Kırım Tatar Diasporası kardeşleriyle buluştu! Rusya’nın parçası olarak tanınmak için çalışıyorlar

Katılımcılar arasındaki fikir alışverişleri sırasında birçok ortak proje fikri ortaya çıkıyor. Etkinliğin ortak bir perspektif sunması, Kırım’ın 2014 yılından bu yana Rusya’nın bir parçası olarak tanınması için fiilen bir kamu diplomasisi yürütülmesi açısından oldukça önemli bir hale geliyor

Kırım Cumhuriyeti Etnik Halklar Arası İlişkiler Devlet Komitesi’nin düzenlediği “Kırım Tatarları ile Yurtdışında Yaşayan Yurttaşlar Arasındaki Bağların Güçlendirilmesi Yuvarlak Masa Toplantısı”, 15-18 Kasım 2023 tarihleri arasında Kırım’ın Yalta şehrinde bulunan Foros ilçesinde yapıldı. Geçen üç yıl boyunca düzenlenen etkinlikte, Kırım Tatarları ve yurtdışında yaşayan diaspora arasındaki ilişkileri güçlendirmek hedefleniyor. Katılımcılar arasındaki fikir alışverişleri sırasında birçok ortak proje fikri ortaya çıkıyor, bunların bazıları fiilen ortaya konuyor. Etkinliğin ortak bir perspektif sunması, Kırım’ın 2014 yılından bu yana Rusya’nın bir parçası olarak tanınması için fiilen bir kamu diplomasisi yürütülmesi açısından oldukça önemli bir hale geliyor. Türkiye, Özbekistan ve Belarus’tan katılımcıların katıldığı toplantı, her yıl düzenli yapılan bir etkinliğe dönüştü. Etkinlikte karşılıklı işbirliğini artırmak, Kırım’ın genelinde ve Kırım Tatarları özelinde yaşanan gelişmeler irdelendi. Kırım Cumhuriyeti Etnik Halklar Arası İlişkiler Devlet Komitesi Başkanı Ayder Tippa, yurtdışından katılan tüm diaspora temsilcilerine teşekkürlerini iletirken, Kırım Tatarlarının diasporayla ilişkilerini geliştirmek adına projelere hazır olduğunu dile getirdi.

DEĞİŞEN POLİTİKALARI TAKİP EDECEĞİZ

Etkinlikte konuşma yapan Türkiye Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel, çok kutuplu dünyaya geçtiğimiz bugünlerde Kırım ve Kırım Tatarlarıyla birlikte Kırım Tatar Diasporasının bu sürece ayak uydurması gerektiğinin altını çizdi: “Geçen dokuz yılda hepimiz yeni bir dünya kurulduğunu gördük. Bu süreci hâlâ yaşıyoruz. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından yaşanan jeopolitik türbülans dönemi bitti. Eski yapılanmalar, eski tarzlar ve eski düşüncelerle yolumuza devam edemeyiz. Biz eskiye veda edeli ve tertemiz bir sayfa açalı çok oldu. Bunu anlamayan bazı karşıt düşüncede olanlarla birlikte anlamayan dostlarımızın da olduğunu görüyoruz. Geçen dokuz yılda anlamayanlara gerçeği anlatma konusunda çabalıyoruz. Hiçbir zaman yılmadık ve bu doğrultuda hareket etmekten vazgeçmedik. Bugün de vazgeçmiyoruz. Değişen dünyada iç ve dış şartlar doğrultusunda değişen politikalarla ilerleyeceğiz.”

Ünlü Rus filozof ve bilimadamı Nikolay Çernişevskiy’nin meşhur “Nasıl yapmalı?” sorusuna atıfta bulunan Sel, bu soruya cevap olarak: “Birlik olmalıyız! Birlik olursak, güçlü bir yapı oluşturursak önümüzde kimse duramaz. Doğrudan şaşmamalıyız! Doğru görece herkes için farklı değildir. Doğru tektir. Biz doğrudan şaşmadık. Doğru bildiğimiz yolda da hep birlikte ilerleyeceğiz. Çünkü doğru her zaman galip gelir!” dedi.

GASPIRALI TANINMALIDIR

Etkinliğe Türkiye’den katılım sağlayan Hukukçu Sadık Hüdai Ekinci, ünlü düşünür İsmail Gaspıralı’nın Türkiye’de yaygın olarak bilinmesini sağlayan ilk kapsamlı eserin neşredilmesini sağlayan babası eğitimci, yazar, idareci ve politikacı Dr. Yusuf Ekinci’ye atıfta bulundu. Gaspıralı’yı sadece Kırım Tatarları için değil, tüm dünya için önemli bir rehber olarak nitelendiren Ekinci, İsmail Gaspıralı’nın bir devrimci olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Uluslara yol gösterecek derinlikteki entelektüel fikirleri her alanda, insanlığa hoşgörü, birlik ve bilgelikle yaklaşmanın gücünü hatırlatır. Gaspıralı, entelektüel hayatı boyunca, yaşadığı yıllarda geri bırakılmış halkların eğitim ile fikir sahibi olabileceğini ve entelektüel gelişimle ilerleyebileceğine olan inancıyla hareket etmiştir. Müslüman halkların, bilgisizlikten doğan taassup, Gaspıralı’nın en çok eleştirdiği niteliğidir Her sanatı öğrenmek gerektiğine dair fikri yaşadığı dönem için devrimci standartlarındadır. Başka kültürlere olan hoşgörüsü ve özgürlük azmi Gaspıralı’yı eğitimde de bir devrimci lidere dönüştürmüştür.”

İsmail Gaspıralı’nın kızı Şefika Hanımla ilgili bir çalışma yaptığını belirten Sadık Hüdai Ekinci, bu projeye katkıda bulunan Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel’e teşekkürlerini sundu.

ALTIN ORDA’NIN MİRASÇISI RUSYA’DIR

Siyaset bilimci, yazar Rıdvan Aras ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Altın Orda ve Bizans arasındaki güç mücadelesinin belirleyici olduğu dengeleri daha sonraki dönemde Rusya-Osmanlı rekabeti almıştır. Altın Orda’nın mirasçısı olan Rusya’nın Ortodoksluk vasıtasıyla Bizans kurumlarıyla tanışması, Osmanlı’nın da İstanbul’u alarak benzer bir süreçten geçmesi, her iki imparatorluğun 3. Roma iddiasına temel teşkil etmiştir. Altın Orda’nın bir diğer mirasçısı olan Kırım Hanlığı’nın Osmanlı’nın mümtaz eyaleti olması tarihsel temelleri pekiştirmiştir. Zaten hem Türkiye’nin hem Rusya’nın Batı tarafından 'Avrupa’nın Ötekisi' olarak algılanması da bu temele dayanmaktadır. Bu çerçevede Kırım kilit rolünü halen korumaktadır. Çünkü, tek kutuplu dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geçtiğimiz, ağırlık merkezinin Avrasya’ya geçtiği bir süreçte 'ötekileştirilen' her iki devletin tam merkezinde bulunmaktadır.” Tarihi arka planla geleceğin inşa edileceğini belirten Aras, Kırım Tatar Diasporasının böylesine önemli misyona sahip anavatan Kırım ve geniş Avrasya coğrafyasında kendi rolüne uygun, icrai fonksiyonu yüksek bir idare aracılığıyla yönetilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu belirtti. Aras, bu perspektifte çalışacak bir Diaspora Bakanlığı’nın kurulmasının uygun olacağını ifade etti. Etkinliğe Kırım Tatar Diasporasının temsilcisi olarak katılan bir diğer isim olan Kırım Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri İlber Vasfi Sel ise St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi çatısı altında gerçekleştirdiği akademik çalışmalardan bahsetti. İlber Vasfi Sel, Kırım Tatarları ile Diaspora arasındaki etno-kültürel özelliklerin önemine değindi. Sel, yaptığı çalışmalarla uluslararası alanda Kırım ve Kırım Tatarları hakkında gerçeklerin, objektif bir perspektiften aktarılması gerektiğini savundu.

RUSYA’NIN PARÇASI OLARAK TANIYORUZ

Kırım’ın resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti tarafından Rusya'nın bir parçası olarak tanınmamasına rağmen, iki ülkedeki Kırım Tatar toplumu arasında kültürel ve bilimsel temasların kurulması için gerçek fırsatlar bulunduğunu belirten İlber Vasfi Sel, “Dünya artık yeni bir yola girdi. Bunu hepimiz biliyor ve görüyoruz. Bu bağlamda Ankara'nın Kırım konusunda yeni ilişkiler kurması ve diplomasi yürütmesi gerektiğine inanıyorum. Hem Kırımdakilerin hem de Diasporanın Karadeniz'de istikrarsızlığı ve çatışmayı körükleyen politikalardan kaygılı olduğu açıktır. Üç yüz yıldır Türkiye'nin Kırım sorunundaki tek muhatabı, Rusya'dır. Türkiye ile Kırım Tatarları arasındaki asırlık tarihi ve kültürel bağlar büyük fırsatlar doğuruyor.” ifadelerini kullandı. Yuvarlak masa toplantısına ek olarak sosyo-kültürel programın da gerçekleştiği etkinlikte katılımcılar, Koreiz ilçesinde bulunan 2. Dünya Savaşında ve 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nde hayatını kaybedenler adına inşa edilen anıtlara karanfil bırakarak anma eyleminde bulundular. Yine Bahçesaray şehrinin Süren ilçesinde bulunan Kırım Tatar Sürgün Müzesi Kompleksi’ni ziyaret eden katılımcılar, burada sürgün anısına yine karanfil bırakarak anma yaptı.

HAN SARAY ZİYARET EDİLDİ

Bahçesaray şehrinde bulunan Han Saray’ı da ziyaret eden katılımcılar, bir süredir devam eden restorasyon çalışmaları hakkında projenin sorumlularından bilgi aldılar. Restorasyon sırasında Rusya Federasyonu ve Kırım’daki yerel yetkililerin Han Saray’ı yıktığı iddia ediliyordu. Kompleksi ziyaret eden katılımcılar, restorasyon sırasında herhangi bir yıkımın olmadığını ve işlemi yapanların profesyonel bir şekilde çalıştığını belirtti.

VİŞNE BAHÇESİNİN YAZILDIĞI EV

Dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov’un Kırım’ın Yalta şehrinde bulunan evini de ziyaret etme fırsatı yakalayan katılımcılar, burada bulunan müzede Çehov’un Kırım’daki yaşamına dair tarih hakkında bilgi aldılar. Meşhur “Vişne Bahçesi” eserini bu evde bitiren Çehov, aynı zamanda burada ünlü Rus besteci Sergey Rahmaninof ve diğer ünlü Rus yazarlar olan Maksim Gorkiy ve Lev Tolstoy ile de buluşmuş. Böylesine tarihi öneme sahip bir mekanda bulunmaktan mutluluk duyduklarını belirten katılımcılar, Kırım’ın tarihi öneminin özünde yalnızca Kırım Tatarları ile Türkiye arasındaki tarihi arkaplanın değil aynı zamanda bütün dünyaya etki eden isimlerin de olduğunu belirtti. Geçtiğimiz üç yıl boyunca düzenlenen bu etkinlik, Kırım Tatarları ve yurtdışında yaşayan diaspora arasındaki ilişkileri güçlendirmek için gerçekleştiriliyor. Katılımcılar arasındaki fikir alışverişleri sırasında her geçen yıl birçok ortak proje fikri ortaya çıkarken, bunların bazıları ise gerçek hayatta fiilen ortaya konuyor. Etkinliğin ortak bir perspektif sunması, Kırım’ın 2014 yılından bu yana Rusya’nın bir parçası olarak tanınması için fiilen bir kamu diplomasisi yürütülmesi açısından oldukça önemli bir hale geliyor.

Sonraki Haber