Kırgızistan’ın Bağımsızlığının 30. yılında: Tanrı Dağları’ndan Toroslara Kardeşlik Köprüsü

2021 yılının ilk 10 ayı verilerine göre, 661 milyon doları aşan iki ülke arasındaki ticaret hacminin 1 milyar dolara ulaştırılması hedeflenmektedir.

Kırgız Cumhuriyeti Ulusal İstatistik Komitesi verilerine göre Türkiye, 2019 yılında Kırgızistan’a 94,5 milyon dolar doğrudan yatarım yaparken; bu tutar, 2021 senesinin ilk yarısında 62 milyon doları aşmıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası bağımsızlığını kazanan beş Orta Asya devletinden biri olan Kırgızistan, sahip olduğu jeopolitik-stratejik konum ve tecrübeleriyle birlikte bölge geleceğinin en kritik ülkelerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. “Yeni Doğu”-“Yeni Batı” merkezli uluslararası sistemin inşa sürecinde Asya’nın kalbini oluşturan Türk Dünyasının merkez ülkelerinden biri olan Kırgızistan, bölge-dünya istikrarı, refahı ve barışı açısından üstlendiği misyonun farkında bir ülke olarak güçlü yürüyüşünü devam ettirmektedir.

Bu bağlamda 30 yıl içerisinde, ulus-devlet inşa süreci, ekonomi, iç ve dış siyaset öncelikli olmak üzere kat ettiği mesafe oldukça önemlidir. Bu geçiş sürecinde Türkiye ile kurulan güçlü ilişkiler, Tanrı Dağları’ndan Toroslara kadar uzanan güçlü bir kardeşlik köprüsü inşası ile de ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla 2021 yılı hem bağımsızlığının hem de Türkiye’yle kurulan ilişkilerin 30. yılı olması hasebiyle büyük bir önem arz etmektedir.

Bilindiği üzere 31 Ağustos 1991’de Kırgızistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye olmuş, 23 Aralık 1991’de de iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler kurulmuş, 1992’de de karşılıklı olarak büyükelçilikler açılmıştır. Böylece ortak tarih, dil, din ve kültüre sahip iki kardeş ve dost ülke arasında güçlü bağların kurumsal işbirliği zemininde daha da güçlendirilmesi süreci başlatılmıştır.

BAĞIMSIZLIĞIN 30. YILI: DAHA GÜÇLÜ KIRGIZİSTAN

“Kırk Boy”un bir araya gelmesinden oluşan Kırgız milleti, tarihsel köklerinden-değerlerinden aldığı ilham sayesinde Orta Asya’nın en güçlü, laik demokrasilerinden, hukuk devletlerinden birini inşa etmiştir. Dolayısıyla Kırgızistan’daki demokrasi inşa sürecini sadece son 30 yıl ve Batılı demokrasi anlayışı ile tanımlamak, sınırlandırmak, en başta Kırgız tarihine ve milletine yapılacak en büyük haksızlık olacaktır. Zira Türkistan tarihinin ayrılmaz bir parçası olan Kırgızistan aynı zamanda kökleri bin yıllara dayanan özgür halk iradesi ve bağımsız devlet anlayışı-geleneğini yansıtması açısından da önemlidir.

Bu bağlamda Kırgızistan’daki süreci halkın bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve üniter yapısı noktasında daha güçlü bir devlet inşasına yönelik girişimler ile eş değer görmek daha yerinde olacaktır. 2021’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri de ülke demokrasisi ve siyasi istikrarı adına atılan yeni bir deneyim olarak kendisini göstermektedir.

Ekonomik açıdan sürdürülebilir kalkınmayı devam ettiren Kırgızistan’ın bağımsızlığının ilk dönemlerinde 2 milyar dolar civarında olan GSYİH’si günümüzde 7,7 milyar dolara ulaşmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Sadır Caparov’un iktidara geçmesiyle birlikte ülke ekonomisinde ve siyasetinde açık bir şekilde istikrar ve ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle sürdürülebilir ekonomik büyüme, özel sektörü geliştirme, uluslararası ticareti teşvik etme ve enerji üretimini arttırma noktasında çeşitli kurumsal ve yapısal reformlar dikkatleri çekmektedir.

Millet Kütüphanesi'ndeki Kırgızistan konulu fotoğraf sergisi.

Enerji, yeraltı kaynakları ve turizm gibi konulardaki potansiyelin yanı sıra dünyaya açık politikaları da hiç kuşkusuz burada önemli bir yere sahiptir. 1998’de Bağımsız Devletler Teşkilatı (BDT) ülkeleri arasında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılan ilk ülke olması, bunun bir göstergesidir. Ulus inşasını sağlıklı bir şekilde sürdüren Bişkek, özellikle Sayın Caparov döneminde dilin önemli unsur olduğu bilinciyle hareket ederek toplumdaki bağı güçlendirmeye çalışmaktadır. Milli şuur ve bilince sahip, sağlıklı bir toplum yaratılması noktasında eğitim faaliyetleri Bişkek’in öncelikleri arasında yer almaktadır. Bağımsızlığından bu yana Kırgızistan’da 461 ilk ve ortaokul ile lise inşa edilmiştir. 6,5 milyonluk nüfusuna rağmen Kırgızistan’da 40’ı devlet ve 17’si özel olmak üzere 57 üniversite bulunmaktadır. 214 binden fazla öğrencinin eğitim gördüğü üniversitelerde Türkiye, Orta Asya ülkeleri, Çin, Rusya ve Afganistan gibi ülkelerden gelen öğrenciler de eğitim almaktadır.

Bu kapsamda Türkiye, Kırgızistan’ın gelişmesi için eğitim alanında da önemli destekler sunmaktadır. Özellikle uluslararası standartlarda eğitim veren Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, gösterdiği başarılarla göz doldurmaktadır. Günümüzde 1649 Kırgız genci Türkiye’de ve 490 Türk genci de Kırgızistan’da eğitim almaktadır. Ayrıca Maarif Vakfı’nın Kırgızistan’da eğitim konusunda sunduğu destek, entelektüel bir toplum yaratılması ve sağlıklı bir şekilde ulus inşasının gerçekleştirilmesi konusunda her geçen gün daha da artmaktadır. Ülkenin en büyük önceliklerinden biri sağlıklı bir toplum ve kuşak yetiştirilmesidir. Bu amaçla Milli Anne ve Çocuk Koruma Merkezi veya Cumhuriyet Hastanesi bunun en önemli örnekleridir. Dünyada Kovid-19’a karşı mücadelenin sürdüğü bir dönemde Türkiye’nin ve Kazakistan’ın sağladığı desteklerle birlikte Kırgızistan’ın başarılı bir sonuç elde etti. Kırgızistan’ın köklü bir tarihi ve kültürü bulunmaktadır. 1995’te 1000. Yıldönümü kutlanan Manas Destanı bunun örneklerinden biridir. Günümüzde binlerce yıllık kültürlerini koruyan Kırgızlar, atalarının mirasını hala yaşatmaktadır. Bu sayede gücünü ve bağımsızlık ruhunu dağlardan alan Kırgız halkı, doğayla iç içe olmaya ve özgürce yaşamaya devam etmektedir.

Kırgızistan’ın çabaları sayesinde düzenlenen “Dünya Göçebe Oyunları”, Türk Dünyası’ndaki işbirliğini ve dostluğu güçlendiren en önemli kültürel faaliyetlerden biri olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Nitekim Eylül 2022’de Türkiye’de gerçekleştirilecek olan IV. Dünya Göçebe Oyunları, Kırgızistan’ın kültürünü dostluk köprüsüne dönüştürdüğünü göstermektedir.

DIŞ POLİTİKADA AKTİF KATILIM VE 'ORTA ASYA’DA BARIŞ BÖLGESİ'

Günümüzde Bişkek, BM, AGİT, BDT, Şanghay İşbirliği Örgütü dahil olmak üzere 124 uluslararası örgütün aktif üyesidir. Diğer yandan medeni dünyanın bir parçası olarak 160’tan fazla devletle diplomatik ilişkiler kurmuştur. Uluslararası hukuk ve sistem çerçevesinde hareket eden Kırgızistan, aktif bir dış politika izlemektedir.

Tarihsel mitolojilerde Tanrı Dağları’nı kontrol edenin dünyayı kontrol edebileceği söylenmektedir. Bu durum, Kırgızistan’ın jeopolitik konum ve sorumluluğunu hiç kuşkusuz daha da arttırmaktadır. Bu bağlamda jeopolitik-jeoekonomik konumuyla koridorların ana güzergahlarından biri olarak ön plana çıkan Kırgızistan, İpek Yolu güzergahının kilit ülkelerinden biridir. Batı’ya ulaşmak isteyen Çin’in Kırgızistan-Özbekistan-Türkmenistan veya Kazakistan üzerinden Hazar Denizi’ni aşması, bu ülkenin jeopolitik önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Cengiz Aytmatov heykeli açılış töreni.

Kuşak Yol Projesi’nin önemli bir kısmına ev sahipliği yapan Kırgızistan, aynı zamanda Orta Asya’yı birbirine bağlayan Kazakistan-Kırgızistan-Tacikistan gibi çeşitli ulaşım/ticaret ve enerji koridorlarında da etkindir. Örneğin Türkmenistan’dan Çin’e ihraç edilen doğalgazın hattının 215 kilometrelik kısmı bu ülkenin topraklarından geçerken, CASA-1000 gibi enerji projeleriyle de bulunduğu bölgenin ötesine enerji sağlarken, Afganistan barışına katkı rolünü de güçlendirmektedir.

Günümüzde gerçekleştirdiği işbirlikleri ve dahil olduğu koridorlar sayesinde Kırgızistan, yeni pazarlara açılmakta ve güçlü ekonomik ilişkiler geliştirmektir. Serbest ekonomik bölgelerin kurulduğu, ihracatçı ve ithalatçı firmalara özel gümrük ayrıcalıkların sağlandığı Kırgızistan’da Sayın Caparov’un yabancı yatırımcılara gerekli güvencenin verilmesi için attığı adımlar, ülke ekonomisinin daha da güçlendirilmesini hedeflemektedir.

Kırgızistan, Orta Asya’da barışın, huzurun, işbirliğinin ve refahın tesisi için çabalamaktadır. Batken bölgesinde tansiyonun yükselmesine rağmen soğukkanlılığını koruyarak Tacikistan’la uzlaşmayı seçen Sayın Caparov, sorunların kalıcı bir şekilde çözülmesini ve barışçıl bir bölge arzu ettiklerini dile getirmektedir.

Dış politikada Türk Dünyası’nı da öncelik hale getiren Sayın Caparov, 12 Kasım 2021’de İstanbul’da düzenlenen 8. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde “Orta Asya’da Barış Bölgesi” önerisinde bulunmuş ve uluslararası politikada Kırgız halkının benimsediği yapıcı tutumu ortaya koymuştur. Ayrıca Sayın Caparov’un şu sözleri de barışçıl bir Türk Dünyası ve Orta Asya için yol haritası niteliğindedir: “Ezelden beri Atalarımız barış, uyum ve hoşgörü içinde yaşama ilkesine değer verdiler. Bölgemizi barış, kardeşlik ve iyi komşuluk bölgesi olarak görmek istiyoruz. Orta Asya halkları uzun zamandır barışı sevmiş ve birlikte yaşama ilkelerini takdir etmiştir.”

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİN GÜÇLÜ SÜTUNLARI

Bilindiği gibi Kırgızistan bayrağında, yurtların tepesindeki “tündük” bulunmaktadır. Bu sadece Kırgızların değil; Orta Asya bozkırından ve medeniyetinden doğan bütün toplulukların bir çatı altında buluşabileceği mesajını içermektedir. Türkiye de hem tarihsel kökleri hem de medeniyet anlayışı çerçevesinde bağımsızlığını ve egemenliğini kazanmış olan Kırgız dostlarıyla aynı “yurt”un altında buluşmayı önemli bir gelişme olarak kabul etmektedir.

Kırgızistan ile Türkiye arasında siyasi, ticari, ekonomik, kültürel, sosyal, bilimsel ve askerî-teknik alanlarda çok boyutlu bir ilişki vardır. Bu çerçevede yüzden fazla anlaşmayı, sözleşmeyi ve protokolü hayata geçiren Ankara ve Bişkek, ilişkilerini karşılıklı saygı ve ortak çıkar çerçevesinde güçlü bir yapısal zemine oturtmayı başarmıştır. Bu kapsamda Türkiye ve Kırgızistan, diplomatik ilişkilerin kurulmasının ardından 24 Ekim 1997’de “Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” imzalayarak söz konusu bağların ebediyete kadar süreceğinin ilanı etmiş, 1 Temmuz 1999’da “Türkiye ve Kırgızistan: Birlikte 21. Yüzyıla” başlıklı bildiriyi yayınlayarak yeni yüzyılda daha güçlü bir şekilde birlikteyiz mesajını da vermişlerdir.

Manas Heykeli'nin açılış töreni.

26 Nisan 2011’de “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK)” ile ikili ilişkiler stratejik bir statüye ulaşmış, belirli aralıklarla düzenlenen YDSK toplantılarının 5.’si, 9 Haziran 2021’de Ankara’da gerçekleştirilmiştir. 10 Eylül 2021 tarihinde de Bişkek’te ticari ve ekonomik münasebetleri güçlendirmek amacıyla 10. Kırgız-Türk Hükümetlerarası Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısı düzenlenmiş, ardından da ticaret, madencilik, sanayi, bankacılık, eğitim ve bilim, kültür, ulaşım ve iletişim gibi alanlarda işbirliğini geliştirecek 79 maddelik bir Eylem Planı kabul edilmiş ve buna ilişkin mutabakat zaptları imzalanmıştır. 2021 yılının ilk 10 ayı verilerine göre, 661 milyon doları aşan iki ülke arasındaki ticaret hacminin 1 milyar dolara ulaştırılması hedeflenmektedir. Bu arada, 2019 yılındaki ticaret hacmi 520 milyon dolardı. Kırgız Cumhuriyeti Ulusal İstatistik Komitesi verilerine göre Türkiye, 2019 yılında Kırgızistan’a 94,5 milyon dolar doğrudan yatarım yaparken; bu tutar, 2021 senesinin ilk yarısında 62 milyon doları aşmıştır. Ülkede 300 Türk şirketi faal olup, yatırımlarının 1 milyar doları geçtiği tahmin edilmektedir.

Ankara-Bişkek hattında çeşitli seviyelerde önemli ziyaretler gerçekleştirilmektedir. Örneğin Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sayın Caparov 2021 yılında iki defa Türkiye’ye gelmiş, 9-11 Haziran 2021 tarihlerinde gerçekleştirdiği ilk ziyarette işbirliğini güçlendirecek anlaşmalara imza atılmış ve İş Forumu düzenlenmiştir. İkinci ziyaret 8. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi kapsamında gerçekleşmiş, bu Zirve’de Türk Dünyası 2040 Vizyonu Stratejik Belgesi’ne Sayın Caparov’un verdiği güçlü destek; Kırgızistan’ın geleceğe yönelik köklü ve somut işbirliklerinin geliştirilmesi, Türk Dünyası’nda karşılıklı çıkar ve saygıya dayalı, refah ve istikrarı temine yönelik, kültürel ve ekonomik entegrasyona dönük kararlığını bir kez daha teyit etmiştir.

Bu Zirve’de Cumhurbaşkanı Sayın Caparov’un Kırgızistan’ın Türk Dünyası’nın ayrılmaz bir parçası olduğuna dair sözleri, Türk Dünyasında oldukça önemli etkiler uyandırmıştır. Günümüzde güçlenmekte olan ve bir barış kutbu olarak ön plana çıkan Türk Dünyası’nın söz konusu özelliği kazanmasında Kırgızistan’ın çabaları yadsınamaz. Türk Devletleri Teşkilatı’nın entegrasyon ve prestij merkezi olmasında önemli bir etkisi bulunan Bişkek, hiç kuşkusuz bu sürecin en önemli mimarlarındandır.

Türkiye, stratejik ortağı Kırgızistan’a çeşitli platformlar üzerinden desteklerini sunmaktadır. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Kırgızistan’ın birçok yerinde icra ettiği projelerle kardeşlik bağlarını güçlendirmektedir. Bunun en son örneklerinden biri, yüksek teknolojiyle hizmet veren ve bu yıl faaliyete geçen Kırgız-Türk Dostluk Hastanesi’dir. Türkiye ile Kırgızistan arasında askeri-teknik konularında işbirliğinden de bahsetmek mümkündür. 1993 yılında taraflar arasında imzalanan “Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması”, Kırgızistan’ın güvenliğine Türkiye’nin büyük önem verdiğini ortaya koymaktadır. Türk S/İHA’ları sayesinde ikili ilişkilerde yeni bir evreye geçilmiş, Kırgızistan S/İHA’lar ile birlikte ülke güvenliği, istikrarı ve bağımsızlığı noktasındaki kararlılık mesajını bir kez daha vermiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kırgızistan'a ziyareti ve imza töreni. (9 Haziran 2021)

KARDEŞLİĞİN BÖLGESEL ULUSLARARASI BOYUTU

Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ilişkiler, sadece ikili çerçevede gelişmemektedir. Kırgızistan’ın bağımsızlık sonrasında çeşitli uluslararası örgütlere üye olması ve Türkiye’yle birlikte farklı örgütlerin kurulmasında öncü rol üstlenmesi, ilişkilerin çok boyutlu bir hal almasını sağlamıştır. Özellikle Kırgızistan’ın güçlü bir Türk Dünyası inşa edilmesinde benimsediği misyon ve vizyon oldukça önemlidir. Kırgızistan’ın çeşitli uluslararası kuruluşlar üzerinden ilişkileri daha yapısal ve güçlü hale getirdiği aşikârdır. Türk Devletleri Teşkilatı, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Kültür ve Mirası Vakfı ve Avrasya Askerî Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilâtı gibi çeşitli kuruluşlar, iki ülkenin güçlü bir Türk Dünyası için verdikleri emeğin ve gösterdikleri ortak iradenin simgeleridir. Bunların dışında, Türk Dünyası ve bölgenin geleceği açısından önemli bir yere sahip Orta Hat/Koridor, Kırgızistan’a denizlere ulaşması noktasında sunduğu fırsat ve onu ön plana çıkartan rolü sayesinde Bişkek-Ankara hattındaki ilişkilerin ivme kazanmasını sağlamaktadır. Kırgızistan’ın da ortaya koyduğu güçlü irade ve katkıyla Orta Asya’da sağlanan istikrar, Orta Hat’tın stratejik önemini daha da arttırmıştır. Bu durum kazan-kazan çerçevesinde hem Kırgızistan ile Türkiye ilişkilerine hem de Orta Asya’ya olumlu bir şekilde yansımakta ve bu sayede yapboz tamamlanmaktadır.

MANAS RUHUNUN DÖNÜŞÜ…

Sonuç olarak, Türkiye ile Kırgızistan arasında eğitimden kültüre, bilimden güvenliğe kadar çok boyutlu ilişkiler vardır. Aynı zamanda taraflar, stratejik konularda benzer tutumlar sergilemektedir. Ülkeler arasındaki ulaşımın kolaylaştırılması, ekonomik yakınlaşmanın ve entegrasyonun arttırılması, siyasi konulardaki ortak tutumun sürdürülmesi ve çeşitli terör örgütleri ve güvenlik tehditlerine karşı ortak mücadele etme iradesinin geliştirilmesi, söz konusu ilişkilerin daha da derinleşeceğinin göstergesidir.

Günümüze kadar ilişkilerde atılan adımlar ve izlenen politikalar neticesinde Tanrı Dağları’ndan Toroslara uzanan bir kardeşlik köprüsü kurulmuştur. İlişkilerin karşılıklı güven ve saygı çerçevesinde ortak çıkarlar üzerinden yoğunlaşması noktasında ortaya konulan kararlılık, ilk günkü gibi tazeliğini korumaktadır. Türk Dünyası’nın önde gelen iki aktörü Türkiye ve Kırgızistan, aralarındaki uzaklığı önemsiz kılan güçlü dostluk ve gönül bağları ile geleceğin Türk Dünyasının inşasında üzerlerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceklerdir. Zira Manas Ruhu bunu gerektirmektedir.

Sonraki Haber