Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset dışı’ iki gezisi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi, 2012 yılında Bosna Hersek’e ve 2013 yılında da ABD’ye yaptığı gezileri hatırlattı.

Üç gezinin de ortak yönü: Resmi makamlarla görüşülmemesi! Geçmişteki geziler FETÖ’cülerle yapılan görüşmelerle arşivde yerini aldı. Bugüne de bunun izi kaldı. Son ABD gezisi de bu eksende sürüyor.

BOSNA MÜFTÜSÜ BİLE KABUL ETMEDİ

2010 yılında CHP’nin başına gelen Kılıçdaroğlu 25-26 Nisan 2012 tarihleri arasında Bosna Hersek’e gitti. Gezinin mimarı ve mihmandarı Fetullah’ın “CHP imamı” olarak bilinen Parti Meclisi üyesi Muhammed Çakmak'tı. Bosna’ya varışında CHP heyetini, Gülen okullarının öğrencileri karşıladı. Akşam onuruna verilen yemekte Kılıçdaroğlu, Cemaat’e ait Türk Koleji’nden genç kızların müzik şölenini izledi. İki günlük gezide Bosnalı devlet yetkilileri ve siyasetçilerle hiç görüşülmedi. Gezi “FETÖ ile ilişkileri perçinledi.” şeklinde yorumlandı. FETÖ'nün medya yapılanmasındaki önde gelen isimlerinden Adem Yavuz Arslan, ziyaret boyunca Kılıçdaroğlu'nun yanından ayrılmadı.

Kılıçdaroğlu’nun tek siyasi açıklaması, “Bosna-Hersek’in NATO ve AB’ye üyeliği çok önemlidir.” şeklinde oldu.

İLK ABD GEZİSİ

Kılıçdaroğlu’nun 22 Mayıs 2010 tarihinde CHP’nin Genel Başkanı seçilmesinden sonra, CHP tarihinde görülmemiş şekilde ABD ilgisi başladı. ABD’ye büro bile açıldı. CHP yöneticileri de sık sık ABD’yi ziyaret etmeye başladı. Siyasi açıklamalarda ise ABD, AB ve NATO’ya bağlılık sık sık dile getirildi. Biden’ın başkan seçilmesinden sonra “Dostlarla birlikte” iktidar olma hedefi konuldu. “Biden’dan Türkiye’de demokrasi güçlerine destek vermesi” istendi.

Kılıçdaroğlu ABD’yi ilk kez 2013’te ziyaret etti. 30 Kasım-4 Aralık tarihleri arasında yapılan ziyaret sırasında kendisini ABD üst düzey yetkilileri kabul etmedi. Bazı düşünce kuruluşları ve daha çok FETÖ’nün kurumları ziyaret edildi. Onların önde gelen isimleriyle görüşüldü. Görüşme öncesi üç ayrı CHP heyeti daha ABD ziyareti yaptı. Mart, Mayıs ve Eylül aylarındaki ziyaretler FETÖ bağlantılı kişi ve kurumlar eliyle planlandı. Ziyaretin mihmandarlığını da CHP'nin FETÖ sicilli vekilleri Aykan Erdemir ve Faik Tunay yaptı. Bu gezi için CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, adı geçen beş CHP'li vekilin ABD'ye "Fetullah Gülen'in davetlisi olarak gittiğini" açıkladı. Bu açıklamaya itiraz da olmadı.

Kılıçdaroğlu ABD gezisi sırasında Türk-Amerikan Birliği’nin genel merkezinde düzenlenen kahvaltıya katıldı. Bu kuruluş FETÖ’ye yakınlığıyla biliniyordu. Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’cülerle görüşmesi Türkiye’de tartışma yarattı. Kılıçdaroğlu gazetecilerin sorusunu “Seçimlerde CHP’ye oy verirler mi bilmem ama memnun oluruz.” şeklinde yanıtladı.

CIA’CILARLA GÖRÜŞME

Kılıçdaroğlu, Georgetown’daki Café Milano’da üç Amerikan Yahudi örgütünün temsilcisi ve ABD Kongresi Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesi’nden Alan Makovsky (Türkiye ve Ortadoğu uzmanı) ile yemekte bir araya geldi. Yemeğe ABD’nin önde gelen Yahudi örgütlerinden, çatı kuruluşu Amerikan Yahudi Komitesi (AJC), askeri ve stratejik konularda çalışan Ulusal Güvenlik İşleri Yahudi Enstitüsü (JINSA) ve New York merkezli İnkâr ve İftiraya Karşı Birlik (ADL) temsilcileri katıldı.

Kılıçdaroğlu burada Türkiye ile İsrail’in ilişkilerinin düzelmesi gerektiğini savundu. “Türkiye’nin yönü Batı’dır, NATO ittifakını önemsiyoruz.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun ziyaretine damga vuran konulardan biri de daha önce çeşitli adlar altında Türkiye’de görev yapmış önemli CIA ajanlarıyla buluşmasıydı. CHP lideri, ABD’de Morton Abramowitz, Eric Edelman ve CHP’nin Washington temsilciliği açılış resepsiyonunda da “AKP ile işbirliği yaptık, TSK’yı kafesledik.” diyen Henry Barkey’le buluştu.

Temasları sırasında kendisine AKP’nin güven vermediğinin anlatıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Benim gördüğüm; Türkiye ile ABD arasında dış politikada ciddi güvensizlik zemini oluşmuş durumda, bunun giderilmesi lazım.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretini Aydınlık’a değerlendiren eski CHP Milletvekili Onur Öymen ise, ziyarette ‘Cemaat’ ile temasların öne çıktığına dikkat çekerek oy uğruna laikliğin feda edilemeyeceğini söyledi.

Sonraki Haber