Kırmızı çizgiler

Türk toplumunun Mustafa Kemal hassasiyeti malum. Fakat gerçekte İsrail kulüplerine tavır alamayan, Bursasporlu kadınlara vize vermeyen İngiltere’ye ses çıkaramayan takımlarımız var. Bazılarının kırmızı çizgileri sadece Doğu toplumlarına karşı…

İngiltere vize vermedi, Bursa Uludağ Kadın Basketbol takımı deplasmana sadece 5 oyuncuyla gidebildi. Avrupa basketbolu bu rezalete sessiz kalırken, Türk yetkililerden ya da kamuoyundan ciddi bir tepki gelmedi.

Simon Kuper'in “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” kitabı içerik olarak bir kapitalistin gözünden yazılmıştır. Temel olarak sosyalizm görmüş ülkelerde futbol aracılığıyla siyasetin nasıl kullanıldığını anlatır. Klasik Vatıcı bir karalama kitabı olmasına rağmen, kitaptaki belki de tek çarpıtılmamış gerçek, sporun asla sadece spor olmadığıdır.

Beşiktaş 2015-2016 ve 2016-2017 sezonunu şampiyon bitirdikten sonra 2017-2018 sezonuna da açık ara favori olarak başlıyordu. O dönem Avrupa’nın birçok büyük kulübünün yaptığı gibi Çin pazarına açılmayı hedeflediler. Beşiktaş sezon öncesi kampını Çin'de yapmaya karar verdi. O dönem Avrupa takımları yeni pazarlara açılmak, dünyada ki taraftar sayısını arttırmak gibi amaçlarla genellikle ABD ve Çin'de sezon öncesi kamplar yapmayı tercih ediyordu. Gelin görün ki o dönem Beşiktaş'ın Başkanı olan Fikret Orman'ın Çin kampı kararı başta Türk medyası olmak üzere birçok kesimde tepkiyle karşılandı. Çin çok uzak, takımın ritmi bozulacak, çalışma yerine yolda zaman geçecek gibi bir sürü iddia ortaya atıldı. O sezon başladıktan sonra Beşiktaş'ın aldığı her olumsuz sonuçta Çin'e gidersen böyle olur tarzı haberler yapılmaya başlandı. O sezon Şampiyonlar ligi gruplarından namağlup lider çıkan Beşiktaş adeta Çin kampının faydalı olduğunu ispatlarcasına oynuyordu. Bu eşsiz başarıya rağmen Çin kampı eleştirileri ocak ayında bile devam etti. Burada sorulması gereken soru şu, Beşiktaş kamp yeri olarak Çin'i değil de ABD'yi seçseydi bu eleştiriler ve yıpratma çalışmaları yapılacak mıydı? Cevabını verelim tabi ki hayır. Hatta basınımızda Fikret Orman'ın ne kadar vizyoner bir başkan olduğu ve Beşiktaş'ın Avrupa’nın büyük kulüpleri gibi ABD‘de kamp yaptığı yazılacaktı. Topluma verilmek istenen düşünce, tipik sözde aydın hastalığı olan Batı’dan gelen her şey iyidir, Doğu’dan gelen her şey kötüdür hastalığıdır.

Fenerbahçe’nin iç sahada oynaması gereken Maccabi Tel Aviv (İsrail Takımı) maçının Litvanya'ya alınmasına Başkan Ali Koç'un bir tepkisi oldu mu?

İSRAİL KULÜPLERİNE TAVIR NEDEN YOK?

Geçen günlerde oynanması gereken Galatasaray-Fenerbahçe maçında da buna benzer bir durum yaşandı. Türk toplumunun Mustafa Kemal Atatürk hassasiyetini kimsenin sorgulamaya haddi tabi ki olamaz. Kulüplerin Mustafa Kemal Atatürk kırmızı çizgimizdir, Türk Bayrağı vazgeçilmezdir tarzı yaklaşımları da toplumumuzda doğal olarak destek bulan tavırlardır. Ancak işin aslı gerçekten böyle mi? Süper kupa maçından 1 gün önce Fenerbahçe Basketbol Takımının 4 Ocak'ta iç sahada oynaması gereken Maccabi Tel Aviv (İsrail Takımı) maçı güvenlik gerekçesiyle belki de Avrupa'da Türklerin en az bulunduğu ülkelerden biri olan Litvanya'ya alınmasına Başkan Ali Koç'un bir tepkisi oldu mu? Yoksa Sayın Koç'un kırmızı çizgileri sadece Doğu toplumlarına karşı mı geçerli? Yani doğuya karşı Koç olanlar, Batı’ya karşı kuzu mu? Ülkemizin maç yapılamayacak kadar güvenilmez bulunması kırmızı çizgimiz değil mi? Rus takımlarının sorgusuz sualsiz ihraç edildiği spor müsabakalarında, İsrail takımlarına bırakın ihracı, sürekli imtiyaz sağlayan Batı’nın bu ikiyüzlü tavrına alışığız ancak tarihinde kahramanlıklar barındıran kulüplerimizin bu duruma sessiz kalmasını anlayamıyoruz.

BURSASPORLU KADINLAR BU KADAR KONUŞULMADI

22 Aralık günü Bursa Uludağ Kadın Basketbol takımı, İngiltere deplasmanına sadece 5 oyuncuyla gidebildi. Sebebi ise komik denebilecek bir sözde vize krizi. Yani İngiltere sporcularımıza vize vermedi ve tüm Avrupa basketbolu bu rezalete sessiz kalırken, Türk yetkililerden ya da kamuoyundan ciddi bir tepki gelmedi. Aynı durumu Rusya'ya giden bir takımımız yaşasaydı ortalığı yangın yerine çevirecek medyamız da kırmızı çizgileri olan spor yöneticileri de bu rezaleti sineye çekmeyi tercih etti. Tüm bu olaylara rağmen Batı’ya tepki gösteremeyen belediyelerimiz de bir anda Arap düşmanı olarak ortaya çıktılar. Filistin'de yaşanan kıyıma ama HAMAS da şöyle yaptı ile başlayanların, İsrail'i kınayamayanların, Suudi Arabistan Büyükelçiliklerinin önüne Atatürk resimleri açarak sahte kahramanlık peşinde koşmalarının sebebi de sporun asla sadece spor olmamasından kaynaklıdır. Batı’nın ekmeğini yer, kalbin katil İsraille atarsa mazlum milletlere düşman, kan emicilere uşak olursun.

Sonraki Haber