptığı gibi Rusya’ya yaptırım uygulayacak bir noktada değiliz. Batı’nın yaptırımları bizi bağlamaz.” sözleri alıntılandı.

Erdoğan’ın geleceğinin 2023 başında olduğu gibi “karamsar görünmediğini” belirten CNN,

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Soner Çağaptay’ın görüşlerini aktardı: “‘Kılıçdaroğlu teröristler tarafından destekleniyor’ stratejisi, sağcı seçmenlere cazip geldi.” Çağaptay, Erdoğan’ın açık ara kazanması halinde “alışılmışın dışındaki ekonomi politikaları, hukukun üstünlüğü ve sosyal özerkliğin sona ermesi konularında haklı çıkacağını” söyledi.

‘MİLLİYETÇİLİK BELİRLEYİCİ’

The Economist dergisi hatırlanacağı üzere doğrudan Erdoğan’ın devrilmesi için çağrı yapmıştı. Seçimden önce yayımladıkları makalelerde umutsuzluk en baskın temaydı. Kılıçdaroğlu’nun ilk turda “beklentilerin çok altında performans gösterdiği” ve “yenilgiden kıl payı kurtulduğu” belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun arayı kapatmak için “aşırı sağcılara kur yapmaya başladığı” kaydedildi. 10 milyon göçmen gibi hiçbir temeli olmayan bir rakam telaffuz etmesinin çaresizliğin göstergesi olduğuna dikkat çekildi.

The Economist, “İnançtan ziyade çaresizlikten kaynaklanan bir acil seçim stratejisi olarak Kılıçdaroğlu’nun keskin sağa dönüşü sadece sınırlı bir başarıya ulaşmış görünüyor.” değerlendirmesi yaptı. Erdoğan’ın “rüzgarına arkasına aldığı” ve “ilk turdan bu yana Kılıçdaroğlu’na karşı liderliğini koruduğu, hatta genişlettiği” belirtildi.

Makalenin sonunda şu değerlendirme yer aldı: “Milliyetçilik her zaman Türkiye’nin siyasi kültürünün bir parçası olmuştur. Ancak bu yılki seçimlerin gösterdiği şey, ülkenin milliyetçilerinin, çeşitli partilere yayılmış olsalar da, Kürtler kadar kral yapıcı olduklarıdır.”

‘ULUSLARARASI YATIRIMCILAR ERDOĞAN ZAFERİ BEKLİYOR’

ABD’li finans kanalı Bloomberg, uluslararası yatırımcıların net bir Erdoğan zaferi öngördüğünü yazdı. Pazar günü kim kazanırsa kazansın Türkiye’nin önündeki en büyük zorluk ekonomi olacağı belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zayıflayan para birimi, tükenen döviz rezervleri ve Erdoğan’ın teknokratlardan oluşan yakın çevresi tarafından uygulanan ve bankacılık sektöründe kargaşaya neden olan düzenlemeler karmaşasıyla karşı karşıya kalacağı kaydedildi.

Sonraki Haber