Kısa filmin ‘kahramanlarını’ bir araya getirdi
‘Geçmişin Sesi’ kısa filmiyle birçok ödül alan Setenay Acı Uruç, uluslararası kısa film festivali düzenledi. Uruç, ülkemizin kısa film dünyasında daha iyi bir yere gelebilmesi için devlet desteğinin konularına göre genişletilmesi gerektiğini söyledi
Setenay Acı Uruç’un yönetmenliğini yaptığı “The Writers Journey” (Yazarın Yolculuğu) Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, 27 Nisan Cumartesi günü Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda düzenlendi. Dünyanın dört bir yanından yaratıcı, özgün, cesur ve anlatacak bir derdi olan herkesi kucaklamayı amaç edinmiş olan festivalde ödüller sahiplerini buldu. Erkan Kolçak Köstendil’in jüri başkanlığını üstlendiği ve ilk kez düzenlenen festivalle ilgili detaylı bilgilere “thewritersjourneyiisff.com” adresinden ulaşılabiliyor.
Festival yönetmeni Setenay Acı Uruç, tarihin ilk yazılı metni olan Gılgamış Destanı’ndan öğelerin yer aldığı “Geçmişin Sesi” adlı kısa filmiyle dünyanın dört bir yanındaki festivallerde birçok dalda ödül almıştı. Uruç ayrıca Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin (CKD) Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılında düzenlediği “Yükselen Kadın Ödülleri”nde ödüle lâyık görülmüştü.
Setenay Acı Uruç ile Yazarın Yolculuğu Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali’ni, kısa film sanatını, kısa filmin ülkemizdeki ve dünyadaki yerini konuştuk.
BAŞARILI FİLMLERİN ORTAK NOKTASI
Yazarın Yolculuğu isimli uluslararası kısa film festivalinizden bahseder misiniz?
-Yazarın yolculuğu aslında Kahramanın Yolculuğu’nu yaratan Joseph Campbell’i tema olarak alıyor. Mitolojide ve arketip oluşumunda Carl Gustav Jung örgüsünde bir yolculuk teması var. Ve bu yolculuk aslında insanın kendisine yapmış olduğu bir yolculuğun neticesi. Başarıyla kendisinden söz ettiren tüm filmlere baktığınızda tek bir ortak nokta görürsünüz; anlatanın gözünden hikayeye dahil olabildiğimiz o derin mesele.
Temayı göz ardı etmeyerek, her fikrin görülme ve takdir edilme lüksünü ön planda tutarak bir festival yolculuğuna çıkmış bulunmaktayız.
Festivale seçtiğiniz filmlerde kriterleriniz neler oldu?
-Film seçimlerinde sanatçının motivasyonu, yaratıcılık, teknik beceri ve anlatım bütünlüğü kriterleri ilk plandadır. Sanatçının kendisini ifade ederken sahip olduğu cesareti ilham verici. Kadın hakları ve hayvan hakları ile ilgili sorumluluk gerektiren tüm yapımlar muhakkak ayrı bir parantez açıp ilgilendiğimiz filmler oldu.
‘ÖNYARGILAR KIRILIYOR’
Kısa film çekmek, yönetmenler açısından daha çok bir geçiş aşaması gibi değerlendiriliyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Kısa filmin özü ve niteliği nedir?
-Uluslararası film festivalleri arenası, çok sayıda rakibin yarıştığı zorlu bir arena. Ama bir o kadar da çoğunluğa ulaşma ve sesinizi duyurabilmek adına en kısa yol diyebiliriz. Kısa film anlatı sanatının özgürlükle ilintili en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Eğer böyle olmasaydı, bu kadar insan belki o ilk adımı atma cesaretinde bulunamazdı. Ve elbette bütçenin tamamen kendinize göre, hikâyenize göre oluşturulduğu, başvurduğunuz festivallerde bu özelliklere göre değerlendiriliyor oluşu süreci hızlandırıp size güç katıyor.
Kısa film, ülkemizde daha çok gençlerin, öğrencilerin işi gibi görülüyor. Peki dünyada kısa filmin yeri neresi? Usta yönetmenlerin kısa filmle ilişkisi nasıl?
-Önyargının artık tamamen yıkıldığını görebiliyoruz. Festivallerin bakış açıları, dijital dünyanın hızı etkili diyebiliriz. Öğrenciler için ustalığa giden en etkili yol kısa film evet ama sanat denildiğinde kriterler ortadan çok hızlı kalkabiliyor. Çoğu başarılı yönetmenlerin hikâyelerine bakıldığında kısa film öyküsüne rastlamak bir tesadüf değil elbette. Uluslararası festivallerde kısa film tutkusunu taşıyan çok sayıda yönetmen var.
‘EŞSİZ POTANSİYELİMİZİ KULLANALIM’
Türkiye’deki kısa filmciler dünyada nasıl karşılanıyor? Festivallerde vs. bir ağırlıkları var mı?
-Türkiye’de inanılmaz bir özgünlük var. Çok yetenekli gençler, bakış açıları geniş, vizyonları hayranlık uyandıran işler yapılıyor. Ve bence sesimiz artık daha yüksek ve güçlü çıkıyor. Toprağı zengin, mitolojisi ve tarihi eşsiz bir ülkeyiz. Bu açıdan bakılırsa ve özellikle kısa filmin gücü anlatı olarak bütünleşirse çok daha iyi yere gelinecektir.
Kısa filmin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Devlet desteği yeterli mi?
-Kısa film dünyasında elbette uluslararası vizyonda değiliz. Destekler konularına göre genişletilmeli, daha çok imkan bulabilmeli sanatçı. Bir sanatçı ne kadar çok destek görürse o kadar özgürleşir. Özgürlük, işlerinizi daha kolay yapmanızı, adımlarınızı daha güçlü atmanızı sağlar.